Dil çatlağı ve harita dil hastalığını biliyor musunuz?

Kötü beslenme ve genetik faktörler ağzınızın tadını, dilinizin formu bozulabilir. Dikkat! Bu sağlık dosyamızdan sonra kendinizi ayna karşısında dilinizi incelerken bulabilirsiniz…

Dil çatlağı ve harita dil hastalığını biliyor musunuz?

Sadece tat alma duyusuyla değil, en güzel yemeklerin lezzetini bile aratmayan derin muhabbetlerin de aracı dilimiz, her haliyle sıra dışı bir organ.

Fakat onun da sağlığını korumak önemli. Çatlak veya ‘harita dil’ sorunları olanlar bu sağlık dosyamız sizler için…

“Ağzımızın tadı bozulmasın” deyimini bilirsiniz, tabii burada ağzın tadı hayatın gidişatını simgeler.

Ancak bunun bir de sağlık tarafı var. Kötü beslenme, genetik faktörler ve daha pek çok fiziksel nedenlerle ağzınızın tadı, dilinizin formu bozulabilir. 

Buna istinaden çok acı, baharatlı, sıcak veya soğuk besinler tüketmek ya da çok farklı sağlık sorunları da dil üstünde çatlamalara neden olabilir.

Daha fenası ısrarla baharatı bol, asitli, çok sıcak veya soğuk gıdalar tüketmeyi sürdürenler tarifsiz bir acı yaşayabilir. 

Dilin anatomik özellikleri…

Doğuştan olmasa da ileri yaşlarda görülebilen dil çatlağı, bazen onunla karıştırılan ama genetik kökenli olan harita dil rahatsızlıklarıyla karıştırılabiliyor.

Bu iki rahatsızlığın özellikleri, sebep ve tedavilerine geçmeden önce gelin, biraz “dil”imizin anatomik özelliklerine kısa bir göz atalım… 

Ağız içinde, tat alma duyusunu gerçekleştiren “dil” kaslardan yapılmış bir organ. Dönebiliyor, bükülüyor, kavrayabiliyor ve emebiliyor.

Yiyecekleri çiğneme ve yutma becerisine yardımcı olduğu gibi konuşmamızı da sağlıyor.

Kulağa ilginç gelse de uyanık veya uykuda, dil kaslarımız sürekli çalışıyor. 

Dil hızlı iyileşir

Şimdiye dek dilinizi belki de sayısız kere ısırmışsınızdır ama bilirsiniz ki bu sızı birkaç dakika sürecek.

Zira dil sahip olduğu dokular ve salyanızın da etkisiyle hızı bir şekilde iyileşiyor. 

Şu durumda dil, insan anatomisinin önemli ve sıra dışı özellikleriyle bir hayli ilgi çekici uzuvlarından biri desek abartmış olmayız herhalde.

En çarpıcı yanı ise, kol, bacak ve çene kaslarını aksine hiç yorulmuyor olması… 

Üzerinde binlerce tat tomurcuğu var

Dilimizin tat alma duyusunu gerçekleştirmesinde, üzerindeki 2 bin ile 5 bin arası değişen tat tomurcuğunun bulunmasının rolü büyük.

Her tat tomurcuğu 50 ile 100 tat reseptör hücresi içeriyor.

Dilimiz üzerindeki pembemsi yapılara “papilla” deniyor. Bunların son derece ince ve tuhaf gelse de kimi bilim insanları bunu saç yapısına benzetiyor.

Unutmadan, tat tomurcukları bir süre sonra ölüyor ve birkaç hafta sonra ölen her bir tat tomurcuğu yerine yenilerinin oluştuğunu da ekleyelim.

Bazı bilim insanları tat duyusunun dilin farklı kısımları sayesinde algılandığını ileri sürüyor.

Buna göre, dil ucunun tatlı, ucun hemen arkasının tuzlu, yanların ekşi ve yan arka kısımların ise acı tatları hissediyor.

