Her eve buzdolabı giriyorsa refah seviyesi var demektir

Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan kısımlar şu şekilde: 



Konuşuyorlar ekonomide şöyle oldu böyle oldu.

Dinleyin dinleyin, bay Kemal burayı da iyi dinle.

Sizin otomobile motomobile kafanız basmaz. 2002 yılında 91 bin adet otomobil satılan Türkiye’de, geçtiğimiz yıl 723 bin otomobil satıldı.

Buzdolabı satışı neydi? 1 milyon 88 bin. Nereye çıktı? 3 milyar 107 bine yükseldi.

Demek ki fakir fukara değil, eğer her eve buzdolabı giriyorsa demek ki bir refah seviyesi var. Otomobiller giriyorsa bir refah seviyesi var.

Sakarya’ya 2002’ye kadar ne yapmışlar biliyor musun? 133 kilometre bölünmüş yol yapılmış. Biz buna 268 kilometre daha ekledik.

Düşünebiliyor musunuz? 79 senede ne yapılmış? Biz 16 senede ne yapmışız? Yapıyoruz da yapıyoruz. 

“SELAHATTİN DEMİRTAŞ’A MI TAKACAKSIN O APOLETLERİ?”

Cumhurbaşkanı adaylarından bazıları bu değişimi yanlış anlamış. Türkiye’ye cumhurbaşkanı değil, bazıları kral olacaklarını sanıyorlar.

Ali kıran başkesen, böyle kesildiler.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘gel bakalım muharrem’ diyerek CHP’ye aday yaptığı kişinin Afrin operasyonumuzun komutanıyla ilgili hadsizliğini duydunuz değil mi?

Meydan meydan gezip, ‘ben bu paşanın apoletlerini sökeceğim’ diyor.

Sen kimsin ya?

Sen nesin ya?

Sen bu ülkenin bir hukuk devleti olduğunu hala öğrenemedin mi? Sana o apoletleri söktürmezler.

Ha sen apolet mi sökeceksin?

Gidip de kendisini ziyaret ettiğin Selahattin Demirtaş’a mı takacaksın o apoletleri?

Hale bak.

Benim 53 vatandaşımı, Kürt kardeşimin ölümüne neden olan kişi bu ülkede cumhurbaşkanı adayı.

Bu muharrem efendi de gidip onu ziyaret ediyor. Bir diğeri ziyaret etmek lazım diyor.

Teröristten cumhurbaşkanı olmaz. Benim Kürt kardeşlerim bu oyunu bozacak.

Bu kişi şu anda cumhurbaşkanı adayı olması, onun saflığına delil değildir.

Onu ziyaret eden de oradan oy devşiririm sanıyor.

Devşiremeyeceksin, benim halkım böyle bir teröristi, türbe gibi ziyaret eden bir kişiye 24 Haziran’da dersini verecektir.

“ALKIŞLAMASI GEREKEN YERLERİ ALKIŞLAMIŞ. NEDEN RAHATSIZ OLUYORSUN”

Bir tane aday daha çıkmış, o da diyor ki “çıkması lazım. Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde nasıl durur” Hale bak ya.

Neymiş?

Biz de 15 Temmuz’da 150 tane generalin apoletini sökmüşüz.

Her şeyden önce 15 Temmuz’da kendi milletine silah çeken o alçaklar üniforma giymiş birer FETÖ teröristiydi.

Onlarla onu birbirine karıştırma.

Metin Temel Paşamız ise, o teröristlerle Afrin’de göğüs göğüse mücadele eden bir paşamız.

TESK’in Malatya’da iftarına gidiyorum, o iftarda o da protokolde.

Ya zaten orada Metin Temel paşa, o protokolün mensuplarından. Beni alkışlamış, ya ben başkomutanım.

Ey Muharrem sen kendini ne zannediyorsun ya?

Daha dur bakalım, daha çırak değilsin daha dur bakalım.

Ama Tayyip Erdoğan şu anda anayasaya göre zaten başkomutan.

İftarı beraber yapmışız, konuşmamda da alkışlaması gereken yerde alkışlamış.

Niye rahatsız oluyorsun? Cumhurbaşkanının kimsenin apoletlerini sökme gibi bir yetkisi yoktur. Yargı yapar yargı.

Hain örgütün mensuplarını hukuka göre yargı cezalandırmıştır.

Bu kişinin ayakları daha adayken yerden kesilmiş durumda.

Gözleri kimseyi görmüyor. Kamu görevlilerini işten atmakla tehdit ediyor. Dur daha neredesin. Kürsüye çıkarken ite kaka…

Napıyorsun?

Korumaları selfie yapan genci sahneden atıyor. Ülkemizi temsil görevimiz sebebiyle mecburen alınan güvenlik önlemleri yüzünden tek bir vatandaşımın incinmesine müsaade göstermiyoruz.

PROMPTER CEVABI

Geçen gün öyle diyor. Prompter’ı unutmuşum. Ben prompteri unutmadım, dersini veririm sana.

Ben kanaat önderleriyle yaptığımız iftarda, yanımdaki hoca efendi akşam namazını kılmak için çıktı.

Ben konuşmamı yaparken dönüyordu, korumalar önünü kestiler, tekrar sandalyesine göndermediler.

Bu beni rahatsız etti.

Koruma müdürümü çağırdım ‘şurada hocaefeninin önünü kestiler’ bu benim ilim ehline gösterdiğim saygımdır bay Kemal, bay Muharrem.

Öyle sosyal medyadan saldırmakla netice alamazsınız.