Bizimkiler kızı almış, ama papazı vermemişti!

Memleket idaremiz ABD’ye gerekli cevapları verdiyse de en sert, en yerli ve milli cevap Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı Bey’den geldi.

Bizimkiler kızı almış, ama papazı vermemişti!

Bu Rahip Andrew Brunson işi fena bir hal almaya başladı.

Meseleyi kısaca hatırlatmak gerekirse,

Papaz efendi, ‘Fetö’ ile ilişki gerekçesiyle içeri alınınca Amerika çok içerledi ve papazı geri istedi.

Koca Amerika papaz kıtlığı çekiyor olamazdı elbette!

Siyasi haller vardı.

Bizzat Trump;

“Ver papazı” dedi.

Bizim kahvehane müdavimi kağıt ustaları, ‘ver papazı’ lafını duyunca doğal olarak heyecanlandı.

Ver papazı al kızı hesabı mı olacaktı acaba?

Fakat, beyefendimiz;

“Bizden papaz istiyorlar, sizde de bir papaz var, verin yargılayalım” diyerek ‘Fetö’yü işaret etti.

Bu sözler üzerine, kahvehane milleti, bu papaz, bizim bildiğimiz papaz değil diyerek oyunlarına geri döndü.

 
Sonraları meselenin üstü biraz küllenir gibi olduysa da, şu sıralar yeniden alevlendi.

Denilen o ki, İsrail tarafından tutuklanan Ebru Özkan’ın karşılığında Papaz Brunson pazarlığı yapılmış…

Bizimkiler kızı almış, ama papazı vermemişti!

                            ***

İş Amerikan yönetiminin ekonomik, siyasi yaptırım tehditlerine kadar vardı.

Memleket idaremiz gerekli cevapları verdiyse de en sert…

En yerli ve milli cevap Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı Bey’den geldi.

 
Ki, kendisi asıl ününü mecliste “Yeliz” takma ismiyle cep telefonuyla canlı yayın yaparak sağlamıştı.

Meclis Milli Eğitim Komisyonunda yer almış birisi olarak tarihi, coğrafi, ilimsel bilimsel engin bilgisini daha önce pek çok kez kanıtlamıştı zaten.

Mesela bir konuşmasında insanlığın tarihi gelişimini şöyle anlatmıştı:

“Roma Rakamları var ya bildiğimiz bir kazık iki kazık, V, çarpı yanına bir kazık koy bunlarla uğraşacaktık.

Benim dedem ona dedi ki ‘geri zekalı, bak bu iş böyle olmaz. Al şu sıfırı, çarpmayı bölmeyi de hesap yapmayı öğren dedi…”

Böylece anlıyoruz ki, bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur şarkısı buradan araklanmış;

Bir kazık, iki kazık, üç kazık…

Ve yine anlıyoruz ki, her ne kadar dedelerimizin Orta Asya taraflarından geldiği anlatıldıysa da, Ahmet beyin dedesi Mısır taraflarından, Nil havzası civarlarından oluyor!

Türkçeye yabancılıktan da belli zaten;

“Benim dedem matematiği, ilmi, bi-limi, teknolojiyi icat etmemiş olduğu bir halde, Trump Efendi, Macron git şuradan bir kahvaltılık al kahvaltı yapalım sonra da bana hesabını çıkar deseydik vallahi billahi hesabı çıkarmak için duvar kadar tahtaya ihtiyaç duyardı”

Kanıtlanıyor ki, bilimsel testin yolu Trump ve Macron’u kahvaltılık almaya göndermekten geçiyor!

 
Matematiğin, mühendisliğin keşfinin sağladığı yarar da, duvar kadar büyük bir kara tahtayı küçük bir kara tahtaya indirgemeden ibaret kalıyor!

Demek Ahmet Bey’in dedesi olmasa, insanlığın büyük kısmı kazıklarla, koca koca kara tahtalarla uğraşıyor olacaktı yani!

Ah dede vah dede, sen neymişsin sen!

İşte bu Sayın Vekilimiz,Trump’ın tehditlerine;

“Cumhurbaşkanımız Kasımpaşa’da doğmuştur. Ben de Fatih’in çocuğuyum.

Rüzgar konuşmalar, tehditkar konuşmalar bunlar“ diye öyle manalı manalı cevaplar verdi ki, milletçe rahatladık ve Amerika’yı çok fena yapacağını anladık.

İnşallah Amerika da bunu anlamıştır ve o dakka ayağını denk almaya başlamıştır.

Yoksa kazıklara gelecekler, haberleri yok valla! Yücel SARPDERE/Evrensel

Yayınlama: 29.07.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.