Viyana Seçimleri | ‘’Zıt Görünen İki Partinin Ortak Yanları’’
Var olmayan bir problem icat edip, ona karşı ‘değerleri’ koruma adına mücadele misyonunu üstlenmek… Avusturya’nın Başkenti Viyana Eyalet Seçimleri yaklaştıkça, seçimlerde başarı gösteremeyecek taraflar, kendilerine düşmanlar yaratarak, güya Viyanalılar adına onlarla savaşıyorlar – savaşacaklar. Yoktan problem var eden bu taraflar, özünde birbirine zıt olarak görülse de, seçim kampanyası boyunca birbirlerini besleyeceğe benziyor. Populizm […]
Var olmayan bir problem icat edip, ona karşı ‘değerleri’ koruma adına mücadele misyonunu üstlenmek…
Avusturya’nın Başkenti Viyana Eyalet Seçimleri yaklaştıkça, seçimlerde başarı gösteremeyecek taraflar, kendilerine düşmanlar yaratarak, güya Viyanalılar adına onlarla savaşıyorlar – savaşacaklar.
Yoktan problem var eden bu taraflar, özünde birbirine zıt olarak görülse de, seçim kampanyası boyunca birbirlerini besleyeceğe benziyor.
Populizm şüphesiz Avusturya’da aşırı sağı iktidara taşıyan etkenlerden biri idi.
En başta belirtmek gerekir ki, karşı-İslâmî versiyonuyla popülizmin 2010’lardan itibaren Avusturya’nın siyasî rejiminde belirgin bir etkisi olmuştur – en azından seçim dönemlerinde (…)
Bu etki, merkez sağ ve aşırı sağ-a, oy kazandırmış, ülke halkında, başka din ve kültürden olanlara karşı bir uzaklaşma etkisi yapmıştır.
Tam da bu noktada bir başka uç noktadan yeşeren muhafazakar göçmenler parti kurmuş, Viyana seçimlerinde aday olduğunu duyurmuştur.
Göçmen Müslümanlar arasında, hiçbir zemini olmayan, kuru, “şimdi birlik ve beraberlik zamanı” gibi soyut bir slogan ile bir sonuç alabilme umuduyla yola çıkan parti, çok geçmeden, kurucularının içerisinden çıktığı Türk örgüt ve dernekler tarafından reddedildi ve bu partiye oy verilmemesi çağrısı yapıldı.
Göçmen Partisi’ni kuranlar her ne kadar başlangıçta ‘’Türkiye siyaset gömleğini’’ çıkardıklarını dile getirerek, Türkiye’nin siyasî kullanımına dayanan bir politika gütmeyecekleri vaadinde bulundularsa da, örgütleniş biçimi, kitle iletişimi ve partiye kadro katma yöntemleri, Türk siyasi partilerin yöntemleriyle örtüşmekte…
Aşırı sağ parti adayı, ‘’Viyana’nın Türkleşmesine izin vermeyeceğiz’’ söylemine karşı, biz Viyanalıyız ve Viyana’da kapalı kadınların gidebileceği havuz istiyoruz, talebi yükseldi.
Birbirine zıt söylemleri çoğaltmak mümkün.
Burada önemli olan zıtların birliğinin görülmesidir.
Her iki partinin de söylemleri ve istemlerinin ayakları yere basmıyor. Dolayısıyla bu söylemler, seçim sloganı olmaktan ileriye gidemiyor.
İki tarafta popülist bir siyaset izleyerek, çabuk tüketilen ve kabul gören söylemlerle yola çıkıp, oy kapmanın peşinde.
‘’Belediye evlerinden yabancıları çıkarıp, Avusturyalılara öncelik tanınacaktır’’ diyen aşırı sağ parti, bunu Avusturya’da işleyen demokrasi çerçevesinde nasıl başaracağını açıklayamıyor.
Öte yandan, her fırsatta, Avusturya’da Müslümanlara baskı var diyen diğer parti, Müslümanlara nasıl bir baskı olduğuna dair somut bir delil ortaya koyamıyor.
Kamusal alanda Müslümanlara karşı yapılmış ırkçılık sayısı ile aşırı sağ partinin Viyana İslam’ın kalesi oluyor söylemiyle paralel ilerlemektedir.
Bugün Viyana’da kaç tane cami var?
Hiç araştırdınız mı?
Peki kaç tane kilise var?
Elde ettiğimiz sonuçları, aşırı sağ ve merkez sağ partilere seçim öncesinde materyal vermemek için yayınlamadık.
Hristiyan – Katoliklik mezhebine ait kilise sayısı 247. Nüfus oranına göre kıyaslandığında, kişi başına düşen ibadethane sayısında ilginç rakamlar çıkıyor.
Sadece ATİB’in ‘Avusturya’da’ 100 bin üyesi ve 60 cami derneği var.
Farklı bir çıkış yapılmalıydı (…)
Göçmen partisi, Bosnalılardan esinlenerek, azınlık haklarından söz etmeye başladı.
‘’Türklere azınlık hakları tanınsın’’
Hangi Türklere?
Yaklaşık 350 Bin Türkiye kökenlinin sadece yarısı Avusturya vatandaşı.
Ayrıca bunların hepsi de Türk değil, sadece Türkiye vatandaşı.
Türkiye’nin kendi içerisinde yaşadığı azınlık hakları sorunu çözülmeden, Türkiye’den gelenlerin Avusturya’da azınlık haklarından bahsetmek, neye ve kime göre yapılacak?
En başta Kürtler, bu azınlık haklarında nereye konulacak? Türk mü sayılacaklar?
Zira Türkiye Cumhuriyeti Kimliği taşımaktalar.
Sadece Türkçe ehliyet sınavı yapılmak için mi, azınlık hakları talep ediliyor? (Bu taleple, Türkçe ehliyet sınavı yolu tamamen kapanmış oldu.)
Yoksa, kurumların daha çok finans yardımı alması mı hedefleniyor?
‘’Cumhuriyetçi-liberal demokratik model veya Avusturya’da uygulanan ‘’Ortaklıkçı Demokrasi’’ modellerinde, azınlık haklarının nasıl ele alındığını, hangi kriterlere göre değerlendirildiğini ileriki süreçte ayrı ele almayı düşünüyorum (…) ‘’
Asıl konumuza dönersek, Türklere azınlık hakkı talebi, karşıtını da beraberinde doğurmakta.
Muhafazakar Türk partisinin talebi, muhafazakar Viyanalılardan oy almak isteyen aşırı sağ partinin işine yarayarak, ‘’Wien’’ kent tabelasının altına Viyana yazdırmayacağız’’ sloganıyla boy gösterdi.
Her iki partinin de, somut olarak ne istediğini anlamak için, birbirinden bağımsız ele alınmamalı, birlikte takip edilmelidir.
Her iki parti arasında oluşan diyalektik bağ, her iki partide yoktan problem icat edip, halk adına ona karşı savaştığını iddia etmesine neden olmakta.
Barış içerisinde yaşayabilmek için kutuplaşmayı ve gerilimi artıracak anayasal ve kurumsal düzenlemelerden olduğu kadar din, ideoloji, dil, kültür ve etnik köken bakımından ayrılan toplum kesimleri arasındaki mesafenin açılmasını teşvik edecek söylem ve yaklaşımlardan da kaçınmamız gerekiyor.
Ve yine, bu söylemlerden uzak duran siyasi partiler etrafında bir araya gelinmesi gerekiyor.