Brunson kararı yargı bağımsızlığını tartışmaya açtı
Papaz Andrew Brunson’ın serbest bırakılması kararının ardından iktidar yargı bağımsızlığına “saygı gösterilmesini” isterken muhalefetten “Türk yargısı çöktü” tepkisi yükseldi. Tepkilere MHP de ortak oldu.
“Terör örgütü üyeliği” ve “casusluk” suçlamalarıyla yargılanan ve 35 yıla kadar hapsi istenen ABD’li papaz Andrew Brunson’ın yaklaşık iki yıldır süren tutukluluk halini sona erdiren duruşmada yaşananları siyasetçiler de yakından izledi.
Duruşma öncesi gizli tanık ifadelerinin dava dosyasına girmesi, duruşma sırasında kimi tanıkların daha önce papaz aleyhinde verdikleri ifadeleri değiştirmesi ve
mahkemenin beklenenden daha hızlı karar alması Brunson davasının uzun bir süre siyasetin gündeminden düşmeyeceğinin işareti sayıldı.
DW Türkçe’den Hilal Köylü’nün haberine göre, Öyle ki kararla ilgili ilk değerlendirmeyi yapan Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) Hayati Yazıcı “Dava uzun süre konuşulacak” dedi.
Ancak Yazıcı mahkemelerin bağımsız olduğunu da değerlendirmesine ekledi.
Kararla ilgili Cumhurbaşkanlığı’ndan “Türkiye’de yargının bağımsız olduğuna herkes saygı göstermeli” açıklaması gelince de, iktidarla ortaklığını her fırsatta gösteren
Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) bu açıklamaya ilk tepki veren parti olması dikkat çekti.
MHP lideri Devlet Bahçeli, “Saygılıyız ancak tahliye kararı milli vicdanı ve huzuru rahatsız etmiştir.
İfade değiştiren gizli ve satın alınmış tanıklar şaibeleri artırmıştır” tepkisi gösterdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, davanın sonunda Brunson’a 3 yıllık bir ceza kesildiğini hatırlatırken iktidara “Casussa 30 yılla yargılanacaktı niye 3 yıla düşürüldü?
Değilse niye 2 yıldır hapiste” sorusunu yöneltti.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Brunson davasını siyasetin gündeminden düşürmeyeceklerini vurgularken “Brunson davası üzerinden yapılan
spekülasyonların, dolara bağlanan zamların, ülkenin tüm kurumlarının uğradığı zararın hesabını iktidarın vermesini istiyoruz” çıkışı yaptı.
“Türkiye’de hukuk güvenliği yok”
Davayı başından sona takip eden Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Sezgin Tanrıkulu, DW Türkçe’ye gizli tanık uygulamasını ve mahkeme sırasında tanıkların ifadelerinin değişmesini eleştirdi.
Tanrıkulu, “Toplum, Ergenekon davasından hatırlıyor gizli tanıkları.
İsteyen, istediği cezayı verdi. Tanıkların ifadeleri denetlenmedi. Şimdi Brunson davasında da aynı şeyler oldu” diye konuştu.
“Türkiye’de kimsenin hukuk güvenliği yok, Türkiye’de yargı baskıdan anlar” diyen Tanrıkulu, Türkiye’de “siyasi dava” nedeniyle tutuklanan kimse hakkında beraat kararı çıkmadığını belirtti.
Tanrıkulu, “Tanıklar ifadelerini değiştirdiyse, neden Brunson hakkında beraat kararı çıkmadı.
Çünkü ‘Adamı boşu boşuna 18 ay yatırdılar’ demesinler diye.
3 yıllık bir ceza kesiyorlar çünkü hâkim kendini kurtarmaya çalışıyor.
Böyle berbat bir yargı düzeni dünyada yok” dedi.
CHP’li Gürsel Tekin de; Türkiye’de milletvekillerinin, gazetecilerin hapiste olduğuna dikkat çekerken “Çünkü onların arkasında bir Trump yok” çıkışı yaptı.
Tekin, Yargıtay kararıyla serbest bırakılan ancak kararın mecliste okunmasıyla milletvekilliği de düşecek olan CHP’li Enis Berberoğlu’nun yurtdışına çıkış yasağının sürdüğünü de hatırlattı ve “Ama siz papazı hemen gönderiyorsunuz yurtdışına.
Böyle rezalet olmaz.
Brunson davası komediye dönüştürülmüş, yargı sistemi çökmüş, alınan kararla da hepimizin vicdanı kanatılmıştır.
İktidar bunun hesabını verecektir” diye konuştu.
“Ülke rezil oldu”
Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Garo Paylan da DW Türkçe’ye iktidarın Brunson kararıyla ilgili yaptığı açıklamada yargı bağımsızlığını vurgulamaya neden ihtiyaç duyduğunu şu şekilde anlattı: “Çünkü uluslararası arenada ülke olarak rezil olduk.
Siyasi rehine meselesi memlekette birilerinin terörist olarak tayin edilmesiyle işliyordu. Ama bu işlemi Amerika, Almanya vatandaşlarına da yapmaya çalışınca duvara çarptılar.”
Paylan, Brunson davasının ülke gündeminden düşmemesi ve toplumun tüm kurumlarıyla bu davayı ele alması için mücadele edeceklerini anlattı. Paylan, “Mahkeme yargıçlarını rezil ettiler. ‘Ajan, terörist’ diye papaz Brunson hakkında yazı yazdırdıkları medya organlarını rezil ettiler.
Neden?
Çünkü Erdoğan ABD’nin baskısına teslim oldu.
Teslim olunca da, tek bir davada Türkiye’de tüm kurumların çöktüğünü tüm dünya izledi” eleştirisi getirdi.
Davadaki gizli tanıkların tamamının devletin gizli tanıkları olduğunu öne süren Paylan’a göre, bu tanıklar Türkiye’de hukukun üstünlüğü için değil, “ajan, provokatör” olarak kullanılıyor.
“Ciddi hukuki sorunlar doğdu”
Peki papaz Brunson’ın dava dosyasına gizli tanıkların girmesi, tanıklardan bir kaçının son duruşmada ifadelerini değiştirerek, Brunson hakkındaki suçlamalardan vazgeçmesi hukuken ne anlama geliyor?
Eski cumhuriyet savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu bu soruyu DW Türkçe’ye yanıtlamaya muhalif partilerin iktidarın ‘yargı bağımsız’ tezine tepki göstermesinin doğal olduğunu söyleyerek başlıyor.
Eminağaoğlu, yurtdışına çıkacağı sabit olan sanık hakkındaki tanık ifadelerinin neye göre değiştiğini, gerçeğe uygun olup olmadığını mahkemenin incelemesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Ancak bu yapılmadı.
Erken karar verildi ve ciddi hukuki sorunlar doğdu.
Hukukun gereği mi, gücün gereği mi hareket edildi.
Böyle bir soru işareti yaratıldı.
Adil yargılamanın olmadığı yönündeki toplum kaygısı derinleştirildi” diyen Eminağaoğlu, Türkiye’de gizli tanık uygulamasının da yaygınlaştırılmaya çalışılmasını sakıncalı buluyor.
Gizli tanık uygulamasının çok istisnai durumlarda kullanılabileceğini, bu istisnanın bile hukuken tartışmalı olabileceğini hatırlatan Eminağaoğlu, demokratik ülkelerin uzak durduğu ya da sadece uyuşturucu, mafya şebekeleriyle mücadelede kullandıkları bu uygulamadan Türkiye’nin de uzak durması gerektiğinin altını çiziyor.