Viyana Filarmoni Orkestrası konserine 65.000 kişi katıldı
Viyana Filarmoni Orkestrası’nın Schönbrunn Palace Park’taki yaz gecesi konserine, yağmura rağmen 65.000 kişi katıldı. Viyana Filarmoni Orkestrası, eşsiz müziğiyle bilinen efsanevi bir orkestra. Ancak onu bu kadar özel yapan ne? Viyana müziğinin ardındaki sır nedir?
Viyana Filarmoni Orkestrası’nın Schönbrunn Palace Park’taki yaz gecesi konseri 16 Haziran Perşembe gecesi gerçekleşti.
Letonyalı şef Andris Nelsons yönetimindeki orkestra, 65.000 ziyaretçinin katıldığı gecenin merkezine Avrupa’nın müzik mirasını ve uyumunu koydu.
Başta Filarmoni Yönetim Kurulu Üyesi Daniel Froschauer, konser akşamının “tamamen saygılı bir şekilde bir arada yaşama ve barışa adanmış” olduğunu vurguladı.
Program seçimi aynı zamanda Avrupa’nın kültürel bağlarının önemini de yansıttı. Örneğin, savaş zamanlarında, Ukrayna müziğinin atası Mykola Lysenko’nun “Elveda” valsi etkileyici bir rol oynadı.
Philharmoniker, 64 yaşındaki Letonyalı Arturs Maskats’ın Piazzolla tarzında bir bandoneon da dahil olmak üzere tangosunu seslendirerek, gecenin belki de en heyecan verici parçası haline getirdi. Nelsons, açık havayı “müzik aracılığıyla uluslararası anlayış” sloganı altına koydu.
Geleneksel olarak, Avrupa’ya yönelik bu müzik festivali yalnızca ışıltılı tonlarla değil, aynı zamanda bu yıl Schönbrunn’un bir tür kamuflaj peleriniyle defalarca yıkandığı saray cephesindeki parlak ışık gösterisi sayesinde de ışık saçıyordu. Organizatörlere göre, yaklaşık 65.000 klasik müzik hayranı önceki sağanak yağışlardan yılmadı ve kültürün tadını çıkarmak için ücretsiz olan bu konsere katıldı.
Bu, 104.500 misafirin olduğu 2018 rekor yılından daha azdı – ama elbette, pandeminin maksimum 3000 ile yetinmek zorunda olduğu bir önceki yıldan önemli ölçüde daha fazlaydı.
Efsanevi Viyana Filarmoni Orkestrası’nın eşsiz müziğinin sırrı ne?
Viyana Filarmoni Orkestrası, eşsiz müziğiyle bilinen efsanevi bir orkestra. Ancak onu bu kadar özel yapan ne? Viyana müziğinin ardındaki sır nedir?
Orkestra, yeni yıl konserinde çalınan büyük valsleriyle ünlü.
Orkestra Şefi Daniel Froschauer’e göre özel olan ritim ve sanatçıların onu algılama biçimi. Froschauer, “Daha erken gelen ikinci notanın ve daha biraz geç gelen üçüncü notanın beklentisi. Ve bu orkestramız için hazırlanmış güzel bir melodiyle birleşiyor.” şeklinde konuşuyor.
Orkestranın ilk kemancılarından Benjamin Morrison ise müziğin sürekli hareket halinde daireler çizerek vals yapıyormuş hissi yarattığını söylüyor.
Viyana’nın karakteristik sesi, ikonik valslerin ötesine geçer. Tutku ve ustalıkla şekillenir.
Benjamin Morrison entrümanını düzenli olarak keman ustasına götürüyor. Yeni Zelandalı sanatçıya göre, enstrümanının sesini korumak için bakım ve hassasiyet hayatî önem taşıyor.
Keman ustası Matthias Wolff, orkestraya ilişkin gözlemlerini şöyle aktarıyor: “Bunu ses ayarları yaparken tekrar tekrar fark ediyorum. Özellikle Viyana Filarmoni’den müzisyenler bana geldiğinde, dikkatin sesin kalitesine, sesin daha zengin olmasına ve sıcak bir tınıya verildiğini görüyorum.”
Viyana Filarmoni enstrümanlarının sırrı
Avusturyalı klarnetçi Daniel Ottensamer ve Fransız fagot sanatçısı Sophie Dervaux için sesi müzisyenin çalış şekliyle belirlemek çok önemli.
