Zavallılık, hak etmediğin yerde olmak değil midir?

Yaz tatilinde tesadüfen eğitiminin bir kısmını Viyana’da tamamlamış birisiyle tanıştım. Kendisinin gazetecilik merakı, ortak tanıdıklar ve kısmen okuyucumuz olması sohbeti derinleştirmiş, Avusturya ve dolayısıyla burada yaşayan Türkiye kökenliler üzerine kapsamlı görüşler ele almamızı sağladı.

İçinde yaşadığın topluma dışarıdan bakmanın bazen ne kadar yararlı olabileceği, bir kez daha haklı çıkmış, benim Türkiye, onun Avusturya perspektifi, bildiğimizi sandığımız birçok şeyler için suskun kaldığımızı ve kanıksadığımızı görmemizi sağladı.

“Viyana’da yaşayan Türkiye kökenliler ile ilişki kurmaya başladığımda ilk dikkatimi çeken, haksız itibarın bolca dağıtıldığı olmuştur” diyordu orta yaşlı kadın.

“Her şeyden önce, çok şey bildiğini sanan ancak hiçbir şey bilmeyen ve bunu asla kabul etmeyen çok sayıda insan var maalesef. Ekonomi okuyan birisine “tüccar” kafasıyla nasıl vergi ödemeden para kazanılacağı konusunda akıl verme cüretinde bulunan insanlar tanıdım.

Viyana’da hayatında hiç kitap okumayan birisinin parayla başkasına yazdırdığı kitabın altına ismini yazdıran birisini tanıdım. Kimse de kalkıp bu kadına, sen nasıl yazdın bu kitabı diye sormuyor. Asıl tehlikeli cehalet budur.

Gazeteci olarak kendisini tanıtan birisi, makaleleri olduğunu ve okumamı tavsiye etmişti. Birkaç makalesini ve haberini okudum. Ancak konuştuğum kişinin bu makaleleri kaleme alması neredeyse imkansızdı. Yanılmamıştım. İkinci görüşmemizde yazdığını iddia ettiği makalesinden alıntı yaptım. Anladım ki başkasına yazdırdığı makaleyi okumamıştı bile…

Bu örnekleri her meslek dalında çoğaltabilirim. Kendi partisi hakkında bile fikir sahibi olmayan siyasetçi, başkalarına danışarak danışmanlık hizmeti veren, hiçbir meslek sahibi olmadan her mesleği bildiğini sanan gibi insanlar topluluğu itibar görüyor, toplumda hak etmedikleri yere geliyorlar.

İlk yıllarda tanıştığım bir kadın bana doktor olduğunu söylemişti. Sonradan tesadüfen hasta bakıcısı olduğunu öğrendim.

Olmak isteyip de olamadıkları yerdeymiş gibi kendilerini gösteren insanlar, gerçek anlamda meslek sahibi olan, dürüst çalışan insanların önünü keserek onların hakkını yiyorlar.

Oysa Viyana’da geri planda kalmayı tercih eden o kadar çok değerli insan var ki…

İşte onlar Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin çocuklarına sessizce bir gelecek hazırlamaya çalışıyorlar. Kimse onları tanımıyor.

Genellikle maddi gücün arkasına sığınarak, manipülasyon veya başkalarının yanıltılması sonucunda oluşan haksız itibar, gerçekte sahip olmadığı yetenekler, başarılar ve nitelikler nedeniyle toplumda saygı görmesini sağlıyor.

Bu gibi insanların çok olması ve toplumdan dışlanmamasının en büyük nedeni, toplumun eğitim seviyesinin çok düşük olmasıdır. 

Soruyorum size; bu zavallılık değil midir?

Hak edilmeyen yerde olmak, hak edenin yerini çalmak değil midir?” | © DerVirgül

Yayınlama: 01.09.2024
Düzenleme: 02.09.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.