Ukrayna | Türkiye, Bazı NATO Ülkelerinin “Jeopolitik Hedeflerini” Eleştiriyor

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un bugün Avusturya Basın Ajansı APA’da yayınlanan mülakatı…

Ukrayna | Türkiye, Bazı NATO Ülkelerinin “Jeopolitik Hedeflerini” Eleştiriyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İletişim Başkanı: “Eğer AB Uluslararası Arenada Etkin Bir Rol Oynamak İstiyorsa Türkiye’yi Üyeliğe Kabul Etmek Durumundadır”

Türkiye kendisinin ve BM’nin arabuluculuğunu üstlendiği ve savaşın tarafları olan Ukrayna ile Rusya arasında daha önce bloke edilen Karadeniz limanlarından Ukrayna’ya ait tahılın ihracatına ilişkin olarak yapılan anlaşmanın uygulanmasından memnun. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İletişim Başkanı, APA ile yazılı olarak yapılan mülakatta, Ankara’nın ilave barış girişimlerinde bulunmak istediğini açıkladı. Fahrettin Altun aynı zamanda bazı NATO partnerlerinin Ukrayna politikasını eleştirdi.

Türk hükümetinin kendi ifadesine göre küresel ölçekte bir gıda krizini engellemiş olduğu tahıl anlaşmasıyla ilgili olarak Altun, “Kurulan mekanizma şimdiye kadar sorunsuz çalıştı. Bu bizi daha kapsamlı girişimlerde bulunma konusunda cesaretlendiriyor.” dedi. Cumhurbaşkanı’nın yaklaşık dört yıldır İletişim Başkanı görevini yürüten Altun –“Türkei” yerine yeni resmi tanımlama olan “Türkiye” tabirini kullanarak- Ankara’nın Ukrayna politikası hakkında şunları söyledi: “Komşularımız Irak ve Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar Türkiye’ye ve tüm bölgeye ciddi bir maliyet oluşturdu. Benzer bir durumun Karadeniz’de yaşanmasını arzu etmiyoruz. Dolayısıyla güçlü ilişkilere sahip olduğumuz Ukrayna ve Rusya arasında diplomatik ve barışçıl bir çözüm bulmak için çalışmaya hazır olduğumuzu ifade ettik.“ 45 yaşındaki Altun aynı zamanda, Ankara’nın “Ukrayna’nın bağımsızlık ve egemenliğinin tartışmaya açılmasının bölgenin ve dünyanın zararına olacağına inandığını” kaydetti.

Altun bu konuda isim vermeksizin NATO müttefiklerini de eleştirdi. “Maalesef Ukrayna’daki savaşı mümkün olduğunca uzatmanın kendi çıkarlarına hizmet edeceğine inanan bazı aktörler var. Bunların arasında bazı NATO müttefiklerimiz de bulunuyor. Biz bu devletlerin kendi jeopolitik hedeflerine ulaşmasının bedelini Ukrayna halkına ödetme fikrine karşı çıkıyoruz. Bunların aksine biz, adil bir barışın en iyi çözüm olduğuna inanıyoruz.” diyen Altun, bu barışın nasıl şekil alacağını ise açık bıraktı. NATO içerisinde geçtiğimiz yıllarda bilhassa Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde devamlı gerginlik yaşanmıştı. Bunun nedenleri ise özellikle Türkiye ile NATO komşusu Yunanistan arasındaki gerilimler ve Türkiye’in bir Rus füzesavar sistemini almasıydı. 

Finlandiya ile İsveç’in planlanan NATO katılımının yanı sıra Türkiye’nin Helsinki ile Stockholm’e koştuğu, militan örgütlerin mensuplarını iade etme şartlarıyla ilgili olarak Ankara eylemler görmek istiyor. Temmuz ayı başında Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesinde imzalanan üçlü mutabakatta Finlandiya ile İsveç Türkiye’nin taleplerini kabul etmişti. Altun, “Buna istinaden teröristlerin iadesi konusunda bazı taahhütlerde bulundular. Şimdi bu sözlerin tutulup tutulmayacağını inceliyoruz. Burada tek amacımız, NATO’ya girmeleri hâlinde bir saldırıyla karşılaşmaları durumunda kendilerini korumaya söz vereceğimiz bu iki devletin, Türkiye’nin güvenliği konusunda samimi bir tavır takınıp takınmadıklarını görmektir.” dedi. Türkiye’nin talep ettiği iadeler AB ve ABD tarafından da terör örgütü olarak sınıflandırılan yasaklı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) mensuplarının yanı sıra Suriyeli Kürt milis YPG’nin savaşçılarını ve Ankara’nın Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Gülen hareketi üyelerini de kapsıyor. YPG ve Gülen hareketi AB ve ABD’nin terör listesinde bulunmuyor.

