Viyana zor durumda
Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig, bir Herbert Kickl başbakanlığında nelerin yaşanacağını biliyor. Ancak erken seçim kararı, bu gidişatı değiştirmeyecek. Amaç yalnızca parti çıkarlarına hizmet etmek gibi görünüyor.
“Viyana’da demokratik değerler, hukuk devleti, basın özgürlüğü ve insan hakları için kararlıyız. Şehrimiz için yoğun bir şekilde çalışmak istiyoruz ve Viyana’yı aylara yayılan bir seçim kampanyasına maruz bırakmak istemiyoruz.” Bu sözlerle Belediye Başkanı Michael Ludwig (SPÖ), belediye meclisi seçimlerinin sonbahardan 27 Nisan’a alınmasını gerekçelendirdi. Yardımcısı ve Neos’un temsilcisi Christoph Wiederkehr ise yaklaşan fırtınaya dikkat çekti: ” Mavi-siyah (FPÖ ve ÖVP koalisyonu), Viyana’ya ve basın özgürlüğü gibi liberal değerlere, eğitim politikalarındaki kesintilerle saldırmaya hazırlanıyor.” Wiederkehr’e göre, erken seçim kararı şehri bu fırtınaya karşı dayanıklı hale getirme amacı taşıyor.
Gerçek sebep bu değil. Asıl hedef, yalnızca parti çıkarlarını gözetmek. Eğer Mavi-siyah federal düzeyde iktidara gelirse – ki bu belki Şubat ortasında gerçekleşebilir – bu durum yalnızca SPÖ, Neos ve Yeşiller için kötü bir senaryo anlamına gelmiyor. Tam tersine, Viyana’da net bir orta-sol seçmen çoğunluğu var. Bu nedenle, FPÖ liderliğinde bir Herbert Kickl hükümetine ve ona destek veren ÖVP’ye karşı güçlü bir hareket bekleniyor. Bu durum, SPÖ, Neos ve Yeşillerin lehine bir seferberlik yaratabilir. Ludwig bu yüzden hızlı seçim istiyor ve Wiederkehr de bu plana memnuniyetle katılıyor.
Erken seçim gerekli mi? Hayır. Zira sonuçlar çok fazla değişmeyecek. FPÖ’nün Viyana’da da güçlenmesi beklenirken, ÖVP’nin ciddi bir düşüş yaşayacağı ve bu iki partinin toplamda azınlıkta kalacağı öngörülüyor. SPÖ ise en kötü ihtimalle bir koalisyon için yalnızca Neos’a değil, Yeşillere de ihtiyaç duyabilir. Ancak bu üç partinin çoğunluğu sağlaması neredeyse kesin gibi.
Kickl’le yeni bir siyasi gerçeklik: Eğer Herbert Kickl başbakan olursa, siyasi ortam tamamen değişecek. Özellikle “kırmızı” Viyana’ya karşı açık bir kültür savaşı başlatılacak. Bu savaş, SPÖ, Neos ve Yeşillerin temsil ettiği her şeye, onların desteklediği her projeye karşı yönlendirilecek. Viyana Festivali’nden Onur Yürüyüşü’ne, dünyaya açıklıktan cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğe kadar her şey Kickl’in “sol zihniyetin sapkın yolları” olarak nitelediği hedefler arasında yer alacak.
Bu durum, Belediye Başkanı Michael Ludwig ve ekibi için daha da tehlikeli çünkü Viyana, mali açıdan federal hükümete bağımlı. Şehir şu an mali bir felaketle karşı karşıya: Belediye, bu yıl yeni borçlanmanın 2,2 milyar euro olacağını öngörüyordu, ancak bu rakam şimdi 3,8 milyar euroya çıkarıldı.
Ne olacağı belli: Kickl, maliye bakanını Viyana’yı sert bir tasarruf politikasına zorlaması için görevlendirecek. Böylece SPÖ, Neos ve Yeşiller, kendileri için önemli olan kültür, medya destekleri, çeşitlilik ve entegrasyon programları gibi pek çok projeden vazgeçmek zorunda kalacak. | Çeviri Der Virgül