Yabancıların Yabancı Düşmanlığı ve Hükümet
Avusturya Koalisyon Hükümeti 2018 yılı sonuna gelindiğinde, birinci yıl bilançosunu, Abidin Dino’nun ‘’mutluluğun resmi’’ misali çizilmiş ama işin kolayına kaçılmıştır. Hükümet özellikle yabancılar üzerinde oluşturduğu baskı politikalarının, muhafazakar seçmenlerinde yankı bulanacağını biliyorlardı. Özellikle hükümetin küçük ortağı FPÖ, varlık nedeni olan yabancılar üzerinden prim kazanmış, FPÖ’nün bu ırkçı yaklaşımlarına ÖVP ve özellikle Başbakan sesiz kalmıştır. […]
Avusturya Koalisyon Hükümeti 2018 yılı sonuna gelindiğinde, birinci yıl bilançosunu, Abidin Dino’nun ‘’mutluluğun resmi’’ misali çizilmiş ama işin kolayına kaçılmıştır.
Hükümet özellikle yabancılar üzerinde oluşturduğu baskı politikalarının, muhafazakar seçmenlerinde yankı bulanacağını biliyorlardı.
Özellikle hükümetin küçük ortağı FPÖ, varlık nedeni olan yabancılar üzerinden prim kazanmış, FPÖ’nün bu ırkçı yaklaşımlarına ÖVP ve özellikle Başbakan sesiz kalmıştır.
Sebastian Kurz, gelişmeler karşısında sessiz kalmış, kurumsal ırkçılık boyutuna ulaşan saldırıların ve yasaların karşısında pragmatik bir tutum izlemiştir.
Kurz, Avrupa Birliği karşısında, yapılanları nasıl olsa FPÖ yapıyor diyerek, sorumluluk hissetmemiş bu nedenle de büyük sessizliğe bürünmüştür.
Ayrıca Kurz, FPÖ ve lideri Heinz-Christian Strache’i Avrupa Birliği dostu gösterme cabasından da geri durmamıştır.
FPÖ’nün almış olduğu tüm bakanlıklarda skandallar yaşanmış ama Başbakan hiç birinde sorumluluk hissetmemiştir.
İçişleri Bakanlığı (FPÖ) tarafından Avusturya istihbarat birimlerine baskın yapılması konusunda, hiçbir açıklama getirmemesi, 2018 yılının en önemli gelişmesi olarak görüldü.
Aşağı Avusturya Eyaleti İl Konseyi Üyesi Gottfried Waldhäusl (FPÖ), mahkeme kararı olmadan sığınmacıları kaplarda kilitli tutabildi.
Johann Gudenus veya Christian Hafenecker gibi FPÖ politikacıları, her fırsatta manipüle haberler üzerinden yabancılara saldırması, görmezden gelindi.
Aşırı sağın yükselişi karşısında-yükseltilişi karşısında sessizliğini bozmayan Başbakana en çok soru soran medya grupları da Avusturya’dan olmadı.
Tuhaf olan, Alman gazeteciler, konu dahilinde, Avusturya gazetecilerinden daha fazla soru sordu ve nedenler peşinde koştu.
Aşırı sağın yükselişi, Avusturya’da sıradanlaştırıldı
Bu sıradanlaşma öyle bir içselleştirildi ki, yabancılar içerisinde bile kabul görmeye başladı.
FPÖ, Türklere Avusturya vatandaşlığı verilmesin dedi, yabancılar arasında, evet haklılar sesleri yükseldi.
Çifte vatandaşlık kapsamında, vatandaşlıkları alınan yurttaşları, siyasi tercihlerinden dolayı, hak ettiklerini düşünenlerin sayısı yabancılar arasında azımsanmayacak kadar arttı.
Aşırı sağın yükselişi, beraberinde yeni bir medya dili oluşturdu.
Bu dil, aşırı sağın yükselişinde önemli bir rol oynadığı da kaçınılmaz.
Çok bariz bir örneği, bir Afgan gencin yargılanmadan medya tarafından ‘’tacizci’’ ilan edilmesi, geniş kitlelerde de kabul gördü.
Yargısız infaz yaptığını söylediğimiz Avusturya medyası haberinin altına bir okuyucumuz şunu yorumu yazabiliyordu:
‘’Admin sende bir alemsin yani Afganların bu tür olaylarda birinci sırada olduğunu bilmiyormuş gibi, haber yapman bence saçma’’
Evet Afganların cinsel taciz suç işleme oranları yüksek ama bu demek değildir ki, Afganların hepsi potansiyel suçlu!
Bir çok taciz davalarında, Afganlar aklanmış ve beraat etmiştir.
Mesele burada, yaratılmak istenen algı. Bugün Afganlar üzerinde yapılan algı, geçmişte bizim üzerimizde yapılıyordu.
Öte yandan bizim üzerimizden, sosyal dolandırıcı algısı oluşturulmak istenmekte.
Ama istatistikler, sosyal dolandırıcılıkta en önde Alman ve Avusturya vatandaşlarını göstermekte.
Bu nedenle, yabancılar üzerine gidilen haksız yargıların karşısında durmazsak, kendimize ihanet etmiş oluruz.
Avusturya hükümeti yabancılar arasında olan, doğal farklılıkları çok iyi kullanarak, her etnik yabancı katmana ayrı saldırmakta.
Bu durum yabancıların birleşmesini engellemek için geliştirilmiş bir stratejidir.
Afganlıya tacizci, Türk’e sosyal dolandırıcı gibi sıfatlar bularak, bu sıfatlara bizi de inandırarak, farklılıklarımıza düşman tohumları ekerek, siyasetlerini geliştirmekteler.
Bütün bunların ışığında Başbakan sessiz kalıyor. Çünkü yapılan her ırkçı saldırının faturası FPÖ’ye kesiliyor.
Ünlü Alman Oyun yazarı ve şair Bertolt Brecht’in de dediği gibi;
‘Faşizme karşı birleşmeyenler, faşizmin zindanlarında buluşur!..’
Avusturya hükümetinin ‘etnik’ ve ‘dinsel’ farklılıkları kullanarak yabancılar arasında oluşturmak istediği düşmanlığa karşı, ön yargılı davranmadan ve içimizdeki yabancı
düşmanlığını yenerek, yabancılarla bir araya gelmemiz, her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır…