Fon tartışması iktidara yaradı
Mülteci haklarını savunanlardan, bağımsız yayın yapan medya kuruluşlarına bir kesim “fon almakla” itham ediliyor. Fon tartışmaları kimin işine yarıyor? Banu Güven DW Türkçe’de yazdı.
Banu Güven | Deutsche Welle Türkçe
Cumhurbaşkanı’na ve AKP-MHP iktidarına bayram hediyesini Oda TV verdi. Komplo teorisi sevenleri cezbedecek bir “fon” hikayesi uydurdu. Mülteci haklarını savunanlarla ilgili “fon alıyorlar” karalamalarını fırsat bilip, “Bakın, Medyascope ve benzeri alternatif medya da fon alıyor” diye topa girdi ve bağımsız medyayı, özgürlükleri daraltmak için ellerini ovuşturarak bekleyen Erdoğangiller’in önüne attı. Zamanında, imtiyaz sahibi Soner Yalçın hapisteyken gazeteci dayanışmasından sonuna kadar yararlanan Oda TV, nasıl bir hırsa kapıldıysa, Medyascope gibi rüştünü ispat etmiş bir yayın kuruluşunu itibarsızlaştırmaya çalıştı. Belki de kendisine benzemediği ve imrenilecek işler yaptığı için.
Hakikat
Yurtdışından gelecek her türlü desteğin Türkiye’nin ve Türk milletinin aleyhine olacağı kabulüyle şartlanmış bir kesim, Oda TV’nin yazdıklarını araştırmadan hemen ipi çekti. Medyascope’un kurucusu gazeteci Ruşen Çakır, adının altında “ABD vakfından para aldığını doğruladı” başlığıyla, Google Trendler’de ilk sıralara yükseldi. Oysa Medyascope’un künyesinde, ABD’deki Chrest Vakfı’ndan hibe aldığı yıllardır yazmaktaydı. Yani bu bir sır değildi, sır olmasını gerektirecek bir durum da yoktu. Ayni bilgi Chrest Vakfı’nın sayfasında da mevcuttu. Vakıf 2016’dan bu yana Medyascope’a hibe verme gerekçesini şöyle açıklıyordu: “Tarafsız haber üretimi ve yayını, genç gazeteciler için eğitim.” Kendini “Sivil, bağımsız, özgür ve çoğulcu haber ve yorum platformu” olarak tanımlayan Medyascope da bu perspektifle her zaman nesnelliği gözeten yayınlar yaptı. Editoryal bağımsızlığını koruyarak, kimseye hesap verme zorunluluğu olmadan. Muhalefet yaparmış gibi görünmek uğruna, bazı yayın kuruluşları gibi bile isteye yanıltıcı haberler yapmadan. Sırf sayfayı tıklatmak amacıyla, içi boş haberleri acayip başlıklarla satmaya kalkışmadan.
Medyascope’un başarısı
Ruşen Çakır ilk yayınlarını Periscope uygulaması hayatımıza girince dekor falan olmadan, bir masaya oturup yapmıştı. Daha sonra Oto Sanayi’de, bir arkadaşının babasından kalan tamirhaneyi Medyascope için kiralayıp bir stüdyoya dönüştürdü. Zaman içinde, bağımsız gazetecilik yapma imkanını sağlayan kaynaklar buldukça Medyascope’u büyüttü. İşsiz kalan deneyimli gazeteci ve yorumcular burada kendilerine bir mecra buldular. Mesleği öğrenmek isteyen gençler için de bir okul oldu Medyascope. Yeni hibeler geldikçe, kadro da genişledi. Medyascope bugün işsizliğin kol gezdiği sektörde yaklaşık 50 kişiye sigortalı şekilde istihdam imkanı sunuyor. Bütün bunlar, karalanmak istenen fonlarla sağlanan bağımsız yayıncılık sayesinde mümkün oluyor.
Peki fon lafını duyar duymaz tavır alanlar, bağımsız yayıncılığa hak ettiği değeri neden vermiyor? Burada iş dönüp dolaşıp mülteci meselesi etrafındaki tartışmalara bağlanıyor. Medyaya yönelik “fon alıyorlar” ithamında bulunanlarla, mülteci haklarını savunan akademisyen ve gazetecilerin isimlerini liste halinde yayınlayanlar aynı cenahtalar. Tepkilerini, sorunun asıl kaynağına, Afganistan’ı yaşanmaz hale getirenlere, AKP dahil Suriye’deki savaşı körükleyenlere, mültecilere sınırlarını kapatan AB hükümetlerine yöneltmek yerine, doğrudan mültecilere yansıtıyorlar. Bu koroya, muhalefet de destek veriyor. Sürekli mültecileri hedefe oturtan İYİ Partililer var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da durumun ciddiyetinin farkında değil. Bu dalga yükselmeden önce 16 Temmuz’da yayınladığı videoda, gündelik işçi yevmiyelerinin düşmesinden uyanık işverenleri değil de Suriyeli mültecileri sorumlu tutabiliyor. Bu tavrı eleştiren, toplumu yayılmakta olan yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı uyaran medya kuruluşları ve gazeteciler de muhalefetin benzin döktüğü alevlerin içinde kalabiliyor. “Fon alıyorlar da o yüzden mültecileri savunuyorlar” iddiası, gerçekle yüzleşmemek için elverişli bir kaçış imkanı sunuyor. Böylece, sorsanız kendini solda ve AKP karşıtı olarak tanımlayanlar, iktidar için kullanışlı hale geldiklerini farketmiyor ya da daha fenası, bunu göze alıyorlar.
Bakın, iktidar bu fırsatları kaçırmıyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun hemen sahneye çıkıyor, ABD’deki bir vakfın Türkiye’de bazı medya kuruluşlarını fonladığına dair iddiaları yakından takip ettiklerini söylüyor ve yabancı fonlarla faaliyet gösteren medya kuruluşlarına yönelik bir düzenleme yapılacağını duyuruyor. AKP-MHP trolleri, Twitter’da #FondaşMedya diye Tweetler atıp, bağımsız medya kuruluşlarının logolarını toplayıp “İşte fon alanlar” diye yayınlıyor, hedef gösteriyor. Bunlardan hiçbiri Avrupa Birliği fonlarıyla çalışan AKP yandaşı kuruluşlardan söz etmiyorlar tabii. Yandaş SETA Vakfı’nın 2019’da “Avrupa’da İslamofobi” raporu yazmak için kullandığı 126 bin 951 Euroluk AB fonu helal de, bağımsız kuruluşların Avrupa’dan aldığı fonlar haram mı” diye soran da yok.
Fon lafını duyar duymaz araştırmadan tepki gösterenlerin, bir durup düşünmesi gerek. Bağımsız medyaya ve haber alma hakkına sahip çıkmak istiyorsanız, işe, hibe alan Medyascope yerine, sizin vergilerinizle AKP-MHP hizmetine koşulan TRT’den başlayabilirsiniz.
© Bild: DerVirgül