İlk neslin bize mirası | ‘Para kazanma hırsı’

Anadolu’nun fakir köylerinden Avusturya’ya misafir işçi olarak gelen ilk neslin en önemli mirası, ataerkil görünümlü anaerkil bir toplumdur. Çocuklar amcadan daha çok dayıya yakındır. Çocukluğundan itibaren annenin de etkisiyle tüm kurgusu babayı beğenmemek – ya da onu geçmek üzerinedir.

Anadillerine bile hâkim olmayan bu toplum, dolayısıyla Almanca ’ya da hâkim olamamıştır.

Kelime üretmekte yetersiz olan Anadolu insanı, günümüz Avusturya’sında da kimi zaman el-kol hareketleriyle anlaşmaya çalışırlar.

Normal bir insan günlük konuşmasında ortalama olarak yaklaşık 1000-3000 arasında farklı kelime kullanır. Ancak bu sayı kişinin eğitim seviyesi, mesleği ve konuşma durumuna göre değişebilir. Günümüzde Türkçe, Türkiye’de ortalama 400 kelimeyle konuşuluyor.

Avusturya’da yerleşik hayat süren bizler ise ortalama 150 kelimeyle konuşuyoruz. Buna karşın Avusturyalılar is ortalama 1800, İngiltere’de ise 2 bin kelime telaffuz ediliyor. Öte yandan Almancadan Türkçeye bire bir 92 kelime geçtiği bilgisini de belirtmek isterim.

Ayrıca  burada doğmuş ve zorunlu eğitimi bitirmiş Türkiye kökenlilerin Almanca olarak telaffuz ettiği kelimeyi artık siz hesap edin.

2023 yılı verilerine göre, Türkiye’den yatay geçiş ile gelenler hariç, Türkiye kökenlilerinin üniversite mezunu yüzde 2’dir. Bu oran lise mezunlarında yüzde 4 olarak kayıtlara geçmiştir.

“Korunaklı” davrandığımız ve bu yönlü bir yaşam sürdüğümüz yadsınamaz bir gerçeklik olarak kendisini, dövüş spor dallarına yönelmemizde, eğitim alarak para kazanmak yerine, erken yaşta ticarete atılarak ekonomik güvence arayışımız ve olası en kötü ihtimalde gidilecek yer olan Türkiye’ye, ileriye dönük yatırım yapmamızda göstermektedir. Bütün bunların arka planında öz güvensizlik ve yaşadığımız topluma ve devlete olan güvensizlik yatmakta. Türkiye kökenlilerinin iç dünyalarında yaşadıkları bu endişe kendiliğinden oluşmamış, biçimsel göç ve göçmen yaslarıyla, göçün diyalektik sonuçlarını görmek istemeyen ve kabullenmeyen Avusturya hükümetleri, “Ankara hükümetlerinin de” yardımıyla neden olmuştur.

İlk neslin geleneksel para kazanma hırsının, bugün bile canlılığını koruyor olması, birçok kişinin siyasal güvence olmadığı kanısıyla, finansal güvenceyi sağlama, daha fazla zenginlik elde etme veya daha yüksek yaşam standartlarına ulaşma ve gerektiğinde daha korunaklı olma duygusundan kaynaklanmaktadır.

Avusturya’da yerleşik hayat süren bizler için, kazanç düşünmek ve ekonomik başarı peşinde koşmak diğer değerlerden daha öncelikli olması, beraberinde toplumun eğitim düzeyinin yükselmesini engellemiştir. Oysa, toplumun eğitim düzeyi yükseltilmediği takdirde, cehalet ve bilgi eksikliği yaygın hale gelirse, ekonomik uyanış ile kültürel gelişme arasında oluşacak olan uçurum, bu toplumun uzun vadede sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle, sadece maddi kazanç değil, aynı zamanda zihinsel ve kültürel kazanç da önemlidir.

Cahillik ve bilgi eksikliği, içinde yaşadığımız toplumda dışlanmamızı, ekonomik olarak iyi olmamız engelleyemeyecektir. Bizim eğitim yetersizliğimiz, içinde yaşadığımız toplumun kararlarını etkileyemez, politika yapma süreçlerinde varlığımız hatırlanmaz ve adaletin terazisini zayıflatabilir. Dolayısıyla, toplumun her alanında bilinçli bir şekilde eğitim ve bilgiye yatırım yapmak, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal gelişme ve ilerleme açısından da önemlidir.

