” Ama Şeytan Irkçıdır ’’

Sivas’ta yaşanan en sıcak temmuz ayının, kışa döndüğü yıllardı.   Belki de başka hiçbir yerde hissedemeyeceğiniz bir soğuk, bedeninizin en hücre köşesine kadar etki yapıyordu.   Gece yarısıydı ve ben Erzincan’dan İzmir istikametine gidecek olan otobüsü bekliyordum.   Otobüsün sabah namazı vaktine az bir süre kala, bir dağ köyünde bulunan caminin yanına yanaşmasıyla uyandım.   […]

Sivas’ta yaşanan en sıcak temmuz ayının, kışa döndüğü yıllardı.

 

Belki de başka hiçbir yerde hissedemeyeceğiniz bir soğuk, bedeninizin en hücre köşesine kadar etki yapıyordu.

 

Gece yarısıydı ve ben Erzincan’dan İzmir istikametine gidecek olan otobüsü bekliyordum.

 

Otobüsün sabah namazı vaktine az bir süre kala, bir dağ köyünde bulunan caminin yanına yanaşmasıyla uyandım.

 

Otobüsün yarısından fazlası sabah namazı kılmak için camiye giderken, ben, kapağında Anadolu’da her köylünün taktığı şapkayı takmış bir adamın resminin olduğu kitabı okuyordum.

 

Namaz bitti ve yolcular otobüse döndü.

 

Sonradan Kürt olduğunu öğreneceğim, yol arkadaşımla ırkçılık üzerine konuşmaya başladık.

 

On sekizimi yeni bitirmiş, dünyaya karşı bir duruş sergileyeceğim kimlik arayışı içerisinde, bir yandan Yavuz Bahadıroğlu kitapları okuyor, diğer yandan ‘’Bizim 68’’ ile bağımsızlık yanımı sağlamlaştırıyordum.

Dedim ya, kimlik arayışı içerisinde, karşıtlar arasında gidip geliyor, kendi fikrimi oluşturmaya çalışıyordum.

Bu arayış, karşıtların bir birilerini var ettiklerini öğrenene kadar devam etti.

 

Sabah namazını kılan yol arkadaşım, ırkçılık tanımı yaparken şöyle bir cümle kurdu;

 

-‘’İslamiyet ırklar ötesi bir davadır, bütün ırkları içine alır, onları kardeş yapar.’’

 

-‘’Ama şeytan ırkçıdır…’’

 

Nasıl soruma şu yanıtı vermişti.

 

-‘’Allah,  Hz. Âdem’i yaratır ve meleklerin O’na secde etmelerini ister.

Bütün melekler secde ederler.

 

Sadece şeytan secde etmez.

 

Allah’ın “emrettiğim halde secde etmene engel nedir?” sorusuna şöyle yanıt verir:

 

Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten, Onu ise topraktan yarattın.’’

 

Diyarbakırlı yol arkadaşım şimdi ne yapar bilmiyorum.

 

26 yıl sonra Diyarbakır’dan yapılan bir açıklama, onu hatırlamama neden oldu.

 

Yüksek İstişare Kurulu üyeleri arasında Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan bulunduğu, Türkiye Gençlik Vakfı yöneticisi Seher Şenyüz’ün Diyarbakır’da ve yine bir sabah namazı sonrasında şu açıklamayı yaptı, “Ezan, bizim için Roma’nın, New York’un, Pekin’in, Tokyo’nun, Moskova’nın, Berlin’in, Paris’in ve yarım kalan hesabımız olan Viyana’nın fethine niyet tazelemektir.’’

 

Karşıtların birbirlerini var etmeleri, hiç bu kadar bariz görülmemişti.

 

Başka memleketleri işgal etmeyi planlayan bir zihniyet, başka memleketlere göç eden Müslümanları yok etmek isteyen zihniyetle aynı görevi görmüyor muydu ?

 

Her iki zihniyette, kendi mensubu olduğu dini kalkan olarak kullanmıyor mu?

 

Sorular uzadıkça uzuyor, yanıtlar, akılla-mantık arasında diyalektik bağ kurmakla çözüme ulaşabiliyordu.  

 

Dünya’nın diğer ucunda, ırkçı bir faşistin, sırf etnik ve dinsel farklılıklarından dolayı, ibadet eden insanları katletmesi, ne yazık ki katleden caninin söylemleriyle bire bir aynı içerik taşıyan söylemler, Viyana’da da yükseldi.

 

Viyana’da ilkokul seviyesi zekasına sahip kişilere, sosyal paylaşım sitelerinde platformlar kurdurup, oralardan Müslüman ve Türk gençlerine, ırkçı grupların yaptıklarını, tüm Müslüman olmayanların ortak eylemi gibi göstermeye çalışarak, ırkçı grupların yapmak istediklerine yardımcı olmaktalar.

 

Dün Viyana’da, on iki bin kişinin yürüdüğü, ırkçılık karşıtı yürüyüşe katılan binlerce Avusturyalı ve yine ırkçı Özgürlük Partisine karşı duran yerli halka karşı, şeytan misali vefasızlık edenler, ırkçılığın diğer tarafı olmuyorlar mı?

 

Miting alanlarında, Müslümanlara karşı yapılan ırkçılığa ‘’haklı olarak’’ karşı duran ama kendi içerisindeki ırkçılığı yenemeyen ve hatta göremeyenler, şeytanın ırkçılık anlayışına sahip değiller mi?

 

Bizler, hayatın her alanında yapılan ırkçılığa karşı bir duruş sergilediğimizde, gerçekten anti-ırkçı olabiliriz.

 

Almanca anti-ırkçı, Türkçe ırkçı olanlar, şeytan ırkçılığının yer yüzü versiyonudur.

 

İnsanı insandan üstün kıldığını düşündüğü farklılıkları ve bu farklılıkları,  insanın insana zulüm etmesinde araç olarak kullananlar çok iyi bilmelidir ki; sizin üstün gördüğünüz farklılıklarınız, bizim için çok sıradan, insanın doğal gelişiminin, farklı sonuçları olarak görülmektedir.

 

Bu nedenle, ten rengi ‘beyaz’ olanla, ten rengi ‘siyah’ olan veya farklı dini inançlara sahip insan toplulukları arasında, insani acıdan bir fark yoktur.  

 

İnsana değer kazandıran; soy, sop, mal gibi şeyler değil, bilim, ahlak, fazilet gibi değerlerdir.

Yayınlama: 17.03.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.