Her Sonuç Bir Neden-e Dayanır
Küçük çocuklar etraflarını tanımak için merak içerisinde sorular sorar, nedenleri ve sonuçları anlamaya çalışırlar. Gördükleri objelerin taklidini yaparak onları tanımlayarak, anne-baba dan onay beklerler. Zaman içerisinde neden sonuç ilişkilerini anlamak için sormaktan vazgeçtikleri anda, etraflarında olup biteni kavrayamaz hale gelirler. ‘’İlerici ile gerici’’ arasındaki, başka bir deyişle, gelişmiş ile geri kalmışlık arasındaki temel […]
Küçük çocuklar etraflarını tanımak için merak içerisinde sorular sorar, nedenleri ve sonuçları anlamaya çalışırlar.
Gördükleri objelerin taklidini yaparak onları tanımlayarak, anne-baba dan onay beklerler.
Zaman içerisinde neden sonuç ilişkilerini anlamak için sormaktan vazgeçtikleri anda, etraflarında olup biteni kavrayamaz hale gelirler.
‘’İlerici ile gerici’’ arasındaki, başka bir deyişle, gelişmiş ile geri kalmışlık arasındaki temel fark, neden sonuç ilişkilerini anlamak için gereken sorgulama yetisinin ortadan kalkmış olmasından kaynaklanır.
‘’Kimi okuyucularımızın sorduğu ‘ilerici-gerici’ terimleriyle ne söylemek isteğim sorusuna da bu vesile ile yanıt vermiş oldum.’’
Yalnızca “gördüklerinize” tanıklık edebilen duyusal bilince ne kadar güvenebiliriz?
Videonun tek karesine tanıklık etmek, video da gördüklerinizin ‘’nedenleri’’ konusu ile ilgili bilgi verebilir mi?
Gerçeğin-mantığı, düşünmeyi harekete geçirmek için baskı kurar.
Mantık harekete karşı konum alır ve duyusal algıdan beslenilmesinin önüne geçer.
Bu şekilde gelişmelerin öncesini ve sonrasına dair mantıklı yorumlar yapmamıza yardımcı olur.
Gördükleriniz, hissettikleriniz ve duyduklarınız karşısında, düşünmenin hareket etmeye başlaması diyalektiktir.
Gelişmeler karşısında doğru sonucu çıkarabilmemiz için, ‘’neden-sonuç’’ ilişkisinin kurulması kaçınılmazdır.
Viyana’da bir meslek lisesinde yaşanan, ‘’öğrencilerin öğretmenlerine karşı uygunsuz tavırları’’ karşısında alacağımız tavır ve eylem, bu sonuca nasıl varıldığı sorusunu sormakla başlamalıdır.
Sosyal sitelerde yayınlanan görüntüler ışığında, göçmen öğrenciler yine göçmen yetişkinler tarafından nefretle kınandı.
Görüntülerin altına yazılan yorumların tamamı şiddet içermekte.
Hatta bir okuyucu daha da ileri giderek, ‘’okula gidip o öğrencileri döveceğini’’ söylemekten çekinmiyordu.
Okul müdürünün, bu öğretmenin bir yıldır bu okulda olduğu ve öğrencilere karşı ırkçı davranışlar sergilediğini yayınlamamızda yeterli gelmedi.
Öğrencilere, etnik, dinsel farklılıklarından dolayı aşağılayıcı davranışlar sergileyerek, öğrencilerin nefretini kazanan öğretmen, mağdur durumda ve göçmenler tarafından savunulma konumuna gelmiştir.
Okulda sadece bu öğretmene karşı saygısızlık yapan öğrenciler, diğer öğretmenlerine ‘’neden’’ öğretmen gibi davrandıklarını sormak kimsenin aklına gelmemekte.
İşte bu yüzden neden-sonuç ilişkisini köşeme taşıdım.
Dünyayı ve çevremizde gerçekleşenleri olduklarından farklı ve hatalı olarak algılıyorsak neden sonuç ilişkisi, sorgulama yeteneğinin olmadığını veya kaybettiğimizi düşünmeliyiz.
16 yaşlarındaki öğrencileri, döverek termiye etmek isteyen bir anlayış ile, Gençlik Dairesi (jugentamt) çocuklarımızı neden alıyor diyen anlayışla aynı kesimlerdir.
‘’Sonuç’’, kolaycı yanından dolayı, cahilleştirilmiş insanlar tarafından her zaman tercih edilmiştir.
‘’Neden’’ ise, içerisinde taşıdığı soru ögesiyle, en baştan zor gelmiş ve vazgeçilmiştir.
Bu yazıyı okuduysanız, kendinize bir soru sorun: “Neden?”
Efendim, “Neden?” diye sormaktan ve yanıtını aramaktan asla vazgeçmeyin…