Nuri Bilge Ceylan Viyana’da Sinema Severlerle Buluştu

Avusturya’nın Başkenti Viyana’da, 2 Aralık’ta başlayan ve 8 Aralık’ta son bulacak “Türk Film Haftası” kapsamında Viyana’ya gelen yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Cuma günü Viyana Urania sinema salonunda düzenlenen galada sinemaseverlerle buluştu.

Yunus Emre Enstitüsünün, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü destekleriyle gerçekleştirdiği Türk Film Haftası’na, onur konuğu olarak katılan dünyaca ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Viyana Müzik ve Sahne Sanatları Üniversitesi’nde de sinema sevdalılarıyla bir araya geldi.

© Bild:virgül

Her iki buluşmanın sunuculuğunu, Viyana Müzik ve Sahne Sanatları Üniversitesi, Film Akademi Bölümü Yönetmenlerinden Özgür Anıl yaptı.

Anıl aynı zamanda, Kurier Gazetesi yazarlarından.

© Bild:virgül

Yönetmenin, Cuma günü gösterime sunulan ‘’Ahlat Ağacı’’ filminden sonra yapılan galada, Ceylan, hem film hakkında hem genel sorulara yanıt verdi.

İngilizce yapılan söyleşi, kimi zaman, soru soranların talebi üzerine Türkçe yanıtlandı.

© Bild:virgül

TC. Viyana Başkonsolosu Asip Kaya’nın da katıldığı galaya, çok sayıda çeşitli uyruktan üniversite öğrencilerinin rağbet gösterdiği görüldü.

Editörün Yorumu/Adem Çetin

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, ‘’Ahlat Ağacı’’ filminde toplumsal yaşamın dinamiklerini sorgulayan bir karakter yaratırken, aynı zamanda seyirciye bu karakteri sorgulama imkanı sunmasıyla, filmin alt metninde ‘’mükemmeliyetçilik’’ olgusuna ağır darbeler vurmakta.

Yönetmenin Sinan karakterine yüklediği sorgulama yeteneğinin, aslında bir çırpınış ve hiçbir sonuç getirmeyeceğini göstermesi, seyircide alışıla gelmiş doğruyu bulmakla, özüne dönmek arasında ikilem yaratmakta. Zira Sinan, en çok yargıladığı öğretmen ‘bağımlı’ babası gibi olacağından korkuyor, bu korkuyu boşa çıkartmak için çaba sarf ediyor.

İçten içe babası gibi olmak istemeyen ama kaçınılmaz bir gerçek olduğuna da inanan Sinan, olmak istedikleri-hayran olduğu insanlara da saldırgan yaklaşıyor. Hayranı olduğu yazarla karşılaşmasındaki sahnenin tamamında, onun gibi olmak istediği yazarı küçümsüyor. Sinan bu yaklaşımı, olmak istediği yazar gibi olamayacağının, bilinç altının dışa vurumu olarak göre biliriz.

Elma ağacına çıkmış iki imamla, köy meydanındaki kahveye kadar yapılan teolojik tartışmada, Sinan karakteri, hayranı olduğu yazarla yaptığı konuşma gibi tutarsız ve sonuç odaklı olmamıştır.

© Bild:virgül

Zira Sinan, insan aklını ve sorgulama yeteneğini ön plana çıkartarak yürüttüğü tartışmada, babasının bağımlısı olduğu kumarın, devlet eliyle oynatıldığını ve buradan kazanılan paralarla, imamların maaşının ödendiğine işaret etse de, öznel koşullarında gelişen bağımlılık gerçekliğini analiz edememiş ve babasını koşulsuz yargılamıştır.

Yönetmen, öğretmen olması gereken karakterlerin, atanamamasından dolayı, polis olmalarına, farklı ve psikolojik bakış acısı getirdiği, Sinan karakterinin, öğretmen okulundan bir arkadaşının çevik kuvvet memuru oluşu ve onunla yaptığı bir telefon konuşmasında dikkat çekiyor.

Atanmış olması durumunda, çocuklara bilgi verecek olanın, atanamaması durumunda polis olması ve polisliğin verdiği güç ile nasıl şiddet uygulayıcı olduğu ve bunu çok sıradan bir olaymış gibi anlatılması, meslek değişiminin, nasıl karakter ve vicdan değişimine yol açtığına vurgu yapılmakta.

Film, küçük yaşamların kurdukları büyük hayallerin gerçekleşmesini imkansız kılmıyor. Ama bireysel çıkışların başarı veya başarısızlığı ile toplumsal yaşam arasındaki diyalektik bağın görülmesine, bireysel başarının, toplumsal ve siyasal gidişatın paraleline düştüğünü işaret ediyor.

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, ‘’Ahlat Ağacı’’ filminde, hepimizin bildiği ama telaffuz edemediği cümleleri bir araya getirmiştir. /virgül

© Bild:virgül