Avrupalı Köşe Yazarları Ayasofya İçin Ne Yazdı?

Camiye dönüştürülen Ayasofya, bugün cuma namazı ile birlikte ibadete açıldı. Avrupa medyasının köşe yazarları konuyu nasıl ele aldı?

Avrupalı Köşe Yazarları Ayasofya İçin Ne Yazdı?

Berliner Zeitung’a göre Erdoğan bu tiyatronun kendisine fazla bir şey getirmediğini çok yakında anlayacak: “Dronlardan çekilen videolar Ayasofya’nın camiye dönüştüğü gün beklendiği gibi on binlerce inançlı insan yerine sadece kuru gürültü çıkaran 200 kişinin geldiğini gösteriyor. Kamuoyu araştırmacılarına göre, Türk halkının yüzde 40’ı Erdoğan’ın bu şekilde ekonomik krizi örtbas etmeye çalıştığını düşünüyor aynı araştırmalara göre Z jenerasyonun sadece yüzde 10’u dinle ilgili. … Erdoğan’ın ayağı, seküler modernizmin Türkiye’de de iz bıraktığını gösteren dünyevi gerçeklere takıldı. Cumhuriyetin Batı taraftarı kurucusu ve Ayasofya’yı müze ve seküler siyasetin sembolü haline getiren Atatürk oldu aslında kazanan.” Euro Topics tarafından derlenen köşe yazılarında şunlar yer aldı.  

Erdoğan, yolunu kaybetmiş turist gibi 

Tarihçi Ionuț Cojocaru, G4Media.ro’daki yazısında Türk cumhurbaşkanın Ayasofya’da çektirdiği fotoğraflarda tuhaf bir şekilde yolunu kaybetmiş birine benzediğini ifade ediyor: “Ben yıllardır Türkiye haberlerini takip ederim, bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya’yı ziyaret ettiğine dair bir habere rastlamadım. Bu kültürel anıt umurunda değildi Erdoğan’ın. … Ama şimdi, Kostantinopel’in -sembolik- ikinci fatihi olarak görülmek istediği için içerde fotoğraf çektirerek tarih yazan adam imajı yaratmak istiyor. Profesyonel fotoğrafçılar onu karenin içine yerleştirmeye ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bende bıraktığı izlenim, orada ne aradığını bilmeyen, mekanın yabancısı biri ya da bir turist.” 

Siyasi karar kültürel mirası tehlikeye atıyor 

Ayasofya bir daha eskisi gibi olamayacak, diyor Público: “Bir müzenin camiye dönüştürülmesi siyasi ve jeopolitik açıdan masum değildir ve bugüne kadar muhafaza edilmiş kültürel miras için risk taşımaktadır. Büyük Pantokrator İsa mozaiği ve diğer Bizans mozaikleri, tıpkı yüzlerce yıl önce olduğu gibi bir kez daha kapatılacak ve yapı içindeki Hıristiyan tarihine ait birçok detay kaldırılmak ya da gizlenmek zorunda kalacak. … Ayasofya’ya giren, orayı aynı kişi olarak terk etmez. Zaten buranın adı da boşuna ‘ilahi bilgelik’ değil. Ancak buraya cami ya da müze olarak adım atmak aynı şey değil. … İnsanların bakışları değişiyor, jestleri değişiyor ve bugün tanık olduğumuz birçok şey, İslam’ın şartlarına aykırı davranmadan bir camide gösterilemez.” 

Sırtını Moskova’ya vermenin motivasyonuyla 

Ta Nea’ya göre dış politika, Erdoğan’ın kararında önemli bir rol oynadı: “Hayır, Erdoğan Ayasofya’yı cami yapma kararını Kemalist mirası ortadan kaldırmak için almadı. Bu hareket belli ki jeopolitik bir motivasyona sahip ve gerek Ankara gerekse yurtdışında dikkatlice hesaplanmış. … Bilhassa zamanlaması itibariyle kafa karıştırıcı olan bu adım için gerekli motivasyon, Erdoğan’ın Rusya ile olan ticari ve askeri-stratejik ittifakı ve bunun sonucunda Washington ve NATO’yu hor görmesi.” 

