Kendilerine hakaret ettirip dava yoluyla para kazanıyorlar

Kendilerine hakaret ettirip dava yoluyla para kazanmaya çalışanlar adliyeyi ve emniyeti bıktırdı.

Kendilerine hakaret ettirip dava yoluyla para kazanıyorlar

Son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle hakaret davalarında gözle görülür bir artış var.

Ancak bazı iddialara göre, aralarında kamuoyunun tanıdığı isimlerin de olduğu bazı kişiler, “hakaretleri” kendileri için bir ranta çevirmiş durumda.

Kendilerine bilerek hakaret edilmesine yol açacak kışkırtıcı paylaşımlar yaptıkları ve sonrasında da bunlarla ilgili davalar açtırarak uzlaşma yolu ile karşı taraftan para aldıkları iddia ediliyor.

Öyle ki yalnızca bir kişinin bile siber suçlarla mücadele bürolarında binlerce şikâyet dosyası olabiliyor.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya yansıyan ve bir takipsizlik kararına ait olduğu iddia edilen belgede buna dair ilginç ifadeler yer aldı.

Söz konusu belgede yürütülen soruşturma kapsamında müştekinin, şikayetçi sıfatıyla taraf olduğu çok sayıda dosyasının bulunduğu, sosyal medyada insanların kendisine hakaret etmesini sağlayacak şekilde tweetler atarak sonrasında açtığı davalar ile durumdan menfaat temin etmeye çalıştığı ve bu işi meslek haline getirdiği iddia edilerek bundan dolayı kovuşturmaya gerek olmadığına dair karar verildi.

5-10 bin hakaret dosyası olan kişiler var

Söz konusu takipsizlik kararının kime ve hangi soruşturmaya ait olduğuna dair detay olmasa bile bundan bağımsız olarak söz konusu iddialar, hukukçular arasında uzun süredir konuşuluyor.

Konu hakkında bilgi almak amacıyla aradığımız Avukat Kemal Kumkumoğlu’na göre bu, uzun zamandan beri adliyeleri meşgul eden ciddi bir sorun.

Yargının tüm paydaşlarının bu sorunun uzun süredir farkında olduğunu ancak kamuoyunda bu konunun yeni konuşulmaya başlandığını belirten Kumkumoğlu’na göre, hakaret davalarını gelir kapısı haline getirenler arasında siyasiler, şarkıcılar, gazeteciler, televizyon sunucuları, futbol hakemleri, sosyal medya fenomenleri gibi birçok farklı alandan ünlü isimler de var.

Kumkumoğlu, hakaret davalarını sistematik olarak gelir kaynağı haline getiren ilk isimlerin, bu işe, 2010’lu yıllarda başladığını, yalnızca bir adliyede müştekisi oldukları 5 ila 10 bin hakaret dosyası olan bu kişilerin kimler olduğunun İstanbul ve Ankara adliyelerinde yapılacak basit bir araştırma ile ortaya çıkabileceğini belirtti.

Kumkumoğlu, “Öyle ki, 2019 yılında dahi siber suçlarla mücadele eden bir polis memurunun önünde aynı kişinin yüzden fazla dosyasına rastlayabiliyorduk” dedi.

“Bu işi meslek haline getiren sosyal medya fenomenleri var”

Sosyal medyadaki fenomen olarak bilinen kimi isimlerin de bu işi meslek haline getirdiğinin anlaşıldığını belirten Kumkumoğlu, “Bilerek garip ve tahkir edici hareketler yapıp, sözler söyleyerek kendilerine hakaret ettirip sonrasında şikayetçi oluyorlar” dedi.

Kumkumoğlu’na göre bu durum, çok ciddi bir kamu kaynağı israfı.

Bilişim dolandırıcılığından diğer bilişim suçlarına, çocuk pornografisinden terörizme kadar dijital ortamda birçok ciddi suç işlendiğini hatırlatan Kemal Kumkumoğlu, “Bilişim savcılarının ve Siber Suçlarla Mücadele Büroları’nda görev yapan polislerin bunlarla uğraşması gerekirken zamanlarının ve emeklerinin çok önemli bir kısmını sosyal medyadaki hakaret dosyalarına harcıyorlar. Neden? Çünkü sosyal medyada gerçekleşen hakaret bir bilişim suçu. Siz bunu suç olarak düzenlediğiniz anda Türkiye’de kamu bu suçu soruşturur” dedi.

Soruşturmanın da savcılık eliyle yapıldığını belirten Kumkumoğlu, “ve bunun külfetlerine şikâyet eden katlanmaz. Amerika’da ve benzeri hukuk sistemlerinde taraflarca getirilme ilkesi vardır. Dosyaya delilleri siz sağlarsınız, külfetlerine siz katlanırsınız. Burada öyle bir şey yok. Soruşturma savcılık eliyle yapılır” dedi ve ekledi:

Ülkemizde suç şikâyete tâbi olsa da olmasa da soruşturmada esas sorumlu devlet ve savcılık.

Dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcılıkları bu soruşturmaları yürütüyor ve dosyalar açıldığı zaman savcılık burada polisi yetkilendiriyor.

“Git bu hakaret eden kişiyi bul” diyor. Polisler de dijital ortamda bu kişileri tespit etmeye çalışıyor. Sonuçta bazı dosyalarda, tespitler isabetli olsun veya olmasın, şüphelilerin kimliklerine ulaşılıyor.

