Sosyal medya yorgunluğu
Sürekli aktif, enerjik ve neşeli olmak, daima mükemmel görünmek… Sosyal ağlar hayli yorucu olabiliyor. Bu yüzden pek çok ünlü “dijital perhize” giriyor. Sıradan insanlar bile sosyal medya molasına ihtiyaç duyabiliyor.
Yaklaşık altı hafta boyunca aktör Tom Holland’ın sosyal medya hesapları sessizliğe büründü. Gişe rekortmeni “Örümcek Adam” filminin ünlü oyuncusu, geçtiğimiz günlerde nihayet Instagram’da yeni bir video yayınlandı. Ancak bu, hayranlarına ve takipçilerine veda etmek içindi.
26 yaşındaki oyuncu, “Akıl sağlığımı korumak için sosyal medyaya ara verdim. Çünkü Instagram ve Twitter’ı çok kışkırtıcı ve bunaltıcı buluyorum” diye konuştu. İnternette kendisiyle ilgili şeyler okuduğunda çılgına döndüğünü anlatan Holland, “Neticede bu benim ruhsal durumuma çok zarar veriyor” itirafında bulundu.
Sosyal medya perhizi yapan ünlüler
Son yıllarda sosyal medya aktivitelerine bilinçli olarak uzun bir ara veren ünlülerin listesi oldukça uzun: Ed Sheeran, Britney Spears, Miley Cyrus, Selena Gomez ve Justin Bieber bunlardan sadece bazıları. Kimisi bu adımı “sosyal medya perhizi” olarak adlandırıyor, kimisi buna “dijital detoks” kimisi de “sosyal mola” diyor. Gerekçeler ise birbirinden farklı: Çok sayıda nefret yorumu, çok fazla aktif ekran süresi, sürekli göz önünde bulunmak, istem dışı viral olmak, alaya alınmak… Liste bu de şekilde uzayıp gidiyor.
Sadece sanatçılar değil, bazen politikacılar da sosyal medyayla köprüleri atabiliyor. Örneğin Federal Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, 2019’da Twitter hesabını askıya aldı ve bugüne kadar da yeniden aktifleştirmedi.
Depresyon – şöhret ikilemi
Dijital mola verme arzusu, sıradan kullanıcılar arasında da giderek yayılıyor. Alman Enformasyon Teknolojileri Birliği (Bitkom) tarafından yapılan bir ankete göre, Almanya’daki insanların onda biri 2022 yılında daha fazla “internetsiz zaman” geçirmek istiyor. Yaklaşık yüzde 43’lük bir kesim ise kendini daha iyi hissetmek için geçmişte dijital mola verdi.
Peki sosyal medya gerçekten zararlı mı? Instagram, Twitter ve benzer platformların etkilerini inceleyen çok sayıda çalışma mevcut. Örneğin Bath Üniversitesi, 2022 baharında yaptığı bir araştırmada, sadece bir haftalık bir dijital molanın bile genel refahı artırdığını, kaygı ve depresyonu azalttığını ortaya koydu.
Diğer çalışmalar da kullanım süresi ile depresyon arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Ancak, hangisinin neden, hangisinin ise sonuç olduğunu kanıtlamak zor. Zira depresyon eğilimi olan kişilerin, sosyal medya ile daha sık meşgul olması kuvvetle muhtemel.
Abu Dabi Üniversitesi tarafından 2019 yılında yürütülen çalışma gibi diğer pek çok araştırma, dijital detoksun olumsuz sonuçlarını da ortaya koyuyor: Katılımcılar, sosyal medyadan uzak durdukları süre boyunca daha fazla stres ve yalnızlık yaşıyor.
DW’nin “Schau hin” adlı girişiminden medya koçu Kristin Langer, “Sosyal medyada ne zaman, nasıl ve ne kadar süreyle vakit geçireceğimiz konusunda irade ortaya koymamız önemli. Dijital dünyanın anlık bildirimleri ve hatırlatıcıları gibi mekanizmalar tarafından abluka altına alınmamalıyız. Yine de aşırı sosyal ağ dozajına izin veriliyorsa kullanıcı bunun bilincinde olmalıdır” diyor.
Langer, sosyal medyanın hayatımız üzerindeki etkisinin, her bir kullanıcının kişiliği ile de doğrudan ilgili olduğunu vurguluyor. Bazı insanlar sosyal ağlardan pozitif etkilenirken, kimileri ise fenomenlerin paylaşımlarında sergilenen lüks ve ışıltılı yaşam tarzı karşısında mutsuzluk ve kıskançlık hissine kapılabiliyor.
Tartışmalı bir uygulama: Be real!
Bazen gerçekler, fenomenlerin paylaşımlarındaki gibi kusursuz ve parlak olmayabiliyor. Yani paylaşılan video veya görseller ya belirli bir senaryoya göre kurgulanabiliyor ya da görüntü düzenleme yazılımlarıyla her şey olduğundan daha farklı sunulabiliyor.
Fransa’da geliştirilen yeni bir uygulama, sosyal medya dünyasındaki göz boyamaya son vermeyi amaçlıyor. “Be real” (Gerçek ol) adlı uygulama, hiçbir görüntünün sonradan düzenlenmesine izin vermiyor. Yani görsellere filtre konulamıyor ya da görüntüler kurgulanamıyor. Ayrıca arka arkaya birkaç kez gönderi yapılması da engelleniyor. “Be real” uygulamasının hedefi, kullanıcıların yaşamlarına ilişkin sadece gerçek kesitleri takipçileriyle paylaşmalarını sağlamak.
Uygulama, kullanıcılardan bir mesaj aracılığıyla iki dakika içinde bir fotoğraf çekmelerini istiyor. Mesajın ne zaman geleceği ise önceden bilinmiyor. Sabah erken veya akşam geç saatler de dahil, aniden gelen bu mesaja hemen reaksiyon gösterilmesi gerekiyor. Böylece ilgili sosyal ağdaki arkadaşlar veya takipçiler, kişinin o anki gerçek halini görebiliyor. Kişi o sırada evini temizliyor ya da tırnaklarını kesiyor olabilir. Uygulamadan mesaj gelir gelmez, iki dakika içinde anlık durumun fotoğrafı çekilmek zorunda. Hemen tepki verilmeyip daha sonra paylaşım yapıldığında ise söz konusu görsel, “Be real” uygulaması tarafından “gecikmiş” ibaresiyle damgalanıyor.
Ancak “Schau hin” girişimi, bu uygulamanın tartışmalı, hatta sakıncalı yönleri olduğu konusunda uyarıda bulunuyor. Özellikle gençlerin, sırf “gecikmiş” damgası yememek için uygunsuz bir durumdayken aceleyle paylaşım yapıp daha sonra bundan pişman olabileceklerine ya da görüntülenmek istemeyen başka kişilerin de resimde yer almasının doğurabileceği çeşitli sorunlara dikkat çekiliyor. Ayrıca uygulamanın her an günlük fotoğraf bildirimi gönderebileceği beklentisi, kullanıcıların sürekli olarak diken üstünde olmasına ve strese kapılmasına da neden olabilir.| DW