Avusturya’da doğan göçmen bir genç, neden IŞİD’e sempati duyar?

Avusturya’nın Ternitz kasabasında tutuklanan 19 yaşındaki terör zanlısı Beran A., Avusturya’da büyüyen Kuzey Makedonya kökenli bir Avusturya vatandaşı. Amerikalı şarkıcı Taylor Swift’in Viyana’da üç gün sürecek konserine saldırı planı yapmayı planlayan gencin yanı sıra 17 yaşındaki Türk-Hırvat kökenli Avusturya vatandaşı Luca K. ve 15 yaşında Türkiye kökenli Avusturya vatandaşı bir çocuk daha tutuklandı.

İstihbarat birimleri, IŞİD bağlantılarının tespit edildiğini söylediği bu gençler Avusturya’da ilk ve orta eğitimlerini tamamlamış, 15 yaşındaki okula halen devam etmektedir.

Tutuklamaların ardından Taylor Swift konserleri iptal edildi ve ülkede bir güvenlik sorunu tartışması başladı.

Avusturya kamuoyu, gençlerin radikalleşmesine yol açtığı düşünülen Selefiler nedeniyle uzun süredir endişeni dile getiriyordu ve bu konuda devletten bir yaptırım bekleniyor.

Avrupa’da doğan yerli ve göçmen gençlerin, IŞİD gibi radikal örgütlere katılma sebepleri her alanda tartışılıyor ve çözümler aranıyor. Ancak katılımlarda dönemsel azalmalar yaşanmış olsa da aniden bir yerlerden ülkenin gündemini değiştirecek ve korku salacak boyutta kendilerini gösterebiliyorlar. Bu durumda bu gibi radikal yapılanmaların örgütlenme çalışmalarını durdurmadığı, etkili bir stratejik yöntem olan, örgütlülüğü sürece yaydıklarını göstermektedir.

Avusturya IŞİD gibi yapılanmalara katılımın önünü kesmek için, ülkedeki cami derneklerindeki gelişmeleri yakından takip edecek, ‘’Siyasi İslam Dokümantasyon Merkezi’’ adlı kurumu kurdu. Bu kurum görevi, İslami kuruluşlardaki vaazlara kadar dinleyecek ve özellikle yurt dışından gelen imamları denetleyecek. Ülkede Müslüman başına düşen cami dernekleri azımsanmayacak kadar çok olmasına rağmen, radikal yapılanmalara kendini kaptıran gençlerin ününe geçilemiyor.

Neden gençler, IŞİD veya diğer bir örgüt için öleceğini bile bile, toplu katliam yapmak istiyor. Kendi canından vaz gecen bu gençler, tanımadıkları insanları öldürme isteğine nasıl erişiyorlar?

Gençlerin IŞİD gibi radikal örgütlere katılma sebepleri, karmaşık ve çok boyutlu bir dizi faktöre dayanıyor. Sadece dini kurumların varlığı ve bu yönlü çalışma yürütmüş olmaları bu tür örgütlerin çekiciliğini engelleyemez, çünkü bu durumun ardında sosyolojik, psikolojik, politik ve ekonomik nedenler bulunmaktadır.

IŞİD gibi yapılanmaların kitle örgütleniş stratejisinin ilk kuralı, düşünüldüğü gibi Müslüman olması şartı değildir.

Örgüte hizmet etmesi düşünülen kişinin ilk özelliği, toplumsal veya ekonomik olarak marjinalleşmiş gençler; yani içinde bulunduğu toplum tarafından dışlanmış veya kendisini dışlamış, bireysel yetersizlik hissi taşıyanlar, kimlik arayışında olanlar ve travma, kişisel hayal kırıklıkları, depresyon, yalnızlık gibi psikolojik durumlar, bu gençleri radikalizme yatkın hale getirebilir. İşsizlik, yoksulluk ve eğitim eksikliği gibi faktörler de IŞİD gibi yapılanmaların örgütlülük yapacakları alanlarda ve bireyler üzerinde, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve sosyo-psikolojik analizler sonucunda örgütleme çalışması yapmaktadırlar.

Graz kentinde yaşadığım bir süre zarfında tanıştığım birkaç gencin anlattıkları, radikal yapılanmaların gençler üzerindeki etkisini gözler önüne sermektedir.

Graz’da çalıştığım inşaat firmasına yardımcı işçi gerekli olduğundan, bu işçileri ben buluyordum. Ortak bir arkadaş ekonomik durumunun iyi olmadığını söylediği bir genci işe alınması için bana rica etti. Genç işe başladı ve benden namaz kılmak için izin istedi bende patron pek gelmiyor, istediğin gibi davran dedim. Birkaç gün sonra ve her sabah işe geldiğinde bana, “bugün Allah için ne yapacaksın” diye sormaya başladı. Ben önceleri geçiştirdim ve polemiğe girmedim. Ancak her gün sormaya devam edince, “sen ne yapıyorsun?” diye sordum. O da her gün namazımı kılıyorum dedi.

“Ancak kıldığın namaz süresi Avusturyalı patronun cebinden gidiyor ve üstelik patronun haberi yok! Bu durumda sen onun hakkını yemekle kalmıyor, bu hakkın olmayan sürede birde namaz kılıyorsun… “ Biraz bekleyerek, “Gavurun hakkı namaza helaldir” dedi… İşi bırakmasını istedim ve gitti.

Burada anlatmak istediğim, “Gavurun hakkı namaza helaldir” söylemi, gavurun canı malı helaldir anlaşışının kaynağı IŞİD gibi yapılanmaların eseridir.

IŞİD’e katılmış Avusturyalı on kadının çocuklarıyla birlikte, IŞİD’lerin tutulduğu Suriye’deki esir kamplarda olduklarını haber yapmıştır. Özellikle Salzburglu Maria G. o günlerde çok konuşulmuştu. Bu genç kızlar ve kadınların internet üzerinden genç erkeklere aşık olması sağlanıyor ve bir şekilde IŞİD saflarına katılmalarına ikna ediliyor.

Bir başka örnek ise, Viyana’dan IŞİD saflarına katılan ve yayınlanan bir videoda, ‘’Dersimli Aleviyim’’ diyen Azad G.’dir. Azad Viyana’da resmi olmayan bir dernek camisine gitmeye başlayarak, örgüte katılması sağlanmıştır. Çeçen uyrukluların gittiği bu dernektekiler, Azad’ın toplum içerisindeki zafiyetlerini çok iyi tespit ederek, ona güçlü bir kimlik, aidiyet ve “daha büyük bir dava” sunma vaadinde bulunmuşlardır.

Radikalleşme hem sosyal alanda hem de güvenlik boyutunda ciddi problemleri meydana getirebilmektedir diyen Avusturyalı sosyologların daha derinlemesine analizler yapması gerekmektedir.

Radikalleşme aşamasında gençlerde gerçekleşen en tehlikeli değişim ve durum, inanışın mutlak bir niteliğe bürünmesi, inancın ideolojileştirilmesi, dogmaların ortaya çıkması, biz ve onlar anlayışının yerleşmesi ile dışlama, dışlamanın zaman içerisinde yok sayma, düşman ilan etme ve nihayetinde düşmanı yok etmek için kendilerinden bile vaz geçme olarak tespit edilmeli ve ona göre çalışma yürütülmelidir.

Sonuç olarak; 19 yaşındaki bir gencin kendi çanından vaz geçmesi ve toplumun canına kastetmesinin başka bir mantıklı açıklaması olabilir mi?

Yayınlama: 08.08.2024
Düzenleme: 08.08.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.