Söylemler her seçimde aynı | Ama olsun; biz deki kayıtsızlıkta hep aynı…

Gül ağacı ve maundan yapılmış ince ahşap tavanlar, ipek Şam duvar kağıdı, Venedik tarzında elle üfleme cam avizelerin yanı sıra muhteşem tonozlar, sütunlar ve korkuluklar: 1872 ile 1883 yılları arasında in inşa edilen Viyana Belediye Binası [Wiener Rathaus]. İnsanların kendilerini evlerindeymiş gibi hissetmenin mutluluğunu yaşadığı muhteşem bina olarak düşünülmüştü. Tıpkı Avusturya Sosyal Demokrat Parti [SPÖ] kurucularının, günümüzde ütopya olarak görülen idealleri gibi.

Arşivleri karıştırırken, Sağcı popülist Özgürlük Partisi’nin [FPÖ] 2015 Viyana eyalet seçimlerinde propaganda afişine rastladım. FPÖ bu afişlerle seçimleri kazanıp, yukarıda bahsettiğim Viyana Belediye Binası’na iktidar olmak istiyordu…

Seçim afişinde; “Birbirimizi doğru anlamamız için: Almanca bilmeyene “belediye evlerine ithafken” kiralık ev yok” yazıyor. Afişin orijinalinde Türkiye kökenli inşaat işçileri yok.

Afişe bu bölüm, ironi ve siyasi bir eleştiri için eklenmiştir. Alttaki afişte bozuk bir Almanca yazımla, FPÖ’nün seçim vaadiyle alay ediliyor.

İdeallerinden ödün veren ve oportünizm batağında sol popülizmle, sağa göz kırparak tutarsız siyaset izleyen SPÖ, her seçimde güç kaybederek, FPÖ’nün güçlenmesine neden olmaktadır. Viyana eyalet ve belediye yönetiminde birinci ve ikinci cumhuriyet boyunda iktidar olmasının verdiği özgüven, ülke genelinde SPÖ’nün dibe vurmasının önüne geçemiyor.

29 Eylül 2024 Pazar günü yapılacak olan genel seçimlerde ikinci parti olması kesin görülen ve şu günlerde anket sonuçlarının birinci parti olarak gösterdiği FPÖ’ye bu gücü veren SPÖ’nün ta kendisidir.

Siyasetin en değişken olduğu seçimler döneminde, seçmenin toplumsal gelişmelerdeki bilinci ve tavrı belirleyici olmakta ve popülist, demagog siyasetçinin oy devşirmesine izin vermemektedir. Lakin, ekonomik koşulların zorladığı alt ve orta sınıfa alternatif sunacak bir siyasi irade olmadığı dönemlerde, halk Almanya örneğinde görüldüğü gibi, refah vaat eden Nazi anlayışının esiri olabiliyor. Alman halkının büyük bir çoğunluğu Nazi iktidarını, Nazizm’i bilerek desteklemiş değildir.

Ancak bu durum göçmen seçmenin gerçekliğinde başka bir boyut kazanıyor, bilimsel acıdan bile bakıldığında farklı bir değerlendirme gerektiriyor.

2015 Viyana Eyalet Seçimlerinde aşırı sağcı FPÖ’nün göçmenler üzerinden oy devşirmek için, göçmenleri hedef göstermesi ne kadar ırkçı bir yaklaşım ise, FPÖ’ye bu fırsatı veren ve Almanca öğrenmekte direnen özellikle Türkiye kökenli göçmenlerin de kayıtsızlığı da önümüzde duran en büyük sorunlardan birisidir.

Her gecen gün göçmenlerin vize/oturum izni gibi Avusturya’da kalmalarına olanak sağlayan ve yerine getirilmesi yasal zorunluluk olan şeylerin katı kurallarla artırılıyor olması bilinmektedir. Şimdilerde oturum kartlarının bir/üç/beş yıllık olarak verilmesi ve bunu hak edebilmek için Almanca öğrendiğinize dair sertifika sunmanız gerekmektedir.

Şayet bunu yapamamışsanız, devamlı ceza ödeyerek, aynı süreli oturum kartı almak zorundasınız.

Viyana’da 20 yıldır üç yıllık oturum kartı alan ve her defasında para cezası ödeyen yurt tadışımız var. Almanca öğrenememek ile öğrenmek istememek arasında kalan yüzlerce Türkiye kökenli, olası bir iktidar değişiminde çok zor durumunda kalmaları içten bile değil.

FPÖ şu günlerde seçim kampanyalarının başına mültecileri koymuş olması, diğer göçmenlerin aşırı sağın ekseninden çıktığı anlamına gelmez.

Nasıl ki Ekim 2017 erken genel seçimleri sonrasında ÖVP ile kurulan koalisyon hükümetiyle iktidara gelmiş ve aldığı Ulaştırma Bakanlığı sayesinde “Türkçe ehliyet sınavlarını” kaldırdı. 2024 seçimleri sonrası olası bir iktidar ortaklığında neler yapabileceği tahmin bile edilemez.

Özellikle 2000’li yıllardan sonra devamlı ve sistemli bir şekilde göçmenlerin ve özellikle Türkiye kökenlilerin yaşam alanlarında katı kısıtlamalara giden FPÖ, kurulduğu 1956’dan bu yana “mirasçı milliyetçiliği” savunmuş kökten dinci Hristiyan geleneğinin modern döneme dayattığı “aşı, kürtaj karşıtı” gibi düşünceleri savunmuştur. Siyasette palazlanması ise 1990-1995 Yugoslavya iç savaşı neticesinde Avusturya’ya gelen mültecilere karşı çıkmakla olmuştur.

Suriyeli veya Afgan mültecileri Avusturya’dan geri göndereceğiz söylemine olumlu bakarak, FPÖ’ye oy vereceğini düşünen göçmen, bir kez daha düşünmelidir.

Suriyeli mülteciyi sen [göçmen] olarak istemiyorsun ve bunu kendinde hak olarak görüyorsun… FPÖ’de hem Suriyeli mülteciyi hem de seni istemiyor. Zira sende FPÖ’ye göre bir yabancısın. Bunu sakın unutma…

Yayınlama: 13.09.2024
Düzenleme: 13.09.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.