“Tek bir doğru söz dünyayı arkasınca sürüklemeye yetiyor”

2002 yılında oğlunun düğününde Rusya Devlet Başkanı (istihbaratın albayı) Vladimir Putin’e, “bakkaldan votka alırken KGB hafiyelerinin hissettirmeden kendisine nasıl iğne vurduklarını ve iki saat sonra bayıldığını” anlatıyordu.

“Tek bir doğru söz dünyayı arkasınca sürüklemeye yetiyor”

| Independent Türkçe

Boris Pasternak’ın 1958’de Doktor Jivago romanı için verilen 1958 yılı Nobel ödülünü reddetmek zorunda bırakılmasından sonra ödül SSCB için o kadar büyük önem arz etmişti ki, Mihail Şolohov’un 1965’te Nobel alması için tüm lobicilik kanalları kullanılmıştı.

İsveç Akademisi edebiyat alanından üçüncü Rus yazarına ödülü 1970’te verdi:

“İvan Denisoviç’in Hayatında Bir Gün” romanından dolayı Nobel’e layık görülen Aleksandr Soljenitsin’ın ödülü almaya gitmesine izin verilmezken, yazar dört sene ağır baskı altında yaşamını sürdürdü.

2002 yılında oğlunun düğününde Rusya Devlet Başkanı (istihbaratın albayı) Vladimir Putin’e, “bakkaldan votka alırken KGB hafiyelerinin hissettirmeden kendisine nasıl iğne vurduklarını ve iki saat sonra bayıldığını” anlatıyordu.

| Aleksandr Soljenitsin

İşin ilginç yanı SSCB’de baskı altındayken KGB’nin bazı üst düzey görevlilerinin onunla temasta olması ve 24 senelik muhaceret hayatından döndükten sonra Vladimir Putin’in kendisiyle samimi ilişki içinde bulunması ve oğlunun düğününe katılmasıydı.

Aleksandr Soljenitsin SSCB’yi dağılmasına neden olmuş muhalif kalem sahiplerinden biri miydi?

Bu soru, günümüz Rusya’sında da tartışılıyor.

Soljenitsin’a bakış açısı SSCB dönemindeki çok boyutlu bakış açısı günümüz Rusya’sında da devam ediyor.

Onu kahraman olarak görenler olduğu gibi, “demagoji ruhlu zayıf bir kalem sahibi” olarak değerlendirenler de var.

Bu tartışmalara girip girmemek her bir okurun kendi işidir kuşkusuz.

Ancak her halükârda Aleksandr Soljenitsin’ı “yalana karşı samimi şekilde mücadele etmiş bir yazar” olarak hatırlamamak ve SSCB’de 1980’lerin ikinci yarısından itibaren yayımlanmaya başlamış eserlerini okumadan konuşmak haksızlık olacaktır.

Onun eserlerinin önemli kısmı Türkçeye de çevrildi.

Independent Türkçe’nin okurlarına Aleksandr Soljenitsin’ın Nobel Ödülü ziyafetindeki kısa konuşmasını sunarken, yalansız yaşam uğruna direnç sergileyen tüm kalem sahiplerini saygıyla selamlıyoruz.

Yazarın ödülü alırken yaptığı geniş hacimli konuşmayı daha sonra yayımlayacağız.

Zat-i Alileri,

Zat-i Alileri Kral,

Bayanlar ve Baylar!

Bu salonda sizlerin önünde birçok ödül sahibi konuşmuştur. Ancak İsveç Akademisi ve Nobel Vakfı benimle olduğu kadar hiç kimseyle ilgili bu kadar baş ağrısı yaşamamıştır.

Gerçeklikte olmamasına rağmen, ben artık bir kez burada bulundum ve saygıdeğer Karl Ragnar Girov artık beni ziyaret etti.