Ne var ki bazıları ise dilin her bölgesinin eşit derecede tatları ayırt edebildiğini savunuyor.

Dilin tat duyusuna yönelik bu ilginç iddialar bir yana, kabul edilen bir gerçek var ki şimdi okuyunca bir hayli şaşıracaksınız…

Herkesin kendine özgü bir dil izi var!

Evet, yanlış okumadınız, tıpkı parmak izleri gibi, dilimizin de benzersiz tanımlayıcı işaretleri var.

İnsan dilinin bu kulağa çılgınca gelen özelliğini tespit eden bilim insanlarına göre, dilin üst kısmı, doğrulama amacıyla potansiyel olarak kullanılabilecek benzersiz bir geometrik şekle ve fizyolojik dokuya sahip! 

Dil çatlağı ve derinliği kişiden kişiye değişir

Gelgelelim asıl meselemize: Dil çatlağı…

Tıbbi terimi “lingua plicata” olarak bilinen dil çatlaması, çoğunlukla hiçbir belirti göstermeyen, zararsız ve bulaşıcı olmayan bir hastalık olarak tanımlanıyor.

Konuşmayı, çiğnemeyi etkilemiyor. 

Dilde çatlak olması, dil yüzeyinde bir ya da birkaç kesik görünümlü yarıklar oluşmasıyla kendini belli ediyor.

Tabii bu durumun yani dildeki kesik görünümün sayısı ve derinliği insandan insana değişiyor.

Bazı durumlarda ise bahsettiğimiz dildeki kesik görünümlü çatlamaların çok derin olması halinde, dil farklı bölümlere sahipmiş gibi bir görüntü de olabiliyor. 

Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5’inde dil çatlaması ya da dil yarılması problemi görüldüğü tahmin ediliyor.

Yani aynaya bakıp dilinizi dışarı çıkardığınızda çatlaklar görüyorsanız, siz de dünya genelinde dilinde çatlak problemi yaşayan yüzde 5’ten biri olabilirsiniz!

Harita dilin sebebi bilinmiyor 

“Harita” ya da diğer adıyla “coğrafi dil” olarak tanımlanan dil rahatsızlığına…

Öncelikle harita dil rahatsızlığının da nedeni tam olarak bilinmiyor.

Uzmanlar, duygusal stres, alerjiler, diyabet veya hormonal bozukluklar, psikolojik faktörler gibi çeşitli sebeplerle çeşitli tetikleyicileri olabileceği kanaatinde.

Ancak tüm bu faktörlerin kesin olarak yani yüzde yüz harita dille alakası olduğunu da söyleyemiyorlar.

Ayrıca, sedef hastalığı olan hastalarda harita dil problemi daha sık görülmüş. 

Harita dilin özelliği, dil yüzeyinde harita benzeri görünüm veren ada şeklinde lezyonların olması. Bu lezyonlar, dilin üst yüzeyinde ve yanlarında da görünebiliyor.

Amerika’da harita dilin nüfusun yaklaşık yüzde 1 ila 3’ünde görüldüğü tahmin edilirken, bu oranın Türkiye karşılığını şu an için bilemiyoruz. Elimizde böyle bir veri yok.

Harita dil de tıpkı çatlak dil gibi bulaşıcı bir rahatsızlık değil. Bilim insanları harita dilin neden olduğu dil yüzeyindeki lezyonların enfeksiyon, kanser veya diğer ciddi tıbbi sorunların bir işareti olarak da görmüyor.

Ne var ki dilinizde olası bir tuhaflık hissettiğinizde yine de kontrolü elden bırakmamanızı öneriyorlar.

Dilinizin rengi bakın neyin habercisi

Bu arada ayna karşısına geçerek dilinizin rengini kontrol ederek, sağlık durumunuzla ilgili ipuçları yakalayabilirsiniz.

