Almanya ve ABD’den Çin’e Doğu Türkistan tepkisi
Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri, milyonlarca Uygur Türkünü tutuklayarak zorla toplama kamplarına gönderen Çin’e sert tepki gösterdi.
Berlin ve Washington, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde gerçekleşen kapalı oturumda, Pekin yönetimini Uygurları temel insani haklarından yoksun bırakmakla suçladı.
Toplantıda bulunan ve adının açıklanmasını istemeyen diplomatlar, ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilci Vekili Jonathan Cohen’in Çin’i Uygurları baskı altına almak ve kötü muamelede bulunmakla suçladığını dile getirdi.
Alman ve Amerikalı büyükelçiler ile Çin’in BM Daimi Temsilcisi Ma Zhaoxu arasındaki sert tartışmaların, Çinli diplomatın Almanya ile ABD’nin ülkesinin iç meselesinin BM Güvenlik Konseyi’nin gündemine getirme hakkının bulunmadığını söylemesinin ardından patlak verdiği kaydedildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı: Doğu Türkistan politikalarından derin endişe duyuyoruz
Tartışmanın büyümesinin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, yaptığı açıklamada, “ABD, Çin’in Uygurlar, etnik Kazaklar, Kırgızlar ve Sincan’daki (Doğu Türkistan) diğer Müslüman azınlıklara yönelik son derece baskıcı uygulamalarından ve yurt dışında yaşayan Müslüman azınlıkların Çin’e dönerek geleceği belirsiz bir kaderle yüz yüze bırakılması için yapılan baskılardan derin endişe duymaktadır.” ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi’nde yaşanan sert tartışmaya ilişkin bir açıklama da Çin Dışişleri Bakanlığından geldi.
Çin Dışişleri Bakanlığı: Doğu Türkistan, Çin’in iç meselesi
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Shuang, Pekin’de yaptığı açıklamada, BM’deki toplantının kapalı kapılar ardında yapılması gerektiğini ve konunun içeriğin medyaya nasıl sızdırıldığını bilmediğini söyledi.
Ayrıca Çinli Sözcü, “Konu Orta Asya ile ilgiliydi ancak Almanya ile ABD, Çin’in Sincan (Doğu Türkistan) politikalarıyla ilgili “mazur görülemeyecek” eleştirilerde bulundu. Çin’in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi de onların sözlerini sert bir şekilde reddetti. Sincan konusu Çin’in iç meselesidir ve Güvenlik Konseyi’nin gündemiyle hiçbir ilgisi yok” diye konuştu.
Almanya’nın Birleşmiş Milletler misyonu ise tartışmayla ilgili herhangi bir yorum yapmadı.
Tartışmaların ve Çin’e karşı eleştirilerin, 15 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin BM Orta Asya İçin Önleyici Diplomasi Bölge Merkezi’nin oturumu sırasında yaşandığı aktarıldı.
Bazı diplomatlar tartışmayı çok sert olarak tanımladı.
“Rus diplomatın Doğu Türkistan’a gönderilmesi Çin’e zafer sunar”
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve diğer Batılı ülkeler, Birleşmiş Milletler’in Terörle Mücadele Ofisi Şefi Rus Vladimir Voronkov’un, geçtiğimiz günlerde Doğu Türkistan’a yapacağı ziyarete tarafsız olamayacağı gerekçesiyle karşı çıkmıştı.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Sullivan, Rus Voronkov’un Çin’in organize ettiği seyahatten önce Washington’un kaygılarını iletmek üzere BM Genel Sekreteri António Guterres ile görüşmüştü.
Amerikalı bakan yardımcısı, BM Genel Sekreteri’ne, “Pekin, Uygurlara ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik baskıcı uygulamalarını terörizmle mücadele diye lanse etmeye çalışıyor. Aslında terörle mücadele diye bir şey yapmıyor.” ifadeleriyle Çin’in Doğu Türkistan’daki asimilasyon faaliyetlerini sert ifadelerle eleştirmişti.
Rus yetkilinin Doğu Türkistan ziyaretine İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) BM Direktörü Louis Charbonneau da karşı çıkmış ve “Gezi Çin’e propaganda zaferi sunuyor” eleştirisinde bulunmuştu.
Louis Charbonneau, Rus diplomatın bölgeye gönderilmesinin meselenin insan hakları ihlalleri bağlamında değil de ‘Çin’in sahte terörle mücadelesinin’ teyit edilmesi kapsamında değerlendirilmesi gibi bir riski bulunduğunu belirtmişti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da inşa ettiği yüzlerce toplama kampında bir milyonun üzerinde Uygur ve diğer azınlıklara mensup Müslümanları tuttuğunu bildirmişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise toplama kamplarında tutulan Uygur ve diğer Müslüman azınlıkların sayısının 3 milyon civarında olduğunu belirtiyor.
Çin, toplama kamplarını yeniden eğitim merkezi olduğunu iddia erken, Uygurlar bu merkezlerin toplama kampı olduğunu ve asimilasyona tabi tutulduklarını dile getiriyor.