Mutluluğun sırrı gerçekten de beklentileri düşük tutmak mı?

Birçok kişi, mutlu olmak için beklentileri düşük tutmak gerektiğine inanıyor.

Mutluluğun sırrı gerçekten de beklentileri düşük tutmak mı?

Birçok kişi, mutlu olmak için beklentileri düşük tutmak gerektiğine inanıyor.

Bunlar arasında üst üste 6 kez dünyanın en mutlu ülkesi seçilen Finlandiya’dan akademisyenler de var.

Örneğin Finlandiyalı sosyologlar ülke vatandaşlarının beklentileri açısından gerçekçi sınırlar çizdiğini ileri sürüyor.

İrlandalı akademisyen Jolanta Burke ise bu fikre katılmıyor.

Dublin’deki RCSI Tıp ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin Pozitif Sağlık Bilimleri Merkezi’nde öğretim görevlisi olan Burke, The Conversation’da kaleme aldığı yazıda bunun tam tersinin geçerli olduğunu savunuyor:

Yani hepimiz daha mutlu olmak için beklentilerimizi düşürmeli miyiz? Psikoloji araştırmalarının bunun tersini öne sürdüğünü iddia ediyorum.

“Yüksek beklentiler önemlidir”

Burke’e göre yüksek beklentiler sağlam bir psikoloji için gerekli olabilir. Zira bu beklentiler insanların hayal kurmasına olanak tanıyor.

Akademisyen, “Gelecekten beklentilerimize dair yargılar yaratır ve hangi hayallerin peşinden gitmenin gerçekçi olduğuna ve hangilerinden vazgeçmemiz gerektiğine karar veririz” diyor.

Bu arada akademisyene göre, yüksek beklentiler aynı zamanda insanların iyimser olmasını ve zorluklar karşısında yollarına devam edebilmesini sağlıyor.

“Örneğin, ömür boyu beraber olacağınız bir eş bulma beklentiniz, mevcut ilişkiniz bozulduğunda azalabilir” diyen Burke, şöyle ekliyor:

Ancak, doğru kişiyle tanışacağınıza dair yüksek beklentileriniz varsa, bir tanışma uygulamasına katılma ve yeni insanlarla tanışma fırsatı arama olasılığınız daha yüksektir.

“Düşük beklentiler sınırlar”

Düşük beklentilerin insanın gelişme kapasitesini sınırladığını savunan akademisyen, “Umduğumuz bir şeyi başaracağımıza dair düşük beklentilere sahip olmak, hayattaki değişikliklere uyum sağlamak için iyi bir yol değil” ifadelerini kullanıyor.

Buna göre düşük beklentiler, beraberinde çaresizlik ve umutsuzluk duygularını da getirebilir. Örneğin zorlukların ardından başarı beklentilerini düşüren kişilerin pes etme olasılığı daha yüksek.

Başarı şansımız nesnel açıdan yüksek olsa bile, düşük beklentilerimiz nedeniyle fırsatlardan vazgeçeriz.

Başkalarının beklentileri de önemli

Bu arada insanların hayattaki hedeflerine dair motivasyonu üzerinde sadece kendilerinin değil, başkalarının beklentileri de önemli.

Zira diğer insanların bizden yüksek beklentileri olduğunda daha iyi performans gösterme eğilimi gösteriyoruz. Psikolojide buna “Pygmalion etkisi” adı veriliyor.

Bu olgu, adını kendi yaptığı kadın heykeline âşık olan Pygmalion’ı konu alan Yunan efsanesinden alıyor.

Pygmalion etkisi, kişinin, bir süre sonra başkalarının (özellikle herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi diye açıklanabilir.

Burke, “Başkalarının bizi yetenekli gördüğüne yönelik inancımız, bizi daha iyi performans göstermeye iter” diyor:

Aynı şekilde, başkalarının bizden beklentileri düşük olduğunda, genellikle daha kötü performans gösteririz.

Akademisyene göre Pygmalion etkisi, işyerleri ve okullarda kapsamlı deneylere tabi tutulunca kanıtlanmıştı.

Yüksek beklentiler ne zaman kötü?

Öte yandan Burke, beklentileri çok çok yüksek tutmanın olumsuz etkileri olabileceğini de kabul ediyor. Becerilerini abartan ve kendinden çok fazla şey bekleyen bireylerde hayal kırıklığı ve hatta kaygı bozukluğu ortaya çıkabilir.

“İnsanların yüksek beklentilere sahip olmak istememelerinin nedenlerinden biri, kendilerini hayal kırıklığından korumak istemeleridir ki bu geçerli bir endişedir” diyen Burke, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Ancak üzüntü ve hayal kırıklığı baş gösterdiğinde duygularımızı yönetmeyi öğrenmek, zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmamızı sağlar.|Independent Türkçe,

Yayınlama: 09.04.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.