Uzmanlara göre, dilinizin rengi açık pembeyse bu muhtemelen sağlıklı bir vücuda sahip olduğunuzu gösteriyor.

Ama çok kırmızı bir dil çeşitli enfeksiyonların habercisi olabilir.

Eğer dilinizin rengi sarı ise ciğer ve mide problemlerine karşı mutlaka bir doktora görünmelisiniz.

En yaygın olan beyaz dil ise susuzluğun göstergesi, aman su içmeyi ihmal etmeyin.

Uzmanlar ne diyor?

Buraya kadar dilin anatomisi ve pek de bilinmediğini düşündüğümüz iki dil rahatsızlığı dil çatlağı ve harita dil hastalıkları üzerine genel bilgileri verdik.

Artık söz sırası uzmanlarımıza geldi. Bakın onlar neler anlatıyor, hangi tavsiyelerde bulunuyorlar

Dikkat edilmezse bakteri oluşumuna neden olabilir

Sağlıklı bir dilin daima temiz ve çatlağı olmadığına vurgu yapan Florence Nightingale Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Gaffar Aslan, vitamin eksikliğinden kansızlığa kadar pek çok nedenden ötürü dilde çatlak ve yarıkların oluşabileceğini belirtti.

Prof. Dr. Aslan, “Tat almamızı sağlayan dil, zaman zaman vitamin eksikliğinden, kansızlığa kadar pek çok nedenden dolayı çatlaklar ve yarıklar oluşturabilir. Dil çatlaması genelde ağrıya veya diğer bir şikâyete neden olmaz fakat tuzlu, ekşi, acı bir şey yenildiğinde dilde yanma hissedilir. Sağlıklı bir dil daima temizdir ve çatlağı yoktur. Beslenme sırasındaki yiyecek parçaları dil üzerinde oluşmuş çatlakların içine girer, bakteri oluşumuna ve kokuya neden olabilir” şeklinde konuştu.

Kırık diş veya uygunsuz proteze dikkat

Dilde çatlakların her yaşta görülebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Aslan, dilde çatlak oluşumunu tetikleyen unsurlara dikkati çekti: 

Pamukçuk denilen mantar enfeksiyonları (bağışıklık sisteminin zayıfladığı stres, şeker hastalığı, kanser gibi) dildeki çatlağın en sık karşılaşılan nedenidir. Sert fırçalamalar da dil üzerinde fissür (çatlaklar) oluşturur. Ağızdaki kırık bir diş ya da uygunsuz protezler nedeni ile konuşma ya da yemek yerken dilin kesintisiz travmaya maruz kalması dilde çatlak oluşumuna neden olabilir. Diğer faktörlerden bazılarını sayacak olursak biotin denilen B vitamininin eksik olması, demir eksikliği, stres, fazla baharatlı gıdaların alınması da dilde çatlakların oluşmasını tetikler.

Genetik de olabilir

Genetik faktörlerin de dil sağlığında etkili olduğuna değinen Prof. Dr. Aslan, “Dildeki yarıkların bir diğer nedeni de genetik yatkınlıktır. Anne baba tarafınızda yahut üst kuşaklarda dilde çatlak sorunu varsa, bu durum sizde de görülebilir” dedi.

“Harita dil ise Coğrafik dil olarak da bilinir, dil yüzeyini etkileyen zararsız bir durumdur. Dil üzerinde çatlaklar, çeşitli boyutlarda pürüzsüz kırmızı lezyonlar olarak belirti verir” şeklinde konuşan Prof. Dr. Gaffar Aslan, şu bilgileri paylaştı:

Harita dilden mustaripseniz, özellikle baharatlı veya asidik yiyecekler yedikten sonra rahatsızlık duyabilir, acı çekebilirsiniz (Şekil 2) Sjogren sendromu romatoid artrit gibi sistemik hastalıklara bağlı veya primer gözyaşı ve tükürük bezleri gibi salgı yapan dokuların direk tutulumuyla oluşan azalmış salgı fonksiyonlarıyla dilde çatlaklar, ağız kuruluğu, halsizlik, eklem ağrısı, gözlerde yanma veya göz kaşıntısı gibi belirtilere neden olur. 

