Cesur değil, özgür olmak istiyoruz

İspanya’dan bir kadın koşu yapmaya giden kadınların uğradığı cinsel şiddet vakaları üzerine başlatılan sosyal medya kampanyasına dair Ekmek ve Gül’e bir mektup gönderdi.

Cesur değil, özgür olmak istiyoruz

Bu hafta İspanya’da herkes şok içindeydi, çünkü 12 Aralık’ta koşu yapmak için evden çıkan ve ardından haber alınamayan 27 yaşındaki Laura’nın cansız bedeni şiddet izleri taşır bir vaziyette 17 Aralık’ta dağlık bir bölgede bulundu.

18 Aralık’ta ise ilk şüpheli yakalandı.

Tüm bulgular bunun yeni bir cinsiyetçi şiddet vakası olduğunu gösteriyor.

Laura da cinsel şiddet kurbanları listesine ne yazık ki girdi.

Eşitlik Bakanlığı’nın verilerine göre, 2018 yılında, 46 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü.

Yani sırf kadın olduklarından dolayı 46 adaletsizlik yaşandı.

İspanya toplumunda kadın hakları konusundaki çoğu gelişmeye rağmen, biz kadınlar hala şiddet ve ayrımcılık kırbacının ucundayız.

Buna ek olarak, Sosyolojik Araştırma Merkezi’nin 2018 Kasım verilerine göre, İspanyolların sadece yüzde 2.1’i kadına yönelik şiddeti ülkede kökünün kurutulmasını istedikleri üç önemli sorundan biri olarak düşünüyor.

Laura’nın ölümüne İspanyolların tepkisi gecikmedi. Sosyal medya ağlarında başlatılan bir kampanya ile halk bu tür cinsel şiddet olaylarına karşı farkındalığı ve tepkiyi yükseltti.

Kadınların geniş çaplı eylemler yaptığı 8 Mart ve 25 Kasım’da olduğu gibi, İspanyol kadınlar bu sefer online bir hareket olarak ‘Basta Ya!’ (Yeter!) diye bağırdı.

#TodosSomosLaura (#HepimizLaura’yız), #NiUnaMenos, #QueremosCorrerSinmiedo (#KorkusuzKoşuyoruz), #QueremosEstarVivas (#HalaYaşıyoruz) hashtagları en çok paylaşılanlar arasındaydı.

Aynı zamanda kadınlar 2019’da evlerine sağ salim dönmeyi arzulayan yeni yıl mesajları da yayımladı.

Bu tür olaylar kadınların korku ve güvensizlik hissetmesine neden oluyor.

Birkaç gün önce, 10 kadından 9’unun koşuya çıktıklarında güvensiz ve tacize uğradıklarını açıklayan ve amaçlarından birinin kadınların toplu bir şekilde koşuya çıkmasını organize etmek olduğunu söyleyen “Synchronized” (Senkronize) adında bir platform da kuruldu.

Aynı şekilde, biz kadınlar gece eve tek başımıza giderken de korkuyoruz ve güvensiziz. Ya da gece eğlenmeye çıkmışsak. Ya da mini etek giymişsek.

Fakat biz cesur değil, özgür olmak istiyoruz.

Kadınlar korku ve güvensizlik içindeyken bir toplum nasıl gelişir ve eşit olur?

‘Eve tek gitme’, ‘Eve gittiğinde haber ver’, ‘Böyle giyinme’ vesaire vesaire öğütleri gelirken mi gelişmiş ve eşit oluyoruz?

Kadın hakları mücadelesi kadınlar özgür olana ve haklarını alana kadar durmayacak, savaşmaya devam edecek.

O korku ve güvensizliği yenene kadar. Çünkü bu çok adaletsiz.

Laura 8 Mart’ta ‘Sana karanlık yerlere tek başına gitmemeni öğretiyorlar, canavarlara orada olmamalarını değil.

İŞTE problem bu!’ tweetini paylaşmıştı.

Daha çok sorumluluk almak lazım.

Cinsiyet eşitliğine dair daha fazla eğitim olmalı.

Gelecekte daha adil bir toplum elde etmek için erken yaşlarda farkındalık kazandırılmalı.

Ve her şeyden öte, sadece cesur değil, özgür olunmalı.

İşte biz 8 Mart’ta da şimdi de bunu haykırıyoruz.

İngilizceden çeviren: Müslime Karabatak

Yayınlama: 24.12.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.