Aşı Milliyetçiliği

Aşı milliyetçiliği, ülkelerin aşı üretimi için temel bileşenleri biriktirmesi ve aşı kaynaklarını paylaşmayı reddetmesi olarak tanımlanıyor. Bu kavram, bazı hükümetlerin kendi nüfusunu aşılamak için ilaç firmalarıyla anlaşma yapma ve başka ülkelerin önüne geçmesiyle ortaya çıktı.

Aşı Milliyetçiliği

COVID-19 aşıları geliştirilip onaylanmaya başladıktan sonra bazı ülkeler, ‘ülke mi yoksa gezegen mi’ ikilemiyle karşı karşıya kaldı. Bu ikilemin yarattığı ‘aşı milliyetçiliği’ pandoranın kutusunu açmak üzere.

Dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınında bir yıl geride kaldı.

Pandemi koşulları yeni normale dönüştü, sosyal mesafeler, maskeler, kısıtlamalar günlük hayatın sıradan birer parçası haline geldi.

Daha önce deneyimlemediğimiz pek çok şeyi hayatımıza katan virüs, hiç duymadığımız kavramları da beraberinde getirdi.

Bunlardan biri de aşı milliyetçiliği…

Aşı Milliyetçiliği nedir?

TRT Haber’den Ali Burak Biber’in makalesine göre, Aşı milliyetçiliği, ülkelerin aşı üretimi için temel bileşenleri biriktirmesi ve aşı kaynaklarını paylaşmayı reddetmesi olarak tanımlanıyor.

Bu kavram, bazı hükümetlerin kendi nüfusunu aşılamak için ilaç firmalarıyla anlaşma yapma ve başka ülkelerin önüne geçmesiyle ortaya çıktı.

COVID-19 ile mücadelede 170’den fazla farklı aşı ile aşı geliştirme, rekor bir hızla ilerledi.

Şuan dünyada en fazla uygulanan aşılar Moderna, Pfizer-BionTech, Johnson and Johnson, Sputnik V, Oxford AstraZeneca, Sinovac, Novavax, BBIBP, CoronaVac, Covaxin ve Convidecia.

COVID-19 aşıları üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Ancak tüm gelişmelere rağmen aşı krizi aşılmanın yakınında dahi değil.

Aşı üretimi konusunda önde olan ülkeler, “ülke mi yoksa gezegen mi” ikilemi yaşıyor.

Milyonlarca doz klinik denemelerdeyken alındı

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre, koronavirüse karşı üretilen aşıların yüzde 76’sı, yalnızca 10 ülkeye gitti. Bu ülkelerin tamamı yüksek gelirli ülkeler.

İngiltere, ABD, Japonya ve Avrupa Birliği’ndeki bazı zengin ülkeler en umut verici görünen aşılardan, henüz klinik denemeleri dahi tamamlanmadan birkaç milyon doz temin etti.

Dünya nüfusunun yüzde 16’sını oluşturan zengin ülkeler, üretilen aşının yüzde 60’ını satın almış durumda.

Bu ülkelerin çoğu, sürü bağışıklığı oluşturmak için yetişkin nüfusunun yüzde 70’ini 2021 yılının ortasına kadar aşılamayı planlıyor.

COVAX planı hedefinin çok uzağında

Şimdiye kadar dünya genelinde 177 ülke aşılamaya başladı ancak aşı dağıtımı son derece eşitsiz biçimde gerçekleşiyor.

Aşıların tüm insanlara ulaşmasını sağlamak için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından oluşturulan COVAX planı işe yaramıyor.

DSÖ, düşük ve orta gelirli ülkelere, aşılara eşit erişimi sağlamayı amaçlayan COVID-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) kapsamında mayısa kadar 237 milyon aşı sevk edilmesini bekliyordu.

Ancak dar gelirli ülkelerin çoğunun bulunduğu Afrika’ya şimdiye kadar 7,7 milyon doz aşı aktarıldı.

Vaka sayısının 5 milyona yaklaştığı kıtada hayatını kaybedenlerin sayısı 110 bini aştı.

Küresel krizde bireysel adımlar atılıyor

Düşük gelirli ülkelerin nüfusunun yüzde 20’sini aşılamaya yetecek kadar dahi aşı alınamadı. Bu ülkelerdeki diğer salgınlar ve hijyen koşulları ise durumu daha kötü bir hale getiriyor.

Ülkeler bireysel adımlar atıyor ancak pandemi küresel bir sorun. En güçlü ekonomilerden bazılarını dize getirerek dünyaya ne kadar hızlı yayılabileceği yakın tarihte görüldü

Yayınlanan raporlar ise, ‘aşı milliyetçiliği’nin, yalnızca küresel sağlığın iyileşmesini değil, aynı zamanda ekonomik iyileşmeyi de engelleyeceğini açık açık, gözler önüne seriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aşı çağrısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler tarafından devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla düzenlenen “COVID-19 ve Sonrasında Kalkınmanın Finansmanı” başlıklı çevrimiçi etkinliğe katılarak aşıya adil erişim çağrısı yapmıştı.

“Dünya genelinde halen 100’e yakın ülkenin aşıya ulaşamadığını görüyoruz. Bir tarafta nüfusunun tamamını yakınını aşılamış ülkeler varken diğer tarafta milyarlarca insanın ilk doz aşıya dahi erişememesi insanlık ve insani değerler adına endişe verici bir durumdur. Oysa aşıya adil erişim güvence altına alınmadan salgının sona ermeyeceği ve ekonomik toparlanmanın gerçekleşmeyeceği ortadadır. Kendi vatandaşlarını aşılayacak doza oluşan ülkelerin fazla aşılarını ihtiyaç sahibi ülkelere ulaştırması gerekiyor.”

Aşı milliyetçiliğinin ağır bedelleri olabilir

Bazı ülkeler popülasyonlarını virüse karşı aşılamayı başarsalar bile, virüs dünyanın tüm bölgelerinde kontrol altında olmadığı sürece, COVID-19 ile ilişkili küresel bir ekonomik maliyet olmaya devam edecek.

ABD merkezli siyasi strateji ve düşünce kuruluşu RAND Corporation tarafından yayınlanan bir rapora göre Aşı milliyetçiliği, COVID-19 aşılarının eşitsiz dağılımına yol açacak ve küresel ekonomiye GSYİH açısından yılda 1,2 trilyon dolara kadar mal olacak.

COVID-19 için yaygın olarak bulunan bir aşı mümkün olana kadar, fiziksel mesafe önlemleri küresel ekonominin kilit sektörlerini, özellikle de insanlar arasındaki yakın fiziksel yakınlığa dayananları, olumsuz etkilemeye devam edecek.

Avrupa Birliği için aşı milliyetçiliğinin bedeli yıllık yaklaşık 983 milyar doları, sadece İngiltere için 145 milyar doları bulabilir.

Düşük gelirli ülkelere aşı sağlamanın maliyeti ise yıllık 25 milyar dolar.

Raporda yer alan tahminlere göre yüksek gelirli ülkeler tarafından aşıya harcanan her 1 dolar kendilerine yaklaşık 4,8 dolar olarak geri dönecek.

Yayınlama: 05.04.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.