10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü: Neden böyle bir gün var?
Türkiye’de, basın emekçilerinin sosyal ve ekonomik haklarını güvence altına alan 212 Sayılı Basın Yasası’nın 1961’de yürürlüğe girdiği gün olan 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanıyor.
Ancak o dönemde bu yasanın geçmesi çok da kolay olmadı. Dönemin en etkin dokuz gazete sahibi, yasanın, “mesleki sakıncalar” doğuracağı gerekçesiyle ortak bir bildiri imzalayıp, gazetelerini üç gün boyunca kapattılar.
Gazete sahiplerinin bu kararına, o dönem aktif olarak gazetecilik yapanların yanıtı ise “Basın” adlı bir gazete çıkarıp, üç gün boyunca yayınlamak oldu. Basın tarihine “9 patron olayı” olarak geçen gelişme, önce “bayram”, 1971 muhtırasından sonra da “gün” olarak kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün doğuşuna kaynaklık etti.
Peki gazeteciler 2020’de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne hangi koşullarda giriyor, Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesi nasıl?
Gazeteci kökenli CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in hazırladığı “Basın Özgürlüğü” raporuna göre, 108 gazetecinin tutuklu veya hükümlü olduğu Türkiye, dünyada en çok gazetecinin hapiste tutulduğu ikinci ülke.
Çok sayıda gazeteci, haklarında açılan davalarla tazminata mahkum edilirken, 36 binin üzerinde internet sitesi de yasaklı.
Çakırözer, TBMM’de kabul edilen 1. yargı paketinde “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” hükmü yürürlüğe girmesine karşın, mahkemelerin, gazetecilere yönelik “terör” suçlamasında ısrar ettiği görüşünde:
“2019 yılında mahkemeler hem haber ve eleştirinin suçlanamayacağı yönündeki yargı reformuna hem de yüksek yargının adil ve özgürlükçü kararlarına karşı direncin merkezi oldu. Wikipedia yasağı AYM kararına rağmen iki haftadır kaldırılmadı.
“Cumhuriyet Gazetesi davasında mahkemeler, Yargıtay’ın ‘yapılanlar gazeteciliktir’ kararına rağmen ‘terör’ suçlamasında ısrar ediyor. Sözcü Gazetesi davasında mahkeme, yargı reformuna rağmen haberi, eleştiriyi cezalandırmakta inat ediyor.
“Yargıtay’ın hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozması üzerine 10 yıl 6 ay hapis kararı ile tahliye edilen Ahmet Altan, bir haftalık özgürlüğünden sonra yeniden tutuklanıyor, 1138 günlük hapisliği yetmemiş gibi ikinci tutukluluğu iki aya yaklaştı. Mahkemeler adalete, özgürlüğe direniyor.”
Çakırözer’in raporunda yer alan bazı önemli saptama ve değerlendirmeler şöyle:
“172 gazeteci yargı karşısında”
2019 yılında Türkiye’de en az 172 gazeteci mahkemelerde haberlerini, yazılarını, yorumlarını çok çeşitli suçlamalar karşısında savunmak zorunda kaldı.
En az 60 gazeteci haberleri, yazıları, eleştirileri gerekçe gösterilerek sokak ortasında ya da gece yarısı ev baskınları ile gözaltına alındı. En az 66 gazeteciye 225 yıldan fazla hapis cezası verildi.
“Fiziksel saldırıya uğradılar”
Gazeteciler milyonlarca liralık tazminat talepleri karşısında savunma yapmak zorunda bırakılırken 2019 yılı boyunca en az 10 gazeteciye en az 422 bin 486 TL para cezası kesildi.
En az 34 gazeteci sokak ortasında öldüresiye saldırıya uğradı. Sorumluları cezalandırılmadı, cezasızlık politikası yeni saldırıların kapısını araladı.
“SETA fişledi”
Kazandığı kamu yararına dernek statüsüyle vergiden muaf tutulan SETA Vakfı, yayımladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı rapor ile Türkçe olarak yayın yapan pek çok yabancı basın yayın kuruluşunun 150 Türkiye muhabiri fişlendi.
BBC Türkçe, DW Türkçe, Voice of America, Sputnik Türkiye ve Euronews Türkiye’de çalışan gazeteciler yaptıkları haberler ve sosyal medya paylaşımları üzerinden hedef gösterildi.
Bu gazetecilerin geçmiş yıllarda hükümet muhalifi yayınlar yapan medya kuruluşlarında çalışmış olmalarına dikkat çekildi. Raporda Evrensel, Birgün, Yeni Yaşam, T24, Bianet, Gazete Duvar pek çok yayın kuruluşuna ait haberlerin, sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılması da suç olarak gösterildi.
SETA Vakfı, tepkiler üzerine, raporunu, “Gazetecilerin siyasi pozisyonu olması da bunların tespiti de meşrudur” ifadelerini içeren açıklamayla savundu.
“Gazeteci hedef gösterdi: El bombası atalım”
Ankara’da üniversite öğrencisi Şule Çet’in cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürülmesine ilişkin davada sanıklar, 13 gazeteciyi hedef gösterdi.