Her ne kadar eğitimde eşit koşullara sahip olamasak da Avusturyalılar çocukları için önce eğitim stratejisi geliştirir, kişisel nedenlerden dolayı bu başarısızlığa uğrarsa, meslek kollarında arayışlarına devam ederler.

Biz yanımızda yürürken düşen çocuklarımıza kızarken, Avusturyalı özür dileyerek kaldırır. [Genel bir değerlendirme değildir]

Avusturyalı zengin aileler, çocuklarını yaz tatillerinde çalışmaya teşvik eder ve bu çalışma alanı kesinlikle kendi şirketleri olmaz.

Makamların gücünden doğan bir kibre kapılan Avusturyalı görmemiz çok nadirdir. Ancak bu bizim toplumumuzun bütün katmanlarında bariz görülen bir davranış biçimidir. [Genel bir değerlendirme değildir]

Şöyle örneklendirecek olursak; bir belediye başkanı karşılaştığı göçmen yurttaşı gördüğünde ayağa kalkarak samimi bir şekilde tokalaşırken, belediye başkanının göçmen yaveri, kibrinden yurttaşın yüzüne bakmaz. Bu durum sosyo-kültürel farklılıkların oluşturduğu eziklik duygusunun, psikolojik dışavurumudur. Kraldan fazla kralcı olmak gibi […]

Eğitime önem vermediğimizden dolayı, önceliğimiz kendimiz ve çocuklarımız için para kazanmak, ticaret yapmak olarak şekillenmiştir. Eğitim seviyemiz yeterli olmadığından, ticaretin sadece alım-satım kademesinde kaldığımızdan, sistemin kurallarına uygun ticaret yapabilmemiz için yerli halkın eğitimini bitirmiş ekonomistlerine para karşılığında, ticaretin sistem içerisindeki diğer kademelerini yaptırmak zorunda kalmaktayız.

Yani, her ne kadar zengin olsak da bütünleşemediğimiz, eksik kaldığımız bir yaşamın kıyılarında dolaşıyoruz.

Genetik para kazanma hırsı, kişinin genetik kodlarına dayalı olarak para kazanma veya finansal başarı elde etme konusundaki doğal bir eğilimi ifade eden bir kavram değildir aslında. Ancak genetik para kazanma hırsı sanki bizde vücut buluyor,- bir mirasçı gibi…

Para kazanma hırsı, bireylerin kişisel hedefleri, çevresel etkiler, eğitim düzeyi, deneyimleri ve değerleri gibi birçok faktöre bağlı olarak gelişen bir psikolojik durumdur.

Para kazanma hırsı olan bireyler, bir toplum olma yolunda ilerliyorsa ; bu ilerleme bizler için bir tehlike arz ediyor.

Konuyla dolaylı bağlantısı olduğundan, bana en çok sorulan bir soruyla bitirmek istiyorum…

“- Gazetecilik çok kazandırıyor mu?”

Buradan yanıt vereyim: Omurgalıysanız kiranızı bile ödemekte zorlanırsınız…

Roma ordusunda süvari bir asker olarak görev yapan Spartaküs, bir savaşta üstlerinin kendi halkına saldırmasını emretmesine karşın, bu emre karşı gelmiştir. Bu nedenle Roma’da köle statüsüne düşmüştür. Spartaküs Köle Savaşı’nın kaçak köle liderlerinden biridir. Belki kölelerin zaferini göremedi ama günümüz kölelerine umut oldu.

Bugün fabrikalarda, bürokraside, siyasette ve birçok kamusal alanda görev alan göçmenler, göçmenleri daha çok ezmek için yarışıyorlar. [Dürüst kamu görevlilerini tenzih ederim]

Belki bir Spartaküs olamayız ama en azından aynı kaderi paylaştığımız toplumun yanında durmamız gerektiğine inanıyorum… | ©DerVirgül

 

Doğu Ekspresi Belgeseli [Beyaza Yolculuk]

 

Yayınlama: 07.11.2023
Düzenleme: 07.11.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.