Unesco şimdi baskı yapmalı 

Berlingske, Türkiye’nin kararını “son derece üzücü” olarak nitelendiren UNESCO resmi kararını fazlasıyla zayıf buluyor: “Dünya kültür mirasının korunmasını isteyen ulusların var güçleriyle alarm zillerini çalması gerekiyor. Çok sayıda misafir işçi barındıran Batı dünyası, Türkiye turizmine her yıl yüz milyarlarca kron kazandırıyor Batı’nın en büyük ekonomileriyle iyi ilişkiler halinde olmaktan faydalananlar varsa bunlar Türkler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisidir. Gerçekten devasa kubbeli bu tarihi yapı, uluslararası topluluk sayesinde ayakta, zira deprem riski olan bir bölgede bulunuyor. … Türk mühendisler, Unesco’nun da işbirliğiyle bu konuyu çözmek üzere yoğun çaba sarf etti. Diğer bir deyişle, UNESCO şimdi meseleyi daha fazla önemseyip baskı uygulamalıdır.” 

Belki de Erdoğan’ın sonunun başlangıcı 

Naftemporiki, Türkiye cumhurbaşkanının el yükselttiğini söylüyor: “Erdoğan’ın Batı medeniyetini bilinçli olarak ve karşı taraftan bir ‘misilleme’ umuduyla bu şekilde fevkalade incitmeyi göze almış olması mümkün. Misilleme olursa dış mihraklar ve mağdur söylemlerini kullanarak yandaşlarını etrafında toplayacak çünkü. Öte yandan Erdoğan makul bir risk almak yerine, muhtemelen kendini olduğundan çok daha büyük gördü. Erdoğan bu adımla bölgenin en büyük aktörlerini incitiyor ve Ortodoks Rusya’dan AB’ye ve birkaç ay içinde başkanının değişme olasılığı olan ABD’ye varana kadar herkesi kışkırtıyor. Ayasofya’nın sonunda Erdoğan için tanrıların gazabına dönüşmesi imkansız değil.” 

Rüzgar tersten de esebilir 

Siyaset analisti Radu Carp, Adevărul’daki yazısında, tartışmaların asıl şimdi başlayacağını dile getiriyor: “Diğer Müslüman ülkelerin tepkilerini görmek lazım önce. Çünkü İslami ilkeler uyarınca Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi oldukça tartışmalı bir konu. Diğer Müslüman ülkeler şu anda Türkiye’de olup biteni kuşkuyla izliyor. Güçlü bir rakibi kabul etmek kolay değil. Ayasofya’nın asıl sahibi konusunda da uzun bir tartışma yaşanması mümkün. Avrupa Adalet Mahkemesi 2010 yılında Constantinopolis Ekümenik Patrikhanesi’nin mülkiyet hakları konusundaki anlaşmazlıklarda karar vermişti . … Soru kimin davacı olacağı. En ideali Ekümenik Patriğin ya da UNESCO’nun olması.” 

Uluslararası toplumun umrunda değil 

Politis için yazan analist Pampos Krisostomu, kararın dünya çapında daha net bir tepkiye yol açmasını beklemiş: “Hukuka aykırı bu kararı keskin bir dille kınayıp geri alınmasını isteyen Kıbrıs ve Yunanistan hariç, kararı değiştirebilecek derecede baskı uygulayabilecek diğer ülkeler ya kısıtlı bir tepki gösteriyor ya da konuya tarafsız yaklaşıyor. … Avrupa Birliği, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve diğer ülkelerin, Erdoğan’ın kışkırtıcı hamlesi karşısındaki tutumdan şu anlaşılıyor. … Ayasofya sorunu karşısında gösterdikleri tepkiler, Türkiye’nin güneydoğu Akdeniz havzasında işlediği suçlarla ilişkili diğer sorunlara nasıl yaklaşacaklarının da emaresidir.” 

Yayınlama: 24.07.2020
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.