Attensamer, ” Bana her zaman çarpıcı gelen şey, sesteki incelik. Bazı parçalarda çok doğrudan çalmamaya çalışıyorsunuz. Notalar yavaş yavaş yükselir ve her zaman net bir başlangıç yoktur. Viyana klarneti biraz daha fazla ahşaptan yapılıyor. Biraz daha kalın, daha hacimli ve bu yüzden daha derin bir ses çıkarıyor. Bu da bize Viyana sesini getiriyor. Bu ses orkestradaki diğer enstrümanlarla özellikle iyi bir uyum yakalıyor.” şeklinde konuşuyor.
Orkestranın enstrümanların bazıları, dünyanın başka yerlerinde çalınanlardan oldukça farklı. Ortaya çıkardıkları ses öyle ayırt edici ki akademik araştırma konusu haline geldi.
Viyana’da Müzik ve Performans Sanatları Üniversitesi’nden Gregor Widholm ve ekibi, bu eşsiz enstrümanlardan birinin, Viyana timpanisinin ardındaki sırrı açığa çıkardı.
Widholm bu enstrümanın özelliğini şöyle anlatıyor: “Viyana’da ve yalnızca Viyana keçi postuyla yapılıyor. Bu keçi postlarının ayrı özellikleri var. Omurga etrafında deri özellikle daha incedir ve bununla oluşan bazı titreşim modları çok daha güçlü olur.
Titreşim modları arasında daha düzensiz frekans aralıklarına sahip, plastik kaplamalı uluslararası orkestra davullarına kıyasla vuruştan sonra ritimlerin nasıl eşit bir şekilde azaldığını, buradaki 3 boyutlu grafiklerde çok daha iyi görebilirsiniz. Bu, Viyana timpaninin ses yapısının daha müzikal bir tona sahip olduğu, uluslararası timpaninin ise daha vurmalı olduğu anlamına gelir.”
Richard Wagner’in, Verdi’nin mirası
Orkestranın 19. yüzyıldan bu yana mükemmellik arayışı, Viyana Musikverein’da şekilleniyor. Froschauer, Musikverein’ın onların evi olduğunu ve yaratılan sesin de onların sesi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Eğer 1875’te orkestramızda olsaydınız, Verdi ile birlikte çalıyor olurdunuz. Sonra Musikverein’a gidip Richard Wagner ile çalardınız. Ve bütün bunlar sesimizi etkiledi. Ve bu ses hep baki kaldı. Bunu hakkında hiç konuşmadan nesilden nesile aktarıyoruz.”
Efsanevi maestro ve piyanist Daniel Barenboim’in ise orkestra ile ilişkisi çok daha öncesine dayanıyor. Ünlü orkestra şefi o zamanları şöyle anlatıyor: “İlk kez 60’larda Salzburg’da orkestra ile birlikte çaldım. Piyanonun önünde otururken etrafım topluluk halinde çalan 60’ların, 70’lerin müzisyenleriyle çevriliydi. Bu birlikte olmak, birlikte yaratmakla ilgili bir şeydi. Ve gerçekten rüya gibiydi.”
Barenboim, Viyana ve tüm Avusturya’nın Viyana Filarmoni Orkestrası ile gurur duyduğunu söylüyor ve “Orkestra eşsiz. Çalmaya başladıklarında bir oluyorlar ve bu her şeyi şekillendiriyor. Ve en önemli kelime ‘birlikte’. Ruhen birlikteler.” diyor. | DerVirgül | Ek Kaynak | Euronews
____________________________________________________
Biz ancak sizin desteğinizle ayakta kalabilir ve büyüyebiliriz!
Siz bu haberi okurken, biz yeni bir haberi yazmaya başlıyoruz. Kimi zaman içerik üretmek için haftalarca araştırma yapıyor, insanlarla görüşüyoruz.
Bunu yaparken de habere konu olan taraf, olay, gelişme ve açıklamaların “şartlarından bağımsız” olarak sizlere aktarmaya çalışıyoruz.
Objektif haber, özgür yorum anlayışımızla hiçbir gücün etkisi altında kalmadan ve her gün yeniden ve yeniden öğrenerek yazmaya devam ediyoruz…
Editoryal bağımsızlığı sağlayabilmek, siyasi ve ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.
Bu nedenle Der Virgül’ü destekleyin ve Avusturya’da Türkçe bağımsız kaliteli gazeteciliğin gelecekte de var olmaya devam etmesine yardımcı olun…
Der Virgül sadece okuyucularına karşı sorumluluk duyar….
Destekleriniz için
IBAN: AT45 6000 0103 1026 6499 / Adem Hüyük