Bir Başkadır dizisindeki Kürtler AK Partili mi yoksa HDP’li mi?

AKP’ye yakın diyebileceğimiz abla Kürtçeyi çok iyi konuşuyor ancak eğitimli psikolog kardeş daha az konuşuyor. Ancak göründüğü kadarıyla bilinç düzeyi daha yüksek

Bir Başkadır dizisindeki Kürtler AK Partili mi yoksa HDP’li mi?

Bir Başkadır dizisi pek çok yönüyle konuşulmaya devam ediliyor.

Tabi ki Kürtlük ve Kürtçe yönüyle de…

Sosyal medyada pek çok insan, Kürt olan Gulbin ve Gulan üzerinden dizideki karakterleri HDP’li ve AK Partili şeklinde yorumladı.

Peki gerçekten muhafazakar Gulan AK Partili mi? Psikolog Gulbin HDP’li mi? 

Sondan söyleyeceğimizi baştan diyelim. Gulbin’in HDP’li olduğuna kesin gözüyle bakabiliriz. Hatta “dağda arkadaşlarının” olduğuna da… 

Ancak Gulan için direk AK Partili demek biraz zor. Gulan’ın marka çantası, zengin imajı ve buyurgan dili yüzünden onu AK Partili biri olarak algılayanlar oldu. 

Fakat pekala HÜDA PAR’lı yada MHP’li bir Kürt de olabilir. Kıyafetinden yola çıkıp Gulan’a AK Partili demek de yanlış olur.

Zira herhangi bir HDP’li Kürt ailede de, o tarz giyimle karşımıza çıkan yüzlerce HDP’li kadın da var.

Ama şu bir gerçek ki Gulan ağaya kızıp eşeğini döven Kürtlerden… Biraz yakından bakalım…

The Independentturkish haber sitesinden Maaz İbrahimoğlu’nun haberine göre, Dizide gördüğümüz kadarıyla Kürt aile Tatvan’dan gelme…

Anne, baba ve 3 çocuk karşımıza çıkıyor. Kardeşlerin en küçüğü engelli. Ortanca kız Gulbin ise psikolog kavgacı ve şirret olan abla Gulan itilmiş, zavallı durumda olan zengin kocası ise Cîvan…

Dizide Gulan’ın görüldüğü her sahne gergin ve kavgaya teşne…

Kız kardeşiyle bir arada olduğu her sahnede mutlaka saç saça, baş başa kavga ediyorlar.

İlk başlarda kavganın asıl nedeni anlaşılmaz ancak dizinin ilerleyen bölümlerinde ideolojik farklılıkların, onları iki ayrı kutba ittiğini ve en ufak anlaşmazlığın köklerinin bu ideolojik farklılığa gittiğini görüyoruz. 

Gulan ilk önce kız kardeşi Gulbîn’in kliniğinde görünür.

Sonraki sahnesinde ise lüks arabasının içinde.

Arabayı süren kocası Cîvan…

Arabada ilk kavgasını yapar Cîvan ile… Cîvan alttan alarak tartışmayı sonlandırır.

Gulan iki Türkçe cümleden sonra ilk kez burada Kürtçe konuşmaya başlar.

Müziği de kapatır. Kocasına kendi sınırlarını da dayatır. Hatta kabul de ettirir…

Derken birkaç sahne sonra nihayet tekrar o klinikte görünür Gulan.

Kız kardeşine kızdığı için intikam almaya gelmiştir. Her şeyi dağıtıp ortalığı yıkar gider.

Bir süre sonra gizem aralanmaya başlanır. Nihayet Kürt ailenin evindeyiz artık. Dışarıdan zengin bir apartman imajı…

Evde anne, baba, Cîvan, Gulbîn, Gulan ve engelli kardeş vardır. Tartışma başlar.

Tartışmanın sebebi ise engelli kardeşe, Gulbîn’in verdiği kenevirdir. Ancak kavgacı Gulan burada durmaz.

Kardeşinin yaptığının hesabını sorar.

Anne, baba ise son derece pasif. Cîvan ise durmadan “Gulan bir sakin ol, sakin ol” diyerek durdurmaya çalışır. Ancak o durmaz.

Kardeşine ağzına geleni söyler.

Anne Kürtçe konuşarak söz konusu tedavinin kardeşlerine iyi geldiğini ve titremesinin azaldığını ifade eder.