Diğer daha az bilinen nedenleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Aslan, “Melkersson-Rosenthal sendromu, dil kanseri, vücudun susuz kalması, Down sendromu, aşırı sigara veya alkol kullanımı, dil travmaları, dil yaralanması, bazı yiyecek ve içeceklere karşı alerjik hassasiyet, bazı ilaçların yan etkileri, mideden yukarı alana asit reflü hastalığı gibi…” diye konuştu.

Yeterince sıvı almak önemli

Prof. Dr. Aslan, ağız ve dil sağlığını korumak için, doğru beslenme, zararlı içecek ve tütün ürünlerinden uzak durma, hijyen, yeterince sıvı alınması gibi herkesçe bilinen ama bilerek veya farkında olmadan göz ardı edilen unsurları hassasiyet gösterilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. 
Ağız boşluğu ve dil de olabilecek bütün değişikliklerde, bir sağlık kuruluşuna başvurulması oldukça önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aslan, “Erken teşhis hayat kurtarır sloganı her organımız için önemlidir. Dilde oluşacak çatlaklar, ülsere yaralar, liken planus, eritroplakiler vs. gibi durumlarda hekime başvurulması ve bu durumun aydınlatılması en doğru yol olacaktır” diyor.

İlk yapmanız gereken bir KBB hekimine gitmek olmalı

Dilde çatlama veya yarılma olarak görülen tahribatın tedavisinin mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Aslan, “Bu problemlerle karşılaştığınızda ilk yapmanız gereken şey, bir KBB hekimine görünmek olmalıdır. Doktor hastalığın teşhisine göre gerekli tedaviyi uygulayacaktır. Yukarıda saydığımız nedenlere yönelik olarak dilinizdeki çatlak dehidrasyondan kaynaklıysa yeterince su içmenizi önerecek, vitamin eksikliğinden kaynaklıysa vitamin ilacı reçete edecektir. Diğer hastalıklara sekonder geliştiyse prime hastalığa yönelik tedaviler yapılacaktır. 

Diş macunları da içeriklerindeki kimyasallar sayesinde, maya, mantar ve bakterilerin neden olduğu dildeki çatlaklardan kurtulmanıza yardımcı olabilir. Yapmanız gereken doktorunuzdan onay alıp dilinize günde iki kez diş macunu sürmek olmalıdır.”

Harita dil rahatsızlığından korunma…

Prof. Dr. Aslan, harita dil rahatsızlığına ilişkin, “Klinik olarak dilde oluşan görüntüler farklı olmasına rağmen etyolojileri çoğu noktada kesişir. Harita dil hastalığının doğumdan itibaren gelişen bir yapı bozukluğu olduğu tahmin edildiğinden, korunma yöntemi bilinmemekle birlikte, bu hastalığa sahip hastaların acı, asitli ve sıcak gıdalardan kaçınmaları tavsiye edilmektedir” dedi.

Hastalık ağrı ve acı ile birlikte seyretmediği halde, bu gıdalara karşı hassasiyet oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Aslan, “Belirgin durumlarda gargara şeklinde oral ağrı kesiciler verilebilir, B vitamini ve çinko takviyeleri önerilir. Sigara bırakılmalı, baharatlı veya asidik gıdalar, tuzlu yiyecekler, çok sıcak yiyecek ve içecekler tüketilmemeli. Aroması yoğun bir diş macunu yerine daha hassas diş etleri için üretilmiş macunları tercih edilmeli” şeklinde konuştu. 

