Sade ve Sadece Sevgi
14 Şubat… Hoş geldin…Sevgilim, gel bugün seni harika seveceğim, arkana yaslan ve seyret şovumu… İnsan doğası gereği sevilmek ister ve bir şeylere sevgi beslemek ister. Sevdiği şekilde de sevilmek ister bu ayrı bir konu tabi. Bir ağacı sevebilirim, kedimi sevebilirim, arkadaşımı, annemi, babamı, ailemi vatanımı… Birçok şeye sevgi besleyebilirim. Ama Karşı cinsten birini sevmek apayrı […]
14 Şubat… Hoş geldin…Sevgilim, gel bugün seni harika seveceğim, arkana yaslan ve seyret şovumu…
İnsan doğası gereği sevilmek ister ve bir şeylere sevgi beslemek ister.
Sevdiği şekilde de sevilmek ister bu ayrı bir konu tabi.
Bir ağacı sevebilirim, kedimi sevebilirim, arkadaşımı, annemi, babamı, ailemi vatanımı…
Birçok şeye sevgi besleyebilirim. Ama Karşı cinsten birini sevmek apayrı bir şeydir.
14 Şubat sevgililer günü adı ve tarihi belli bir gün.
Size öyle afili cümleler kurmayacağım. “Sevgi” fiili sadelik ister duruluk, yalınlık ister kanaatindeyim.
Bugün de üstten gelen bir emir gibi daha çok sevmeliyim sevdiğimi.
Sakın! Şov yok…Tiyatro da neymiş. Kaldırın bunları. Ne garip değil mi? Ben belirlenmiş bir arkalıkta illa ki sevgimi göstermeliyim ve yine ne garip sevgimi hediye ile göstermeliyim.
Ya o hediye gelmezse vay halimize. Şu zamanda özellikle insanların sevgi göstergesinin klişeleştirildiği noktada o hediye gelmesin bak bakalım 🙂
Kimi ister tek taş yüzük, kimi ister pelüş bir oyuncak, kimi bekler bir fıstıklı çikolata.
“Amaaaan kapitalizmin bir oyunu ne gerek var ben her gün seni seviyorum aşkım” diye kurulan ve ardına sığınılan bu cümlelere de kanmayalım.
364 gün şayet gösterilmemişse bu sevgi, en azından bugün yapılması gereken bir eylem olarak görüyorum sevgiyi.
Ama içinizden nasıl geliyorsa…
Ortada bir sevgi varsa şayet neden göstermekte gurur yapıldığını da anlamış değilim.
Sevginin sebebi olmaz ben nedensiz de seviyorum diyen insanların müze formatında oldukları nedene bağlayanların çoğunlukta olduğu zamanda evet nedene bağlayanların nedenleri özellikle somut şeyler olmamalı diyorum.
Sevgi paylaşmaktır her şeyi ama. Sözünü, kişiliğini, canını, öfkeni, gülümsemeni, yaşamını, bakışını her şeyini paylaşmaktır.
Emek vermektir ama emeğinin karşılığını beklememektir. Kendi mutluluğunu, o mutlu olsun-a bağlamaktır bir noktada.
Montaigne’inin de dediği gibi aynı pencereden bakmanın yetmediği, aynı zamanda da aynı yöne de bakmaktır.
Ya da Bill Gates’ in dediği gibi birlikte büyütebilmektir, iyi gelmektir karşılıklı. Karşıda değişim yapmak adına ona köle muamelesi yapmamaktır, ayağa bağ olmamaktır bir noktada. Yazda aynı soğuk limonatadan içip, kışta da birlikte aynı atkıyı ve eldiveni kullanmaktır.
Severim seni… Ben seni bir başka severim ama 14 Şubat’ta da daha bir başka severim.
Hediyesiz de severim, sıfatsız da etiketsiz de her daim.
Ben seni, sen olduğun için, bana iyi geleceğin bencilliğiyle değil aynı zamanda sana iyi geleceğim düşüncesiyle de severim. -Daha iyisi gelene kadar şimdilik senleyim- ile değil her zaman seninleyim hissiyle severim.
-14 Şubat- “oooo hadi sevgimizi gösterelim” zorunluluğu altında değil o gün bana, seni daha çok hatırlama ve sevme hissi yüklendiği için, o günü kutlayalım bilinciyle geçirelim günü.
Tek taş yüzükte mi gizlidir sevgi bir dilim pizza da mı?
Bana sorarsanız pizza daha saf ve masum. Hediyeye karşı biri değilim yanlış anlaşılmasın.
Vurgulamak istediğim, araç değil amacın Safiyeliyi.
Bu safi güzelliği bozabilecek şeylere karşıyım ben.
Bir insanı o olduğu için sevmek.
O derken sadece o iste.
Tüm dışsal yapışmış sıfatlardan uzak.
Sevginin hakkını vereni ararken, aranan olabileceğimizi de unutmadan.
“Biz sevdik mi yar oluruz…!
Biz sevdik mi sel oluruz…!
Biz sevdik mi lâl oluruz…!
Biz sevdik mi can oluruz…!” demiş Hz. Mevlâna.
İçi boşaltılmış sevgilerle değil, “sevgi” kelimesinin gururla gezindiği sevmeler diliyorum ve ekliyorum “ben bir fıstıklı çikolata kadar sevdim seni, bir pizzaya gömdüm sevgimi, 14 Şubatlarla da fark ettim sevgimizin gökkuşağındaki sekizinci renk oluşunu.
İyi ki geldin, iyi ki sevme hissini yaşattın bana, bizden oluşan “BİZ“in güzelliğini gösterdin bana “diye kurulan cümleler sarsın etrafınızı.
Sağlıcakla ve sevgiyle kalın efendim…