Ancak bu sözler Gulan’ı sakinleştirmez.

Gulbin “Ben de doktorum.

Bir şeyi araştırmadan soruşturmadan yapmam” der. Gulan ise “Senin ne yaptığını biliyoruz. Hepimiz biliyoruz” diyerek belaltı vurur. Yani onun erkeklerle yatmasını, havuzlarda vs gezmesini ima eder.

En sonunda “Biz geriyiz kızım geri… Okumadık… Git, o dağdaki dinsiz imansız arkadaşlarına sor” der. “Dağdaki arkadaşlara” edilen bu laf,  bardağı taşıran son damla olur.

Gulbîn ablasına saldırır. Saç saça, baş başa bir kavga başlar…

Ancak tam o anda engelli kardeşlerinin hırıltısı gelir. Tüm aile oraya… Gulan, “Cîvan, babayı çağır” diye bağırır.

Baba da gelir. (Hem de ne gelme… Belli ki hiç oyunculuk adına rol öğretilmemiş. Sahneye Cîvan’ın kolunda getirilir yani.) Çocuğunun elini tutar.

Adeta damardan şifa verir gibi şarkı söyler “Wî de dewran e, Gulê mahrûmê dewran e…” Hafiften sakinleşen çocuğa bir şarkı daha…

Bu sefer de “Malan bar kir lê lê çûne waran lê, Dînê lê dînê lê Dînara min, Goştê me xwar lê lê mişk û maran lê, Keçê lê rîndê lê Hewala min…” 

İnanılmaz tuhaf ve absürd bir sahne… Hakikaten enteresan… Kürtler habire halay çeker. Doğrudur…

Hatta Sur’da cenazeler kaldırılırken hemen iki mahalle ötede insanlar hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi hayatına devam ederdi. Bu da doğru…

Van Depremi’nden hemen sonraki yılbaşını çadırda dahi olsa şarkılar söyleyerek kutladılar. Bu da doğru…

Ancak Dersim Katliamı’nı anlatan Malan Barkir şarkısının burada söylenme manası anlaşılır değil.

Hatta bir önceki söylediği “Dewran e” şarkısı da anlaşılır değil. Ne alaka? Yine Tatvan resimlerinin gösterildiği sahnelerin birinde de Türk bayrağı var.

Sonrasında geçmişten kalan siyah beyaz resimler görünüyor… 

Burada bir sorun var. Herkes ünlü oyuncu ama anne ve babanın bu rolde olmalarının tek nedeni sanırım Kürtlükleri…

Neden bu rol için de ünlü oyuncular kadroya alınmadı da herhangi iki Kürdü getirip oynattılar? Diyelim ki yönetmen iyi Kürtçe konuşan birilerini oynatmak istiyordu.

Pekala Ali Sürmeli, Cezmi Baskın, Menderes Samancılar, Hülya Avşar, Yılmaz Erdoğan falan da bu rolü oynayabilirdi.

Etraf Kürtçe bilen iyi oyuncularla dolu… Ama ünlü bir oyuncuya Kürtçe ve Kürt rolü galiba burada bir parça yakıştırılmamış gibi…

Çalakalemle bu işi kotarmışlar.  En kestirmeden, yani yolda buldukları Kürtleri çağırıp “2 dakika rol yapacaksanız. Kürtçe konuşmanız yeterli” denilmiş gibi bir intiba saklı.

Kardeşlerin tartışması da ilginç. Gulan, kardeşini spor salonlarına, yüzme havuzlarına ve doktorlara para vermekle eleştirir. Küçük kardeş ise ablasını camilere ve yatırlara para vermekle suçlar. 

Ancak burada bir de Kürtçe mevzusu var. Birkaç yerde Gulbîn’in Kürtçe tek bir cümle konuştuğu ve doğru konuşmadığı yönündeydi.

Defalarca geri-ileri alıp izledim. “Edî Bes e” cümlesini bağırarak Kürtler söylediğinde gayet doğal bir şekilde “Eeeeeedî bes e” demiyor mu?

Devamında sinirle söylediği “Dev ji diya min berde” de gayet akıcı geldi bana. Açıkçası Atiye dizisinden yola çıkarsak iki kardeşin dilindeki Kürtçe kusursuz… 

AK Parti’ye yakın diyebileceğimiz abla Kürtçeyi çok iyi konuşuyor ancak eğitimli psikolog kardeş daha az konuşuyor.

