Yorum | SPÖ’nün teslimiyeti ve FPÖ’nün zaferi

Yorum | SPÖ’nün teslimiyeti ve FPÖ’nün zaferi

Siyaset analizcisi Johannes Huber’in yorumuna göre, “Viyana SPÖ de artık aile birleşimi konusunda geri adım atıyor: Bu, bir itiraf ve aynı zamanda kısmen bir teslimiyet.”

Neos ve Sosyal Demokratları, Viyana ÖVP’sinin iddia ettiği gibi “solun da solunda” olarak nitelendirmek gülünç olur: Bu iki parti aslında merkezde duruyor ve sağda olup biteni dikkatle takip ediyor. Özellikle de Nisan ayı sonunda gerçekleşecek belediye meclisi seçimleri yaklaşırken.

Bu doğrultuda, federal düzeyde ÖVP’nin sunduğu ve iltica hakkı kazanmış kişilere yönelik aile birleşiminin durdurulmasını öngören teklife onay verdiler. Viyana Belediye Başkanı ve SPÖ lideri Michael Ludwig de bu adımdan memnuniyet duyduğunu belirterek, aile birleşiminin ertelenmesini entegrasyon açısından faydalı bir adım olarak değerlendirdi.

Önlem İçin Somut Bir Gerekçe Olmasa da Destek Geldi

Bu önlemi somut gerekçelerle açıklamak aslında oldukça zor: Suriye, Afganistan ve diğer ülkelerden yüzlerce akrabanın Viyana’ya gelip, çok sayıda çocuğun okullara zor şartlar altında yerleştirilmek zorunda kaldığı günler geride kaldı. Günümüzde, gelenlerin sayısı oldukça düşük.

Ancak konu hukuki boyutuyla da önemli: Aile birleşiminin durdurulması için kamu güvenliğinin ve düzeninin tehdit altında olması ya da olağanüstü bir durumun yaşanması gerekiyor. Peki, şu an böyle bir tehdit var mı? Elbette hayır. Bu nedenle ÖVP, SPÖ ve Neos’un bu durumu bir olağanüstü hal gibi göstermesi tehlikeli. Özellikle de bu partiler, FPÖ lideri Herbert Kickl’in otoriter bir şansölye olabileceği konusunda uyarılarda bulunurken.

Eğer bir gün Kickl iktidara gelirse, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ı örnek almak zorunda kalmayacak. Bunun yerine, bugünkü hükümetin attığı adımları referans göstererek bir olağanüstü hal ilan edebilir ve sert önlemler alabilir. Ama bu şimdilik başka bir mesele.

SPÖ’nün Teslimiyeti ve FPÖ’nün Zaferi

Aile birleşiminin durdurulması ve Ludwig’in bunu açıkça desteklemesi, bir itiraf ve kısmen bir teslimiyet anlamına geliyor: FPÖ şu anda muhalefette olabilir, ancak böyle bir önlemi her zaman savundu ve dolaylı da olsa bu kez istediğini elde etmiş oldu. SPÖ ise artık bu karara karşı çıkmıyor, aksine uygulamaya koyuyor. Çünkü anketler, Viyanalıların çoğunluğunun şehirde çok fazla göç olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Dahası, SPÖ seçmenlerinin çoğu da aile birleşiminin durdurulmasını destekliyor.

Son 20 yılda Viyana’nın nüfusu önemli ölçüde arttı ve 2000’lerin ortalarına kıyasla bugün 400.000 kişi daha fazla yaşıyor. Bunun tek sebebi ise göç. AB ülkelerinden gelenlerin sayısı 200.000, Suriye ve Afganistan gibi “üçüncü ülkelerden” gelenlerin sayısı ise yine 200.000 kişi arttı. Karşılaştırma yapmak gerekirse: Avusturya’nın ikinci büyük şehri Graz’ın toplam nüfusu sadece 300.000 civarında.

Bu durumun barınma, eğitim ve diğer birçok alanda ciddi sorunlar ve zorluklar doğurduğu açık. Ancak bugüne kadar SPÖ’nün tavrı “Bunu başarabiliriz” yönündeydi. FPÖ ise her zaman bunun imkânsız olduğunu savundu. Aile birleşiminin durdurulması kararı, FPÖ’nün bu söyleminin doğrulandığını gösteriyor. |©DerVirgül

Yayınlama: 21.03.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.