Avusturyalı Türklerin tercihleri değişiyor mu?

Avusturya Özgürlük Partisi [FPÖ] Federal Başkanı Herbert Kickl, [Jugendlicher mit türkischen Wurzeln wählt FPÖ] “Türk kökenli gençler FPÖ’ye oy veriyor” başlıklı bir video yayınladı.

Videoda Türk kökenli Avusturyalı olduğu iddia edilen bir genç, FPÖ’yü neden desteklediğini anlatıyor.

Bu paylaşımı nasıl okumalıyız?

Her şeyden önce FPÖ’nün seçimlerde en önemli “olumsuz argüman” olarak kullandığı Türkiye kökenliler, bu seçim öncesi en üstteki isim, yani Herbert Kickl tarafından “olumlu argüman” olarak kullanıldığını görüyoruz.

FPÖ’nün bu seçim stratejisi, “sorunlu Suriyeli ve Afgan sığınmacıları gördüler ve biz Türkiye kökenlilerin kıymetini anladılar” gibi, sığ ve basit değerlendirilmeyecek kadar derindir.

Avusturya siyasi tarihini yakından takip edenler çok iyi bilir ki FPÖ’nün ilk olarak koalisyon hükümetinde yer almasını bizzat siyasi partiler kanununda yaptığı değişiklikle SPÖ yapmıştır. O tarihten beridir iki parti birbirlerinden oy devşirmiştir.

Biri Sosyal Demokrat, diğeri aşırı sağcı parti. Nasıl olurda birbirlerinden oy devşirebilirler?

Çünkü her iki partinin de seçmen çoğunluğu köylü ve işçilerden oluşmaktadır. FPÖ dar gelirli Avusturyalılara, fakirliklerinin nedeni olarak göçmenleri ve sığınmacıları gösterirken, SPÖ ise sosyal devlet anlayışından uzaklaşıldığından dolayı fakirliğin arttığına işaret ediyor.

Her iki partinin birleştiği doğru ise, her gecen gün ülkede fakir insan sayısının artması, ancak iktidara geldiklerinde bir şey yapmamalarıdır.

Sosyal demokrasinin evrenselliğini sadece teorik olarak kullanan SPÖ, muhafazakâr Avusturyalı Türklerin yıllarca oyunu almış ve bunu yaparken de kimi zaman ırkçı Avusturyalı Türk siyasetçileri bünyesine alarak, seçmeni araçsallaştırmıştır.

Avusturya Özgürlük Partisi [FPÖ] Federal Başkanı Herbert Kickl tarafından yayınlanan videonun Türkiye kökenlilerde kısmen de olsa yankı bulması, SPÖ’nün genelde göçmen ve mültecilere, özelde ise Türkiye kökenlilere karşı izlediği tutarsız politikalarının bir ürünüdür.

Bunun en bariz örneğini, yasa dışı çifte vatandaşlık kapsamında başlatılan insan avı sürecinde gördük.

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen vatandaşlıkların geri alınması kararına rağmen bir süre sonra SPÖ’nün yönettiği Viyana eyaletinde insan avı devam ettirilmiş ve birçok yurttaşın Avusturya vatandaşlığı MA 35 departmanı tarafından geri alınmıştır.

SPÖ’nün göçmenler acısında anti-demokratik uygulamalarından bir diğeri ise, Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’in [SPÖ], seçme ve seçilme hakkı üzerine sarf ettiği sözlerdir. Viyana’nın üçte birinin seçme ve seçilme hakkı olmadığı hatırlatılan Ludwig, “seçme ve seçilme hakkının bir vatandaşlıkla mümkün olacağının” altını çizerek konuyu kapatmasıdır.

Diğer yandan vatandaşlık başvurularında en çok bekleme süresi verilen eyalette yine Viyana’dır. En büyük ironi de işte budur.

Mirasçı milliyetçilik geleneğinden gelen FPÖ’nün, etnik bir birlikten değil de siyasi bir birlikten var olan Avusturya-Avusturyalılar savunuculuğu, göçmenlikten azınlığa geçiş yapan gruplar karşısında eriyor ve onları Avusturyalı olarak kabul etmek zorunda kalıyor. Bunun en bariz örneği; 1900’lü yıllarda Viyana’ya çalışmak için Çekoslovakya’dan gelen tuğla işçileridir. O yıllarda Viyana’nın yüzde 40’ı Almanca konuşmuyordu. Ancak tuğla işçilerinin torunları şimdilerde FPÖ içerisinde siyaset bile yapıyor.

Özetlersek, SPÖ Türkiye kökenlileri her zaman cepte görmüştür. Bu düşünceyi Yeşiller partisi biraz değiştirmiş olsa da SPÖ kibrinden ödün vermemiş, Türkiye kökenlilerin merkez sağ ÖVP’yi veya aşırısı sağcı FPÖ’yü tercih edeceklerine ihtimal vermemiştir.

SPÖ kendisinden o kadar emin ki bir önceki Viyana Eyalet Seçimlerinde, sanırım Reşadiye derneğinde, SPÖ’nün malum kadın adayı; “SPÖ’ye oy vermeyeceksiniz de kime oy vereceksiniz” diyebiliyordu.

FPÖ’yü hiçbir dönem desteklemeyeceğimi buradan yeniden taaddüt ederim. Ancak 180 bin civarında seçmen nüfusa sahip Türkiye kökenliler nasıl düşünür onu kestirmek zor.

SPÖ, FPÖ’ye kaptırdığı Avusturyalı seçmenleri geri kazanmaya çalışırken, seçmenine yukarıdan bakan siyasetçileri sayesinde, göçmen seçmenlerini de FPÖ’ye kaptıracak gibi görülüyor.