Sigara tabloyu ağırlaştırabilir

Prof. Dr. Gaffar Aslan, son olarak şunları söyledi:

Harita dil çoğunlukla tehlikeli ve bulaşıcı değildir, herhangi bir ağrı veya rahatsızlık olmadan tedavi gerektirmeksizin iyileşebilmektedirler. Harita dil (coğrafik dil) sendromunda çoğu zaman hastalar kötü huylu lezyonlarla karıştırılabilir, büyük bir telaşla doktora başvururlar. Teşhis sırasında eritroplaki, lökoplaki, liken planus gibi premalin (kansere yatkınlık potansiyelleri vardır) ve candida gibi ağız içinde semptom veren diğer hastalıklardan ayırımının iyi yapılması gerekir. Ancak bazen acılı/ baharatlı, asitli, sıcak yiyecek ve içeceklere karşı hassasiyet, özellikle yanma hissi oluşabilmektedir. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı da tabloyu ağırlaştırabilir.

Nasıl beslenmeli?   

Sağlıklı bir vücut için spor yapmak kadar iyi beslenmek de önemli. Kaldı ki, insanlar çoğu zaman kötü beslendikleri için çeşitli rahatsızlıklar yaşıyorlar. Bu nedenle hem dil sağlığını korumak hem de olası dil çatlağı durumunda nasıl beslenmemiz gerektiğini bir de Uzman Diyetisyen Melis Destereci Aykanat’a sorduk.

Aykanat’in dil sağlığı için beslenme önerisi ise şöyle:   

Sindirimin başladığı yer olan ağzımızın genel sağlığı, beslenmeyi düzenleyip doğruca devam ettirebilmemiz için oldukça önemlidir. O sebeple dilimizde oluşan çatlaklarda da beslenmemize çok dikkat etmeliyiz. Çok acı, ekşi, tuzlu ve tatlılardan uzak durmalıyız. Besinleri çok baharat katmadan kendi tatlarında yemeğe özen göstermeliyiz. Yiyecekleri ve içecekleri çok sıcak tüketmemeliyiz.

Yiyeceklerinize ekstra tuz ekmeyin 

Yemeklere yapımı dışında ekstra tuz eklememek gerektiğine vurgu yapan Uzman Diyetisyen Aykanat, “Ağız hijyeni de çok önemli. Dişlerimizi düzenli olarak her öğün sonrası mutlaka fırçalamalıyız. Dil çatlakları bazı durumlarda vitamin eksikliği sebebi ile oluşabilir. Özellikle C vitamini eksikliğinde enfeksiyonlara daha açık hale gelen vücudumuz için mutlaka tatlı biber, semizotu, çilek, maydanoz tüketelim. B vitamini eksikse dil çatlağı tetiklenebilir. Bunun için gün içinde mutlaka her gün 1 adet yumurta, tavuk, kırmızı et, yoğurt ve mantar ile diyetimizi destekleyelim” tavsiyesinde bulundu.

Harita dil nasıl beslenmeli?

Uzman diyetisyen Aykanat, “Harita dil toplumda çok yaygın görülmese de özellikle ağrısız dilde çukurlaşan şekilde bozukluklar olarak tanımlanabilir. Genetik yatkınlığı olan kişilerde görülme sıklığı artar. Dilde ağrı yapıp kişiyi rahatsız etmez ancak bazı durumlarda yemek artıkları dil aralarına girip ağızda enfeksiyon geliştirebilir. Bu durumda ağız hijyenimize daha çok dikkat etmeliyiz. Yine de hassasiyet oluşmaması adına çok baharatlı, acı, tatlı, aşırı tuzlu, asidik besinlerden kaçınmalıyız. Asitli içecekler yerine daha soft (şekersiz) içecekler tercih etmeliyiz. Bu hastalıkta B vitamini ve çinko ve kollajen içeren besinleri tüketmeliyiz. Kırmızı et, fasulye, fındık, kepekli ürünler, tavuk, balık gibi besinleri tüketebiliriz” ifadeleriyle sözlerini tamamladı./ The Independentturkish/Gülay Fırat 

 

Yayınlama: 15.09.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.