Uzlaşma aşamasında para tahsil ediliyor

Böyle yüzlerce, binlerce şikâyet olduğu düşünülürse bunun emniyet ve adliye üzerinde yarattığı yük de daha anlaşılır oluyor.

Peki hakaret davaları nasıl para kaynağına dönüşüyor?

İşin o kısmı hakaret ettiği iddia edilen kişinin bulunmasıyla başlıyor.

Savcı iddianame hazırlamadan önce dosyayı uzlaştırmaya gönderiyor.

Kumkumoğlu’nun verdiği bilgiye göre şikayetleri yapan kişilerin avukatları, şikâyet edilen kişilerle iletişime geçiyorlar ve uzlaştırma sürecinde tazminat olarak bir para talep ediyorlar.

Genelde şikâyet edilen kişilerin avukatları olmuyor ve zaten “Avukat tutsam benzer miktarda bir para gidecek, bir de davayı kaybedersem ilave para ödeyeceğim” endişesiyle talep edilen tazminat miktarını kabul edip ödüyorlar. Böylece dosya soruşturma aşamasında kapatılmış oluyor ve dava açılmıyor.

“Çocukları tahrik ettirip hakarete yöneltip ailelerinden para alıyorlar”

Kumkumoğlu, son dönemde kamuoyuna yansıyan haberlerden anlaşıldığı üzere, hakaret davalarını para kaynağı olarak gören bazı kişilerin, çocukları da hedef aldığını söylüyor.

Bu kişiler çocuk yaşta ergenlerin oynadığı oyun veya sohbet odalarına giriyor. Orada çocukları kışkırtarak kendilerine hakaret ettiriyor. Sonra da gidip bu şikayetleri yaparak soruşturmaları açtırıyorlar.

Burada tazminat talebinin muhatabının veliler olduğunu aktaran Kumkumoğlu, “Veliler de çocuklar hakkında ceza davası açılmasını istemedikleri için parayı ödemeye razı oluyor. Böyle vahim örnekler de var” diyor.

Başvuru neredeyse bedava ama getirisi 20 bin lira olabiliyor

Kumkumoğlu, asıl sıkıntının bu işin adeta bedava olmasından kaynaklandığını söylüyor

“Hiçbir külfeti yok. Bu şikayetler iki sayfalık matbu dilekçelerle yapılıyor” diyen tecrübeli avukat, şöyle devam ediyor:

Maalesef bu süreçlerin takibini özel olarak iş haline getirmiş meslektaşlarımız da var. Sadece link ekliyorlar. Bir de o linkin ekran görüntüsünü eke koyuyorlar. İsimleri yazıyorlar. Yani günde böyle yüzlerce başvuru yapabilirsiniz.

Yirmisinde veya otuzunda bile dosya uzlaştırmaya gitse büyük getirisi olabilir. Hiçbir ciddi maliyeti yok size. Sadece pul ücreti, harç ücreti gibi sembolik ödemeler. Her dosyaya aşağı yukarı 100 lira masrafınız var ama 15-20 bin lira getiriniz olabilir.

Geliri yarı yarıya paylaşıyorlar işin yükü polise, savcıya kalıyor

Tazminat gelirini ise şikâyet eden ve vekili, genelde yarı yarıya paylaşıyor.

Kemal, Kumkumoğlu, “Diğer taraftan, bu soruşturmalarla ilgili her savcı ile kâtibi ve polisler saatlerce çalışıyorlar. Bir de daha önce belirttiğim gibi bu kamu görevlilerinin bu işe harcadıkları zamanı harcayamadıkları daha önemli suçlar var” ifadelerini kullandı.

Kumkumoğlu’nın açıklamasına göre bu konuyu toplantılarda ve medyada gündeme getirdiklerinde, savcılar ve polisler kendilerine özel olarak teşekkür ediyor ancak hâlâ bu soruna bir çözüm üretilmiş değil.

Savcılar yoğunluktan artık hukuk dışı gerekçelerle takipsizlik kararları veriyor

Yaşanan sürecin adliye personelini ve polisi de artık isyan ettirdiğini öne süren Kumkumoğlu, bazı savcıların artık peş peşe gelen dosyalardan dolayı son dönemde enteresan takipsizlik kararları vermeye başladığını ifade ediyor.

Savcıların yaptıkları durum tespitlerinde haklı olabileceklerini ancak gerekçelerin hukuki olmadığını, çözümün Türkiye’de hakaret suçunun ve uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesinden geçtiğini söylüyor.

“Ben hakaretin tamamen suç olmaktan çıkarılması gerektiğini düşünüyorum” diyen Kemal Kumkumoğlu, şöyle devam ediyor:

Böylece bir hakaret karşısında çok incinen kişi mali külfetine de katlanarak manevi tazminat davasını açabilir. Haklıysa yine tazminatını alır. Hakaret eden de yargılamanın maddi külfetine katlanır. Ancak bu yapılmayacak ise dahi bu soruna acilen bir çözüm bulunmalı.

Bu sorun, siber suçlarla mücadele bakımından bir kangrene dönüşmüş durumda. Savcıların son kararlarını bu sorunu açıkça ortaya koyan bir isyan olarak değerlendirmek gerekir.| The Independentturkish|Ali Kemal Erdem

Yayınlama: 28.04.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.