Amerikalılar Yabancı Dil Biliyor Mu?
Avrupa’da öğrencilerin yüzde 92’si yabancı dil öğrenirken ABD’de bu oran sadece yüzde 20. Amerikalılar diğer ülkelerde yaşayanlar kadar yurtdışına seyahat etmiyor. Nüfusun sadece yüzde 40’ı pasaport sahibi.
Hem Amerikalı olmak hem de anadilinin İngilizce olması ABD nüfusunun büyük bir kısmına önemli ekonomik imtiyazlar sunuyor.
20. yüzyılda İngilizce küresel ticaret ve iletişim dili haline geldi.
2013’te Harvard Üniversitesi tarafından hazırlanan bir raporda, İngilizce dili ile yüksek gelirli olmak arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyordu.
Dünyada milyonlarca insan yabancı dil olarak İngilizce öğrenmek için büyük paralar harcıyor.
BBC’den Bryan Lufkin’in araştırmasına göre, Çok sayıda etnik kökenin bir arada yaşadığı ve 350 dilin konuşulduğu ABD’de büyük çoğunluk İngilizceden başka bir dil bilmiyor.
Amerika’da resmi bir dil yok; ama İngilizce her zaman egemen oldu.
Göçmenlerden oluşan çok kültürlü ülkede federal düzeyde bir resmi dil uygulaması ihtiyacı görülmedi.
Esas olarak eski bir Britanya kolonisinden meydana gelen ülkede en fazla konuşulan dilin İngilizce olması normal.
(Kızılderili dillerinin ortadan kaldırılması için özel bir çalışma yürütüldüğünü de unutmamak lazım.)
Demografik değişim
Ancak nüfusun yıllar boyunca sadece İngilizce konuşmasının yeterli olduğu bu ülkede demografi hızla değişiyor.
Brookings Enstitüsü’nden William Frey’e göre, “Nüfus öyle hızlı ve köklü bir değişim gösteriyor ki önümüzdeki yıllarda ABD diğer ülkelerden çok daha büyük bir dönüşüm geçirecek”.
2018’de ülkedeki genç nüfusun neredeyse yarısı etnik azınlıklardan. Z kuşağı (2000 sonrası doğanlar) Amerikan tarihinde ırk çeşitliliği bakımından en farklı kuşağı oluşturuyor.
Bunun nedeni göçe ve ırklar arası evliliklere bağlanıyor.
2011’de yapılan nüfus sayımı, evde İngilizce dışında bir dil konuşanların sayısında 1980-2009 yılları arasında yüzde 148 artış olduğunu gösteriyor.
Bugün ABD’de bazı beyaz seçmenler arasında gözlenen göçmen karşıtlığının nedenlerinden biri de bu hızlı değişim olabilir.
Buna rağmen ülkede hala çoğu insan sadece İngilizce konuşuyor.
Araştırmalar, göçmen ailelerde üçüncü kuşağın büyük kısmının artık kendi dilini konuşamadığını gösteriyor.
Nüfusun yüzde 80’ini oluşturan 5 yaş üstü 231 milyon Amerikalının evde sadece İngilizce konuştuğu tahmin ediliyor.
Ama farklı etnik kökenlere sahip genç kuşakta değişim gözleniyor.
İki dille büyüyenlerin sayısı artıyor.
2000-2016 yılları arasında evde İngilizcenin yanı sıra başka bir dil kullanan çocukların oranı yüzde 18’den 22’ye yükseldi.
Motivasyon eksikliği
Yetkililerin bunu teşvik ettiği belirtiliyor. 1990’lar ile 2000’lerin başında birçok eyalette resmi işlerin ancak İngilizce yapılması gerekiyordu.
Bugün bu eyaletlerin sayısı 30 civarında.
Ancak okyanuslar ve uzun kara sınırlarıyla diğer ülkelerden ayrılmış ABD gibi büyük bir ülkede ikinci bir dili kullanma olanağı bakımından insanlar fazla motivasyon hissetmiyor.
Oysa İngilizce dışında bir dil daha bilmek Amerikan iş piyasasında kişiyi daha güçlü bir aday haline getiriyor.
2010-2015 yılları arasında ABD’de iki dilli işçi arayan ilanların sayısı yüzde 100 artış gösterdi.
Bunlar daha çok finans müdürleri, editörlük ve endüstri mühendisleri içindi.
Bazı dil uzmanları, Amerikalıların Çince öğrenmesinin önemine vurgu yapıyor.
Zira Çinliler arasında İngilizce konuşma oranı oldukça düşük.
Bu avantajlara rağmen Amerikalılar arasında yeni bir dil öğrenenlerin sayısı az.
Pew Araştırma Merkezi’ne göre, Avrupa’da öğrencilerin yüzde 92’si yabancı dil öğrenirken ABD’de bu oran sadece yüzde 20.
Amerikalılar İngilizce konuşan diğer ülkelerde yaşayanlar kadar yurtdışına seyahat etmiyor.
Nüfusun sadece yüzde 40’ı pasaport sahibi. Bu oran Avustralya’da yüzde 57.
Yabancı dil bilenlerin sayısını artırmanın en iyi yolu erken yaşta okullarda dil eğitimi başlatmak.
Ancak insanlar başka bir dil öğrenme motivasyonuna sahip değilse öğrenme oranı da düşük olacaktır.
Motivasyon ise karmaşık bir konu.
İngilizce konuşulan birçok ülke gibi ABD de tek dilin ağır bastığı bir ülke ve bu durum kısa zamanda değişecek gibi görünmüyor.
Ancak veriler Amerika’daki dil alışkanlıklarının değişim sürecine girdiğini gösteriyor.