Ancak göründüğü kadarıyla bilinç düzeyi daha yüksek.

Ablasına sistem eleştirisi yaptığı konuyu bile Türkçe anlatıyor. Askeri eleştirdiği sahnelerde dahi Türkçe konuşuyor.

Bu çok mu saçma? Tabi ki değil. Daha bir süre önce değerli Kürt dilbilimci ve sözlük yazarı Zana Farqînî, İrfan Aktan’a aynen bu sosyolojiyi anlattı.

Farqînî “Kürtçe şu an eğitimsizlerin omuzlarında taşınıyor” diyerek eğitimli Kürtlere isyan etti.

Gerisini ondan dinleyelim: “Özellikle eğitimli Kürtler arasında asimilasyonun daha yaygın olduğunu biliyoruz.

Kürtçe şu an eğitimsizlerin omuzlarında taşınıyor.

Kuşaklararası dil yitimi söz konusu.

Eğitimli Kürtler sadece çocuklarına Kürtçe isim koyarak bu dili kurtaramayacaklarını bilmeli.

Çocuklar aynı anda birden fazla dili öğrenebilir.

Dolayısıyla ebeveynler çocuklarına başka dillerin yanı sıra kendi dillerini de aktarmalı.

Bu işin vebali eğitimlilerin omuzundadır.

Onlar dirayetli davranırsa, devletin asimilasyon politikalarını yavaşlatabilirler.

Ama Kürtçe er veya geç eğitim dili olmak zorunda.

Eğitim dili olmayan bir dilin yaşaması çok zordur.”

Abla ve kardeşin kavgaları durmak bilmez. Başka bir sahnede psikolog Gulbîn “35 sene önce, gebe anamın karnına o tekmeyi bize kim attıysa, bugün de birileri atıyor o tekmeyi.

Kim sürüklediyse buraya bizi, yerimizden yurdumuzdan edip 35 sene önce…

Atanın yüzü değişiyor, adı değişiyor ama birileri bir yerlerde yiyor o tekmeyi ve sen benim kardeşim… 35 sene önce o tekmeyi yiyen kadının evladı, bugün kim atıyorsa o tekmeyi gidip onların ayaklarının altını öpüyorsun.

Görmüyor musun?

Nasıl bu kadar sağır olabildin? Benim kardeşim buna nasıl dönüştü? Görmüyor musun, bizi nasıl birbirimize düşürdüklerini görmüyor musun?” diyerek ablasının sistemle uyumunu eleştirir.

Ancak Gulan buna cevap olarak iki elini açıp: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm…” duasında bulunuyor. 

Ablanın dini sürekli kardeşine dayatması gözden kaçmamalıdır. İlk sahnede  dağdakiler için “dinsiz imansız arkadaşların” der.

Aynı tartışmada da “Baba bunun fikirleri için biz dinimizi imanımızı mı bırakalım?” der ve son sahnede de “lâ havle…” 

Kısacası ulusalcı ve ümmetçi polemiği sürekli kardeş tartışmalarında önümüzde duruyor. Abla kardeşine karşı sürekli din zırhıyla saldırıda bulunuyor.

Böylece konuyu sisteme eklemlendiği yere getirmeyerek sürekli hücumda kalıyor.

Tıpkı HDP’ye yıllardır Türk Solu eleştirisi yapan Kürtlerin, konuyu bir türlü Türk sağına getirmemesi gibi…

Abla Gulan da dizide iktidarın HDP’ye yaptığı eleştirilerin benzerini durmadan kardeşine sıralıyor.

Kardeş ise ablayı gözünü kapatmakla, onların ayağını öpmekle ve sağır olmakla eleştiriyor.

Geçmişte yaşadıkları zulümden dem vuruyor. Yani 35 sene önce annenin karnına atılan tekmeden falan…

Ha bir de dizide başka bir yerden Bayramiç’e gelen ve orada Ruhiye’ye tecavüz etmiş bir adam var.

Tecavüzcünün kim ve hangi ırktan olduğu bilinmese de oraya göç eden bir isim olduğu söyleniliyor.

Umarım onun da başına Kürtlük bulutunu geçirmezler… 

Yayınlama: 18.11.2020
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.