Tarık Akan | Sanat ve siyasetin iç içe geçtiği bir yaşam
“Sanatçı dediğin andan itibaren dünyaya bakışı, yaşamı, görüşleri, her şeyi politiktir. Bu politik düşünce hiçbir zaman gerici, muhafazakâr, tutucu bir politika değildir.”
Tarık Akan, 2014 yılında bir TV kanalına verdiği röportajda sanata ve siyasete bakışını bu sözlerle anlatıyordu.
66 yaşında hayatını kaybeden Akan’ın bu yaklaşımı, onun yaşamına dair önemli bir fikir veriyor.
Zira onunki, sanat ve siyasetin iç içe geçtiği bir hayat oldu.
Ses dergisinin yarışmasıyla başlayan sinema serüveni
1949’da İstanbul’da doğan, subay babası nedeniyle çocukluğunda farklı kentlerde bulunan Tarık Akan, önce Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği bölümünde okudu daha sonra ise İstanbul Gazetecilik Yüksek Okulu’na girdi ve bu okuldan mezun oldu.
İlk gençlik yıllarında, yaşadığı İstanbul’un Bakırköy ilçesinde cankurtaranlık ve işportacılık yaptı.
Sinema yaşamı, 1970’de Ses Dergisi’nin açtığı ‘Sinema Artist Yarışması’nı kazanması ardından başladı.
1971’de ilk filmi ‘Solan Bir Yaprak Gibi’de rol aldı.
Yeşilçam ‘jönlüğü’ ve Ertem Eğilmez filmleri1970’li yıllarda rol aldığı sinema filmleriyle Yeşilçam’ın ‘jönlerinden’ biri haline geldi.
Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini veya yapımcılığını yaptığı birçok filmde rol aldı.
‘Canım Kardeşim’ (Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral ile başrolde), ‘Sev Kardeşim’ (Hülya Koçyiğit ile), ‘Tatlı Dillim’ (Filiz Akın ile), ‘Yalancı Yarim’ (Emel Sayın ile), ‘Oh Olsun’ (Hale Soygazi ile), ‘Mavi Boncuk’ (Emel Sayın, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Halit Akçatepe, Münir Özkul, Kemal Sunal, Adile Naşit ve Perran Kutman ile), ‘Ah Nerede’ (Gülşen Bubikoğlu ile), ‘Delisin’ (Gülşen Bubikoğlu ile), Rıfat Ilgaz’ın aynı adlı eserinden beyaz perdeye uyarlanan ‘Hababam Sınıfı’ serisi filmleri (Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Feridun Şavlı, Cem Gürdap, Ahmet Arıman, Cengiz Nezir ve Bülent İğdiroğlu gibi isimlerle) bu yapımlar arasında yer aldı.
Yine ‘Ateş Böceği’ (Necla Nazır ile) ve ‘Bizim Aile’ (Münir Özkul, Adile Naşit ve Itır Esen ile) bu dönemde dikkat çeken filmlerinden oldu.
Politik filmler ve ‘Yol’la Cannes’da adaylık
1970’lerin sonlarından itibaren politik filmler, Akan’ın sanat yaşamında önemli yer tutmaya başladı.
Cüneyt Arkın’la başrolleri paylaştığı, Yavuz Özkan’ın yönetmenliğindeki 1978 yapımı ‘Maden’ bu filmlerin ilklerindendi.
Yılmaz Güney’in yapımcılığını, Zeki Ökten’in yönetmenliğini üstlendiği, Tuncel Kurtiz ve Melike Demirağ ile kamera karşısına geçtiği ‘Sürü’ de yine bu kategorideki filmlerinden biri olarak ilgi gördü.
Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı, Şerif Gören’in yönettiği ve Türkiye’de uzun bir dönem gösterimi yasaklanmış olan ‘Yol’, Cannes Film Festivali’nde en iyi film ödülünü alırken, Tarık Akan da en iyi erkek oyuncu dalında adaydı.
1980 ve 1990’larda oyunculuğu sürdüren Akan 2000’lerde ise daha az film ve TV dizinde rol aldı. Son yıllarında ise herhangi bir film projesinde yer almadı.
Akan sinema yaşamı boyunca toplam 12 ödüle layık görüldü.
12 Eylül’de tutukluluk ve kitabı
Akan 12 Eylül 1980 askeri darbesi sürecinde, Almanya’da yaptığı bir konuşma sonrası yurda dönüşünde tutuklandı ve 2,5 ay hapis cezası aldı.
Akan bu günlerini daha sonra ‘Anne Kafamda Bit Var’ adlı kitapta anlatacaktı.
Kitap, Can Yayınları tarafından 2002’de yayımlandı.
Nesin Vakfı ve Taş Mektep
Akın 1991 yılında, yaşadığı Bakırköy’deki eski bir eğitim kurumu olan Taş Mektep’in aslına uygun olarak düzenlenip Özel Taş İlkokulu olarak eğitim-öğretime başlamasını sağladı.
Okul, eğitim-öğretime devam ediyor.
Akan, yazar Aziz Nesin’in kurduğu Nesin Vakfı’nın da bir dönem yönetim kurulu başkanlığını yürüttü.
AKP’ye eleştiriler, Ergenekon davası eylemleri, Gezi protestolarına destek
Sanatçı, yaşamı boyunca birçok siyasi eyleme, kampanyaya destek verdi.
Bunu hayatının son yıllarında da sürdürdü.
Akan, son dönemdeki açıklamalarında sık sık AKP hükümetini, ‘cumhuriyet ve laikliğin altını oymakla’ suçladı.
Ergenekon davası duruşmalarını takip eden sanatçı, Silivri Cezaevi önündeki eylemlere de katıldı.
Bir eylemde jandarma bariyerini yıkmaya çalışırken görüntülendi.
2013’teki Gezi Parkı protestoları sırasında, İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı içinde bir TV kanalına verdiği röportajda eylemlerle ilgili şunları söyledi:
“Müthiş, yani tek kelimeyle müthiş lafı bile az geliyor. (…) Biz eski solcular olarak umudumuzu tüketmek üzereydik. Bu karanlık nasıl aydınlanır derken birdenbire bir patlama oldu.”
Son dönemde destek verdiği eylemler arasında Manisa’nın Soma ilçesinde 2014 yılından düzenlenen Soma faciasıyla ilgili bir gösteri de vardı.
‘Mücadele hiç bitmeyecek’
Akan son aylarında kanser tedavisi görüyordu.
26 Ağustos’ta Cumhuriyet gazetesine, “14 aydır bu hastalıkla uğraşıyorum. Basından sakladım. Tedavim devam ediyor. Ayaktayım, yürüyorum, güçlüyüm. Gayet iyiyim, umarım atlatacağım. Beni merak etmeyin” açıklamasını yaptı.
7 Eylül’de ise Adana’nın Çukurova Belediyesi tarafından düzenlenen Yılmaz Güney’i anma gecesine telefonla bağlanacaktı.
Görüşme sırasında Tarık Akan, Yılmaz Güney’in bir efsane olduğunu ifade ederken eşi Fatoş Güney’den ‘mücadelesini sürdürmesini’ istemişti.
Cep telefonu ile salona dinletilen görüşme sırasında Fatoş Güney’in “Tarık, sen bizim canımızsın ve iyileşeceksin, yine güzel işler yapacaksın” sözlerine Akan, “Mücadele hiç bitmeyecek” karşılığını vermişti.
Bu, sanatçının kamuoyu önündeki son mesajıydı. /BBC Türkçe