Kaybolan Değerler ve Adalet | Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece

Bilmiyorum, ne haldeyim?

Aşık Veysel Şatıroğlu’nun dediği gibi bilinmez bir yola demir atmış ve bilinmezlikler içinde hareket eden bir toplum olma yolunda ilerliyoruz.

Bunun bir sonu var mı yok mu kimsenin bileceğini zannetmiyorum.

Hayat o kadar acımasız ki insanların veya toplumların nereden nereye geldiğini unutması ve sanki bir bilinç kaybına uğraması hiç kimsenin umurunda değil gibi.

16 devlet kurmuş bir Türk milleti olarak yaşadığımız bu ironi sanki bizim geçmişimizi ve gelecek kaybettiğimiz gerçeğini bir kez daha yüzümüze çarpıp duruyor.

Biz Türk toplumu olarak hep değerlerimize bağlı, milli ve manevi duyguları gelişmiş, saygı ve sevgide küsur etmeyen, merhametli, hoşgörülü bir toplum olarak kendimizle hep övünürdük. Ne zaman ki adalet duygumuzu kaybetmeye başladığımızdan itibaren toplum olarak dejenere olmaya, yozlaşmaya ve kendimizi kaybetmeye yüz tuttuğumuz değerlerimizin dejenere olmasından toplum olarak bazı hassasiyetlerimizi kaybetme noktasına gelmiş gibi görünüyoruz.

Ne büyüklerimize karşı sevgimiz ne anne babanın kıymeti ne çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizin önemi üzerinde durmayıp benim çocuğum her zaman haklıdır özgürdür ne yapsa yeridir maduna gelmiş bir nesil olma yolunda adım adım ilerliyoruz.

Acaba bunun sonunda ne olur çocuğumuz nasıl yetişir adil ve adaletli olmasını gerektirecek bir durum söz konusu değil gibi hep biz haklıyız madunda ilerleyerek çocuğumuzun geleceğine ipotek koyma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.

Artık ne Türkiye eski Türkiye ne toplum eski bir toplum artık insanlar değişmeye başladı. Ama değişme yozlaşma türünde kendimizi kaybetme duygusu içinde ve adalet duygusunu hiçe sayarak insanlar kendi benliğinde kendi nefsine göre hareket ederek toplumun dejenerasyona uğramasına göz yumarak; ben dediysem doğrudur, ben yaptıysam en iyisini ben yaparım, ben ne yaşamda bir ceza yok!

Algısı oluştuktan sonra adalet duygusu yok olmuş ve insanlar artık kendi gölgesinden korkmaya başlamış bir hal almaya başlamıştır.

Artık sosyal medya öyle bir çığırından çıkmış ki var olan bir durumu günler boyunca konuşarak sanki bu durumları ve bu yaşananları normalleştirmiş yani bunların hepsi doğru algısı oluşturularak insanlara yeni bir kapı aralamaya başlamıştır. Bu da bizim gelecekte güvenle yürümemizin önünde en büyük settir.

Artık her şeyi sosyal medya çılgınlığı içinde Kendi adaletimizi kendimiz bularak ve değer kaybına ve yozlaşmaya yol açarak yönümüzü kaybetmiş bir nesil olma yolunda ilerlemeye çalışıyoruz. Aile toplumun çekirdeğidir.

Aile bozulmaya başlayıp değerlerini kaybedip adalet duygusundan yoksun bir nesil yetiştirmeye başladığı anda toplumun bozulması içten bile değildir. Bu değerlerimizin yok olmasından kaynaklanan ve adalet duygusunun yok olmasının bir gereği olarak insanların öfkesine hâkim olamaması sanki bir öfke patlamasına sebep olacak duyguların gelişmesi bir toplumun yok olmasına sebep olacak boyutlara gelmektedir.

Değişim şarttır ancak değişim gelişmeyle birlikte değerlerimizi kaybetmeme ile bir değer kazanır. Diğer türlü boşuna bir değişme gelişmiyor ön plana almayan boş bir neslin yetişmesine sebep olacaktır.

Artık toplum olarak kafamızı kuma gömmekten vazgeçmemiz gerekiyor.

Ya bir yol çizeceğiz ya da bir yol açacağız başka hiçbir alternatif bu toplumun düzelmesini sağlayamaz. Değerlerimize sahip çıkalım.

Adaletli ve adil olan bir nesil ve toplum olmamız dileğiyle…

Yayınlama: 08.11.2024
Düzenleme: 08.11.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.