Brüksel’in Erdoğan yönetiminde hukuk devleti alanında kabul edilemez gelişmeler yaşandığı görüşünde olmasından dolayı 2005’te başlayan Türkiye ile AB katılım müzakereleri yıllardır durmuş olsa da Erdoğan’ın İletişim Başkanı’na göre Türk hükümeti tam üyelikten vazgeçmedi. Bunun “Türkiye için stratejik bir hedef olduğunu” ifade eden Altun, “Bu itibarla Türkiye’nin AB ile kurmak istediği ilişki ancak tam üyelik olabilir. Türkiye’nin AB üyeliğinden sağlayacağı faydalar olduğu gibi AB’nin de Türkiye’nin üyeliğinden elde edeceği faydalar vardır. Esasen AB, uluslararası arenada etkin bir rol oynamak istiyorsa Türkiye’yi üyeliğe kabul etmek durumundadır. Her şeye rağmen dünyanın gittiği istikamet, Türkiye ve AB’yi birbirine yaklaştırıyor. Bu gidişle müzakelerin yeniden ivme kazanması şaşırtıcı olmayacaktır.” diye konuştu. 

Altun’a göre gelecek yıl tekrar aday olan Erdoğan, seçimden zaferle ayrılması halinde politikasını sürdürecektir. Sosyolog ve Medya Bilimcisi Altun, Erdoğan’ın yenilgi alması durumunda ise ne yapmak istediği hakkında bir şey söylemedi. Uzun yıllardan beri devlet lideri olan Erdoğan’ın, geçtiğimiz yıldan bu yana devam eden ekonomik krizin ve yüksek enflasyonun üstesinden geleceğinden emin olan Altun, “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde mevcut sorunların üstesinden geleceğine hiçbir şüphe yoktur.” diye kaydetti.

Türkiye ile Avusturya arasındaki ikili ilişkilerde yaşanan iyileşme hakkında Altun, APA’ya verdiği mülakatta şunları söyledi: “Avusturya’da yaşanan değişikliklerin de bu yumuşama sürecine katkıda bulunduğu kanaatindeyim. Sayın (Şansölye Karl) Nehammer’in bu konuda çok yapıcı bir rol üstlendiğini de ifade etmeliyim. Bundan sonra ilişkilerimizin daha da güçlenmesini temenni ediyorum.” Geçtiğimiz yıllarda ilişkiler özellikle de Nehammer’in ÖVP’li (Avusturya Halk Partisi) parti arkadaşı Şansölye Sebastian Kurz yönetiminde daha ziyade gergindi. Viyana, Erdoğan yönetiminde demokrasi ve hukuk devletinin zayıflamasını, Erdoğan’ın Avusturya’daki Türk diasporasına nüfuz etmesini ve AB’ye göçmenlerle sözde şantaj yapma girişimlerini eleştirmişti.

Altun, yazılı olarak gerçekleşen mülakatta, “Güngör olayına” da değindi. Avusturya’da yaşayan Kürt asıllı Alman Sosyolog Kenan Güngör hakkında kendi ifadesine göre gizli Türk şikayetleri ve bir tutuklama emri bulunmakta veya bulunuyordu. Altun’a göre bunlar “iddialar” ve “mesnetsiz suçlamalardır”. Güngör’ün son açıklamasına göre cumhurbaşkanına hakaret şikayeti “aniden yok oldu”. Güngör, dosyaya bakamadığı için şikayetin geri mi çekildiğini yoksa başka bir savcılığa mı verildiğini söyleyemediğini belirtti. Hakkında terörü destekleme şikayetinin hala mevcut olduğunu anlatan Güngör, bir mahkumiyet kararının 5 ila 10 yıl hapis anlamına geldiğini sözlerine ekledi.

Türkiye’deki insan hakları durumuna ilişkin -bu bağlamda Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock temmuz ayında Türkiye’yi ziyareti sırasında diğer hususların yanı sıra muhalif Osman Kavala’nın tutukluluğunu eleştirmişti- genel olarak sorulan soruya Altun sadece şu yanıtı verdi: “Türkiye’yle ilgili özellikle Avrupa’da ciddi bir dezenformasyon yapılıyor.” | © DerVirgül

Yayınlama: 01.09.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.