İdeal insan
Sevgili okuyucularım baharın tadını çıkarmak maksadıyla disarda daha fazla vakit geçirmek isteyişimin dürtüsüyle ve dolayısıyla daha fazla gözlemlerimin etkisiyle ideal insan nedir gibi bir soru bu aralar beynimde gezinmekte. Sorgulama fiilim ön plandayken bir an için şunu düşündüm. Bir kimyager olarak bizler kimyada bazı problemleri ideal gaz denklemini kullanarak çözeriz burada gazın tam bizim istediğimiz […]
Sevgili okuyucularım baharın tadını çıkarmak maksadıyla disarda daha fazla vakit geçirmek isteyişimin dürtüsüyle ve dolayısıyla daha fazla gözlemlerimin etkisiyle ideal insan nedir gibi bir soru bu aralar beynimde gezinmekte.
Sorgulama fiilim ön plandayken bir an için şunu düşündüm.
Bir kimyager olarak bizler kimyada bazı problemleri ideal gaz denklemini kullanarak çözeriz burada gazın tam bizim istediğimiz gibi olduğunu düşünür işlemleri takır takır yapar ve sonucunu buluruz.
Yalnız ideal gaz diye bir şeyin olmadığını tüm kimyagerler biliriz.
Bu bir varsayımdır.
İnsanların herhangi bir şekilde ayrıştırılmasına karşıyım. ideal dediğin zaman görecelilik devreye girer.
İnsanları bir kalıba koymak hiç tarzım olmadığı gibi ideallik kelimesiyle bu kalıbı sorgulamak isteyişim dahi beni şuan rahatsız ediyor .
Şu var ki bazen ruha inat kendimle çatışmam ruhumun elastikiyet kazanması açısından ufak bir egzersiz niteliğinde.
Biraz egzersize ne dersiniz?
İdeal insan nedir…?
Bu soruyu çevremdeki birkaç arkadaşa sorayım dedim.
Genel anlamda aldığım cevaplar bedensel tanımlamalardı.
Toplumumuz maalesef idealliği görsellik olarak algılamakta ardından ruha inmekte.
Zaman, bizim karşıdaki insanı bir süre sonra alışkan sıradan hale getireceği için toplumun bir kesiminin ideal diye baktığı kişi bir süre sonra ideallikten çıkacaktır.
Oysa ideal insan ruhumun rutinlikten uzak tuttuğu, ruhumla konuşan biri olmalı.
Yaşamayı ciddiye alan kişi ideale yakın olur kanısındayım.
Canlılara, doğaya saygılı, insanlarla iç içe yaşamayı bilen insandır o.
Kuralsız değildir, kanunları tanır.
Hakkı olan her şeyin başkalarının da hakkı olduğunun bilincindendir.
Amaçları için savaşırken adil davranır.
Adaletli olmak zorundadır.
Yalan dolandan uzak durmalı, dürüstlüğü ilke edinmelidir o.
Vicdan sahibi olmalıdır, duygularıyla yaşayıp mantığını kullanmalıdır.
Yanlış olan her şeye sesini çıkartmalı doğruluk için savaşmalıdır o.
İnsanları kötü niyetle ve kendi çıkarları için kullanmamalıdır.
İnsanların duygularına değer vermeli, kalplerini kırmaktan çekinmelidir.
“Tanımlarını artarda sıralama üslubunla Esra hanım, idealden uzak kalıyorsun dikkat et!” diye kendimi uyarma ihtiyacı duydum.
Ama..
ama bağlacına sığınarak diyorum ki; ama tanım yapmadan da ifade etmekte zorlanıyorum.
Zorluyorum kendimi…
kendim karsıyken tüm sınıflandırmalara kendime inat bir sınıfı tanımlıyorum.
Evet devam edecek olursam…
O, büyüklerle belli bir saygı çerçevesinde konuşmalı, yaş farkını daima dikkate almalıdır.
Kendisinden çok küçüklerin ise yaş itibariyle cahil olduklarını unutmamalıdır.
Bir arkadaşımla konuşurken döndü ve bana şu tanımı yaptı.
”Biliyor musun hayatta mutlu olmak için işini severek yapar onlar.
Her işe ciddiyetle sarılır; kimseyi yarı yolda bırakmazlar, verdikleri sözleri de tutarlar.
Kendilerine yakışmayacak hiçbir harekette bulunmazlar ve neyin doğru neyinse yanlış olduğunu iyi bilirler.
Eğlenceyi tadında bitirenler arasında aramak gerek onları” Durdum ve düşündüm haklıydı.
Yaptığı fiziksel yoruma verdiğim tepkiden sonra böyle bir tanım beni mutlu etti.
Ona dönüp “şunları unuttun dedim. sürekli öğrenmek için çabalarlar.
Zamana ayak uydururlar ve girdikleri çevrelere de adapte olurlar.” Arkadaşım da beni tasdikledi tabi.
Tanımlar deryasında gezinirken birkaç cümle daha yakışmanın mutluluğuyla devam ediyorum.
Etrafında onunla arkadaş olmak isteyen çok fazla insan varsa, her zaman kendisinden övgüyle söz ediliyorsa, yanlış bir şey yapacağına kimse inanmıyorsa, çok defa örnek gösteriliyorsa o ideal insandır.
O işte O’dur .
Onun yapacağı işler, kurguladığı planlar, sosyal hayat, özel hayat hep bir düzen içerisindedir. hepsi için ayrı bir vakti vardır.
Mantık kullanacağı yerlerde yalnızca mantığını kullanır, duygularını kullanacağı yerde de yalnızca duygularını.
İkisini birbirine karıştırmaz, çünkü sonunda hüsran yaşayacağını bilir ya da zamanında tecrübe etmiştir.
Mevcut olan işi dışında, birikim açısından da okur, araştırır, gezer, konuşur, keşfeder.
Boş durmaz o.
Sohbetleri, mizacı, hissettirdikleri karşıdakini büyüler adeta.
Herkesle konuşur, iletişimde olur ancak ”sağlam” dostluklarını ince eleyip sık dokuyarak edinir.
En azından kendi ayarında olan, birlikte vakit geçirince kendisine bir şeyler katabilen, dakik ve enerjik, hayat dolu ve sorumluluk sahibi kişileri seçer.
İnsan ilişkilerinde,” bir insanla ne kadar çok vakit geçirirsen zamanla benzeme eğilimi gösterirsiniz, genel olarak da iyi durumda olanlar, daha çok kötü durumda olan kişilere benzemeye başlar.
”İşte ideal insan bu teoriyi iyi bilir, her şeyi düşünür..
İnsana güven verdikleri için, ilerisi için kendinizi sağlamda hissedersiniz, çünkü her şey O nun tarafından planlanmış, ayarlanmış ve düzenlenmiştir.
Size yalnızca o’na eşlik etmek kalır.
Yani özetle hayatı profesyonel olarak yaşayan insandır ideal insan.
Günün her saatini, her bir aralığını değerlendirerek geçirir.
Fazla uyumaz, az uykuya bünyesi alışmıştır ne de olsa.
Onlar için uyku, vakit kaybından başka bir şey değildir.
Ve ana özetle, her iki kanadıyla uçan bir kuştur o.
Olması gereken ama olamayandır.
Bu yazıyı yazarken nasıl acaba ben ne derece idealim diye kendimi sorguladıysam eminim sizler de kendinizi sorgulamaya başladınız.
Bunu hissediyorum.
İdealliği ideal gaz benzerliğinden çıkarıp tüm insanlığa yapıştırmanız dileğiyle dileğiyle…