Karnelerde Neden ‘’İslam’’ İbaresi Yok
Laiklik, özellikle Fransa Devriminde, belirli bir ideolojisi de olan bir gücün, belirli bir ideolojisi olan bir başka gücü sınırlaması operasyonunun, belirli bir tarihteki adıdır. Kilisenin ve onun bileşenlerinin egemenliğine karşı savaşan devrimci burjuvazinin temsilcilerinin mücadele araçlarından birisidir. Günümüzde Laiklik, her ülkenin nesnel koşullarına göre şekil almış, o ülkelerin anayasalarına girmiştir. Avusturya laik bir […]
Laiklik, özellikle Fransa Devriminde, belirli bir ideolojisi de olan bir gücün, belirli bir ideolojisi olan bir başka gücü sınırlaması operasyonunun, belirli bir tarihteki adıdır.
Kilisenin ve onun bileşenlerinin egemenliğine karşı savaşan devrimci burjuvazinin temsilcilerinin mücadele araçlarından birisidir.
Günümüzde Laiklik, her ülkenin nesnel koşullarına göre şekil almış, o ülkelerin anayasalarına girmiştir.
Avusturya laik bir Cumhuriyet’tir, kabaca, devlet ile din işleri birbirinden ayrıdır.
Federal Anayasa da, yurttaşların dininin gereksinmelerini yerine getirebilme özgürlüğü teminat altına almıştır, ibaresi bulunmakta.
Anayasa, yasal bir dayanağı olan kilise ve din topluluklarının kamusal ve tüzel niteliklerinin olduğuna işaret eder.
Yasalar, bu dini oluşumlara imtiyazlar sağlar.
Devlet okullarındaki din öğretmenlerinin maaşları devlet tarafından karşılanmaktadır.
Bazı dini toplulukların dini günleri tatil günü olarak görülmektedir.
Aslında Avusturya bütün dinlere ve o dinlerin içerisinden çıkmış mezheplere, eşit davranıldığını savunmakta.
Anayasa karşısında ve yine Anayasanın kabul gördüğü dinlerin ve o dinler içerisinden çıkan mezhep ve dini toplulukların eşit muamele gördüğünü ispat etmek için, her dini topluluğun resmi statüde kabul görmüş ismiyle hitap etmeyi yeğliyor.
Aynı anayasa, şimdiye kadar yasal bir dayanağı olmayan bir din topluluğuna üye olan kişilerin veya kurumların, isterlerse devlet tarafından kabul edilen dini cemaatlere katılabilirler diyerek, aynı dinden farklı nedenlerle türeyen dini toplulukları da karşı karşıya getirmektedir.
Anayasa, dini toplulukları, resmi kabul gördüğü cemaatler altında toplamanın yolunu açmış oluyor.
Bu nedenle, Avusturya’da resmi statüye kavuşan, Avusturya Alevi İnanç Toplumu (ALEVİ) ile Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) arasında yıllarca süren bir hukuk savaşı yaşandı.
Avusturya devlet okullarında okuyan Müslüman öğrencilerin karnelerinde, din ibaresinin bulunduğu bölüme, İslam yazılmaktaydı.
Avusturya’da resmi statüye kavuşan Avusturya Alevi İnanç Toplumu (ALEVİ), devlet okullarında Alevi din öğretmenleri ataması yaparak ve Alevi ailelerin çocuklarının seçmeli ders olan din derslerinde, Alevi inancı eğitimi görmek istemesi halinde, okula Alevi inancını öğretecek öğretmen atanmaya başlandı.
Anayasaya göre de, bu öğretmenlerin maaşları devlet tarafından ödendi.
Avusturya’da hakim olan Hıristiyan dini mezheplerine mensup öğrencilerin, okul karnelerinde, dini ibare bölümünde Hıristiyan yerine, mensubu olduğu mezhebin yazması, Avusturya Alevi İnanç Toplumu’nun da, Alevi öğrencilerin karnelerinde, neden ALEVİ yazmıyor fikrini doğurdu.
Ekim 2018 tarihinde, Avusturya Eğitim Bakanlığı tarafından, Avusturya’daki devlet okullarına bir genelge gönderilerek, daha önce karnelerine İslam yazılan öğrencilerin, ‘’öğrencinin inancını yasal alanda temsil eden kurumların adının yazılmasını istedi.’’
Eğitim Bakanlığı, Federal Anayasa da yer alan kanunlar çerçevesinde hareket ettiğini iddia ederek, Avusturya’da var olan bütün dini topluluklara eşit davrandığını ileri sürdü.
Karneler dağılıp, öğrenciler karnelerini aldıklarında, gecikmiş bir kıyamet koptu.
Çünkü, daha önce İslam yazan bölümde IGGÖ veya ALEVI yazmaktaydı.
Avusturya Alevi İnanç Toplumu (ALEVİ), durumdan duydukları memnuniyeti, sosyal medya sayfalarından, ALEVI yazan karne fotoğrafları yayınlayarak dile getirdi.
Karnelerinde İGGÖ yazan öğrencilerin aileleri, yazılanlara anlam verememiş, resmi ağızlardan açıklama beklemişlerdir.
Avusturya İslam Cemaati (İGGÖ) Başkanı Ümit Vural, beklenen açıklamayı yaptı.
İGGÖ Başkanın yaptığı açıklama, ‘’adeta özrü kabahatinden beter’’ denecek biçimde oldu.
Avusturya İslam Cemaati (İGGÖ) Başkanı Ümit Vural, ‘olayı tesadüfen öğrendiğini, Eğitim Bakanlığı tarafından konuya ilişkin herhangi bir bilgilendirmenin kendilerine yapılmadığını söyledi.’
Üç ay önce Virgül.at’nin de yayınladığı genelgeden, Avusturya İslam Cemaati’nin (İGGÖ) haberdar olmaması, başka bir tartışma konusu.
Sonuç olarak Avusturya, öğrencinin inancını yasal alanda temsil eden kurumların adının yazılmasını, Federal Anayasa’nın Laiklik ilkelerine dayandırmakta.
Avusturya Cumhuriyeti Laiklik tanımına göre, Laiklik, maddi hayatın gelenek, din gibi değişmez kurallara göre değil günün gereklerini, maddi zorunlulukları göz önünde tutarak düzenlenmesidir.
Ayrıca Laiklik, mezhepler arasında eşitlik sağlanmasıdır.
Türkiye geleneğinden gelenlerin yabancı olduğu, ‘’mezhepler arasında eşitlik sağlanması’’ maddesi, Avrupa kıtasının tarihler boyu Hıristiyan dini mezheplerinin savaşlarından yola çıkarak, alınmış bir karar olduğu bilinmekte.
İlk Bakışta, Müslümanlara karşı bir düşmanlık olarak görülen uygulama, Federal Anayasaya aykırı bir durumunda olmadığını bilmek gerekmektedir.
Öte yandan, Avrupa’da uzun dönemden beridir, kişiler bağlı oldukları mezhebin kilise isimleriyle veya cemaatlerin isimleriyle anılmaktadır.
Bu durum Müslümanlarda, mezhebi ne olursa olsun, resmi statüde, ‘’İslam’’ olarak işlenmekte ve tanınmaktadır.
Avusturya’da yaşayan Müslümanların bütün tepkisi, alışıla gelmiş söylemlerinin radikal değişim göstermesinden kaynaklanmaktadır.