2019 yılı, Akit TV’de Cumhuriyet Gazetesi’nin bir haberinin “Hep birlikte gidelim Cumhuriyet Gazetesi önüne bir el bombası atalım” sözleri ile son buldu.
“36 bin site yasaklı”
İnternet sitelerinin, sosyal medya hesaplarının, haber paylaşımlarının erişime engellenmesi ve mahkemelerin aldığı yayın yasağı kararları sansür mekanizmasının etkili olarak işletildiği alanlar haline geldi.
Dünyada milyonlarca insanın bilgiye hızla erişmek için kullandığı internet ansiklopedisi Wikipedia’ya Türkiye’den erişim yaklaşık 3 yıldır engelli. Anayasa Mahkemesi, Wikipedia’ya olan erişim engelinin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verdi. Mahkeme, yasağın, ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirledi.
Ancak Yüksek Mahkeme’nin kararına rağmen Wikipedia’ya olan erişin engellemesi uzun süre kaldırılmadı. Sadece 2019 yılında 36 bin 216 internet sitesine erişim bu üç örneğe benzer kararlarla engellendi.
Yıllar içinde artan yasaklama kararları ile toplamda 288 binden fazla internet sitesine erişim yasaklı durumda.
Türkiye Twitter’a gönderdiği hesap ya da içerik kaldırma taleplerinde de dünya birinciliğini unvanını taşıyor.
Buna göre Türkiye, 2012-2018 yılları arasında Twitter’a 5 bin 99 yasak başvurusu yaptı. Türkiye’yi 385 taleple Rusya, 290 taleple Brezilya izledi.
“Basın kartları iptal edildi”
Basın kartı, 2019 yılında da basın özgürlüğüne yönelik baskının aracı haline geldi.
“Sarı basın kartı” tarih olurken yeni basın kartı “turkuvaz” rengi oldu ve sonuçta 685 basın kartı iptal edildi.
Yeni basın kartı için başvuran onlarca gazeteci bekletilerek kartsız bırakıldı.
Başvuruları bekletilen yabancı gazeteciler ise ülkeyi terk etmek riski ile karşı karşıya bırakıldı.
“RTÜK cezaları”
2019 yılında Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 12 televizyon kanalına ve 1 radyo istasyonuna toplamda 3 milyon 854 bin 476 TL idari para cezası kesti.
Netflix, Blu TV gibi dijital yayın platformlarının yanı sıra internet üzerinden yapılan görüntülü ve sesli haber yayınlarının da RTÜK denetimine tabi olması sağlandı.
Onlarca gazeteci işsiz kaldı, gazeteler kapandı
2019 yılında en az 250 gazeteci işten çıkarıldı veya istifaya zorlandı. Bu gazetecilerin pek çoğu Doğan Medya Grubu’nu satın alan Demirören Medya Grubu’ndandı.
Günlük yayın yapan yerel gazeteler haftalık yayın yapmaya veya haftanın bir günü yayınlanmamaya karar verdi.
Bir ulusal gazete sadece İstanbul’da dağıtılmaya başlandı.
25 yıllık yerel özel televizyon Olay TV yayın hayatına son verdi. Star Gazetesi kapanmak zorunda kaldı, Güneş Gazetesi ise Akşam Gazetesi’nin eki haline geldi.
“Mali kaynaklar kısıldı”
Birgün, Evrensel, Cumhuriyet ve Yeni Asya gazetelerinin resmi ilan yayınlama hakları Basın İlan Kurumu’nun kararı ile kesintiye uğratıldı.
Bunun için “Bazı haberlerde yayın kaynağının kullanılmaması”, “atılan başlıkların basın ahlak ilkelerine aykırı olması” gibi gerekçeler öne sürüldü.
Resmi ilan yayınlama hakkını kullanmak için koşulan “vergi borcunun olmaması şartının” sağlanması için verilen süre uzatılmadı.
“Haber ve eleştiri suç olmaktan çıkmadı”
2019 yılı Türkiye’nin yargıda reformu tartışıldığı yıl oldu.
Yargıda Reform Strateji Belgesi 30 Mayıs’ta açıklandı.
Strateji Belgesi ışığında hazırlanan ilk yasa paketi ise Meclis’te kabul edildikten sonra 24 Ekim’de yürürlüğe girdi.
Ancak Sözcü Gazetesi davası, Cumhuriyet Gazetesi davası gazeteci Ahmet Altan’ın 1138 gün tutukluluktan sonra bir hafta özgürlükten sonra tekrar tutuklanması, Özgür Gündem Gazetesi’nin 64 yaşındaki Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol hakkında 63 dava olması “ekonomik kriz var” haberlerine, yorumlarına imza atan gazetecilerin yargılanması savcıların bile iddianamelerinde delil bulamadığını itiraf ettiği “FETÖ” suçlamasının mahkemelerce kabul edilmesi yargıda yapılan reformun haber ve eleştiriyi suç olmaktan çıkarmadığını gösterdi. /Ayşe Sayın BBC Türkçe