Maria Anna Augusta Colöstina Fatma
Budin’in yani günümüz Budapeşte’si, Evliya Celebi seyahatnamesinde o zamanın önemli Türk şehirlerinden biri olarak belirtilir, Budapeşte’de yüze yakın cami, hamamlar, hanlar bulunduğu nüfusunun yarısının Türk olduğu belirtilir.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın 1683 kuşatması Osmanlı tarihinin dönüm noktası olmuş ve ilk olarak Adına destanlar yazılan EsteArgon 1683 de elden çıkmış ve önemli
Osmanlı şehirlerinden biri olan Budi 1686 da ünlü Avusturyalı general Prens Augen tarafından alınmıştır.
Aradan yüzyıllar geçmesine rahmen ne Estergon nede Budin hala unutulamamıştır.
Ötme bülbül ötme yaz bahar oldu
Bülbülün figanı bağrımı deldi
Gül alıp satmanın zamanı geldi
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Çeşmelerde abdest alınmaz oldu
Camilerde namaz kılınmaz oldu
Mamur olan yerler hep harap oldu
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Budin’in içinde uzun çarşısı
Orta yerde Sultan Ahmet camisi
Kabe suretine benzer yapısı
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Budin’in içinde Serdar kızıyım
Anamın babamın iki gözüyüm
Kafeste besili kınalı kuzuyum
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Cephane tutuştu aklımız şaştı
Selatin camiler yandı tutuştu
Hep sabi sübyanlar ateşe düştü
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Serhatlar içinde Budin’dir başı
Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı
Çerkez Alemdar’dır şehitler başı
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Kıble tarafından üç top atıldı
Perşembe günüydü güneş tutuldu
Cuma günüydü Budin alındı
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i
Budin’in yani günümüz Budapeşte’si, Evliya Celebi seyahatnamesinde o zamanın önemli Türk şehirlerinden biri olarak belirtilir, Budapeşte’de yüze yakın cami, hamamlar, hanlar bulunduğu nüfusunun yarısının Türk olduğu belirtilir.
Budin’de bulunan Türkler savaştan sonra esir alınırlar ve bunların soyu günümüze kadar Avusturya’nın bir çok bölgesinde devam etmektedir.
ll. Viyana kuşatması ve Macaristan in Avusturyalılar tarafından ele geçirilmesinden sonra binlerce Türk esir edildi.
Bunlar Avusturya içlerinde esir olarak satıldı ve daha sonra çoğu doğduğu topraklara dönemeyeceğini anlayınca Hristiyanlığa geçtiler.
Günümüzde Ofnerliler, Weisenburgerler, Leopoldstatlilar, Herztzelbergliler, Mohrenbergerler, Weisenbergerlilerin soyları bu esirlere dayanır.
Bu konudaki yazılarımıza daha sonraki yazılarımızda değineceğiz.
Ama biz simdi kontesliğe kadar yükselen, yasadığı yıllarda Viyana sarayında bile adından bahsettiren paşa kızı Fatmayı yazalım.
Dük Thodor von Sulbach in hayatımda gördügüm en güzel kadın dediği Fatma’nın Esir alındıktan sonra Viyana’ya getirildiğinde 19-20 yaşlarında olduğu söylenir.
Fatma 1686 Budin’in alınmasıyla esir alınır. Nadide bir savaş ganimeti olarak dük Herman von Baden’e hediye edilir.
Dük Baden Fatma’yı hemen vaftiz ettirir ve ismi Maria Anna Cölestina olur.
Ancak Fatma kendisine verilen bu ismin yanına her zaman Fatma’yı da ekler.
Daha sonra düşeş olduğunda kullandığı imzalarda Maria Anna Cölestina Augusta Fatma olarak kullanır.
Dük Baden bir süre sonra Fatma’yı yeğeni Türkenlouis ( Türklere karşı çok savaştığından ve çok Türk öldürdüğünden Türk Luis denmiştir) olarak bilinen Prens Ludwig von Baden’e hediye eder.
Türken Louis in verdiği bir davet sırasında hizmetçi olan Fatma’yı gören süvari generali Kont Friedrich Magnus von Castell-Remlingen Fatma’yı görünce çok etkilenir ve Türken Louis den onu ister.
Türken Louis Fatma’yı konta hediye eder. Kont Magnus evlidir.
Kont Magnus hayran kaldığı Fatma’ya 1708 yılında Ausburg da bir köşk satın alır ve rahat etmesi için emrine hizmetçiler verir.
Kont Magnusun eşi 1713 yılında ölünce Fatma’yı resmi nikâhına alarak evlenir, Fatma artık kontun resmi karisi ve düşeş unvanına sahip olur, Kont dışarıya çıktığında geniş toprakların yönetimi Fatma’da dır, İşte bu zamanlarda kullandığı imzalarda muhakkak Maria Anna Cölestina Fatma ismini kullanır.
Kontun akrabaları hala akıcı bir Almanca konuşamayan ama kontun gözünün içine baktığı Fatma’yı kabul etmek istemezler.
1714 yılından sonra kontes Castel olarak tanınır. Viyana sarayının tanınmış kişilerinin arasına girer.
Kont Castel in 1717 yılında ölümüyle birlikte çok geniş arazilerin tek yöneticisi olur.
Fakat doğduğu toprakları, kardeşlerini, anne babasini hic bir zaman unutamaz. Bir tek Türkçe laf duymak için Pazar yerlerini gezdigi söylenir.
Doğduğu topraklarını hiç bir zaman göremeyecektir.
1726 yılında bütün umutlarını yitirmiş bir şekil de ölümü beklemek üzere Markdorf am Bodensee deki Kapusen manastırına kapanır.
Manastirda simya araştırmaları yaptığı bilinmektedir.
Ölen esinin ailesinden bir tek genç kont Lutz von Castell Rehwelerle mektuplaşır.
Onunla mektuplaşmak ona son yıllarında en büyük mutluluğu vermiştir.
Fatma Kapusen manastırında 29 yıl daha yasar ve 1755 de 93 yaşında vefat eder.
Naasi Martina sunagına gömülür ve halen orada yatmaktadır.
Yasadığımız Avusturya topraklarında, bizden yüzyıllar önce gelenlerin çektiği sıkıntıların anısına./Mustafa Küçüktekin(virgül.at)
Kaynak: Viyana Kusatması John Stoye- Türk Viyana Rubina Mönring Herold