Aldı başını gitti!..

Son zamanlar sıkça duyduğumuz bir cümle olduğu kanısındayım. Neler mi aldı başını gitti? Mesela Türkiye halkı olarak bizlerin düşünme yetisi…mesela millet meclisinde duvarlara çarpan argo, seviyesiz cümleler…mesela sabrımız(?).. Şimdi konuyu mesela ya bağlayacak olsam çokça başlık kullanabilirim. Ama benim derdim, başını almaya bile fırsat bulamayan dolar efendiyle. Bu aralar, yastık altında sakladığım, zor günlerimin parası […]

Son zamanlar sıkça duyduğumuz bir cümle olduğu kanısındayım.

Neler mi aldı başını gitti?

Mesela Türkiye halkı olarak bizlerin düşünme yetisi…mesela millet meclisinde duvarlara çarpan argo, seviyesiz cümleler…mesela sabrımız(?)..

Şimdi konuyu mesela ya bağlayacak olsam çokça başlık kullanabilirim. Ama benim derdim, başını almaya bile fırsat bulamayan dolar efendiyle.

Bu aralar, yastık altında sakladığım, zor günlerimin parası olan dolarlarımla kendimi lunaparkta hızlı trene binmiş gibi hissediyorum.

Beynime bağdaş kurup kalkmak bilmeyen dolarımı bozdurmama fikri ne hikmetse parkta yapılan “bozdurun şu dolarlarınızı” anonsuyla ve mahalle baskısı diye adlandırdığımız dışın içime uyguladığı baskıyla bir anda ayaklandı.

İçimdeki ses “sıkı tut aman ha!” derken çevremdekilerin, kendi çuvalla dövizlerini görmemezlikten gelerek elimdekilere zamk bakışıyla baktıklarını görüyor, midemdeki kramplarla başa çıkmaya çalışıyorum. Koskoca lunapark bu benim dolarımdan ne ister?

Bir bozdurma telaşesi sarmış milleti.

Reklamlar…reklamlar. Yemekler, tatiller bedava anladık ta ayakkabımızı bile bedavaya boyatabiliyormuşuz şu dolar zebanisinden kurtulursak. Bir de Elimdekileri bozarsam mezar taşımı bedavaya getirecekmişim.

Öyle geçiyordu anonstan. Bir an önce ölsem de şu bedavayı kaçırmasam…

“İzin verin önce ben bozayım!” kargaşası içerisinde iki parmağımın arasına sıkıştırdığım dolarcıklarımı arkalarda olmama rağmen uzun bir kola sahip olmanın gurur ve ayrıcalığıyla dövizcinin gözüne uzatıyorum.” 

Abim bir an önce benim şu dövizleri bozdursan ha? Benim acil ölmem gerekiyor da hayalimdeki mezar taşımı bedavaya getirttim”. Dövizcinin kapısında ben, gururlu dik iki omzum ve elimde liralar öylece durdum bir süre ve düşündüm.

Ben, sen, o, bizler yani sıradan vatandaşlar…

Dünyamızda yeşertmeye çalıştığımız umutlarımızla Nazım’ın da dediği gibi” en güzel günler, henüz yaşamadıklarımızdır” cümlesinin fiiliyata dönmesini bekleyen beyin loplarımızla, çevirdiğimiz paralarımızın faydasını beklerken kimileri de içinde umutlarımızın gezindiği bir zamanlar bizim olan dolarlarla dört köşedir.

Kim bilir dört köşeleri de parayla döşenmiş mutluluklarını yaşıyorlardır.

Büyük ihtimal.
Vatandaşlık görevi bu olsa gerek.  Gururumun şerbetli zirveleri gezindiği sıraları yaşıyorum.

Evime doğru yol alırken acaba diyorum kendi içimden kendime. 

Acaba “Her şeyim feda” deme önceliği dövizini bozduranda mıydı yoksa dövizi bu noktaya getirmeyecek olanda mıydı? 

Diyorum kendime, kendim bile cevaplamaktan çekinircesine diyorum işte…

 

Yayınlama: 05.09.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.