Ve nihayet ben kendi sıram olmamasına rağmen, fazla sandalye işgal etmeye geldim. Bana 3 dakikalığına söz verilmesi için 4 senenin geçmesi gerekirken akademi sekreteri aynı yazarla ilgili artık üçüncü konuşmayı yapacak.

Ve size bu kadar sıkıntı vermemden dolayı benim özür dilemem gerekirken 1970 yılı töreninde rahmetli kralınızın ve hepinizin benim boş koltuğumu hararetle alkışlamanız için özellikle teşekkür etmem lazım.

Ancak ödül sahibi için de bunun kolay olmadığını onaylamanız gerekir: 3 dakikalık konuşmayı 4 sene kendi yanında taşımak…

İlk kez size gelmeye hazırlandığımda hayatımın ilk özgür kürsüsünden söyleyeceğim sözler için hiçbir göğüs hacmi, hiçbir kağıt listesi yeterli değildi.

Özgür olmayan bir ülkenin yazarı için ilk kürsü ve ilk konuşma dünyadaki her şeyle ilgili, ülkesinin tüm acılarına ilişkin bir konuşmadır ve bu sırada törenin amacının unutulmasının, katılımcılar listesinin ve tören bardaklarına kederin konulmasının bağışlanması gerekir.

Ancak o seneden bu yana buraya gelmeden ben kendi ülkemde düşündüğüm her şeyi açık söylemeyi öğrendim. Ve sürüldükten sonra kendimi Batı’da bulurken ben burada da değer verilmeyen ne kadar konuşmak, nerede geldi konuşmak gibi utanma duygusundan arınmış bir alışkanlık edindim.

Ve duruma asla uygun olmayan bir ortamda benim bu kısa konuşmaya ilave yük yüklemem gerekmiyor.

Ancak Nobel ödülünün 4 sene geçtikten sonra bana sunulmasına yanıt vermeyi bir avantaj olarak görüyorum.

Örneğin bu 4 yılda ben bu ödülün artık hayatımda nasıl bir rol oynadığını deneyebildim. Benim hayatımda çok büyük rolü var. Ödül bana acımasız takiplerde boğulmama fırsatı verdi. Ödül, seleflerimin sesinin duyulmadığı ve on yıllar boyunca anlaşılamadığı yerde benim sesimin duyulmasına yardım etti.

Ödül, yaratmadan güçsüz kalacağım bir şeyi içimde üretmem için bana yardım etti.
İsveç Akademisi benimle ilgili ender durumlarda ettiği istisnalardan birini ederek ödülü orta yaşımda verdi.

Benim açık edebi faaliyetimin ise hatta çocukluk çağında: sadece sekizinci yılında. Burada akademi için büyük bir risk saklıydı, çünkü o zaman benim kaleme aldığım kitapların çok az bir kısmı yayımlanmıştı.

Ama belki her bir edebi ve bilimsel ödülün en iyi vazifesi harekete yoldayken yardımcı olmasıdır.

Ve ben İsveç Akademisi’ne 1970 yılındaki seçimiyle benim yaratıcılığıma verdiği olağanüstü destekten dolayı içten şükranlarımı sunuyorum. Kendini yüksek sesle ifade etmesi yasaklanmış, yazdığı ve hatta okuduğu kitaplardan dolayı takip edilen ancak sindirilemeyen muazzam Rusya’nın adından da teşekkür etme cesaretinde bulunuyorum.

Güya bu ödülün siyasi çıkarlara hizmet etmesi iddiasıyla Akademi’nin unvanına çok eleştiriler seslendirilmiştir. Ancak bunu başka hiçbir çıkar bilmeyen boğuk sesler bağırıyordu.

Ama biz sizinle yaratıcı insanın yapıtının sığ siyasi satıha yerleşmediğini biliyoruz.

Ve toplumsal bilincimizi ne kadar bulundurmak istememize rağmen tüm hayatımız da onun içinde batıp kalmıyor.

Yayınlama: 06.02.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.