Protesto gösterisi düzenlemek işe yarıyor mu?
Yüz binlerce kişi yaz sıcağına aldırış etmeden son aylarda Venezuela’daki elektrik kesintilerinden, Irak’taki yolsuzluğa ya da ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa’yı ziyaret etmesine kadar birçok farklı konuyu protesto etmek için sokaklara döküldü.
Donald Trump’ın ziyaretini Londra’da protesto eden eylemcilerden Ellen Rowland, “Protesto düzenlemek çok önemli, çünkü bize umut veriyor.
O kadar çok olumlu bir hava vardı ki değişimin mümkün olduğuna inandırdı” diyor.
Trump karşıtı protestocularun Londra, Brüksel ya da Helsinki sokaklarını işgal etmesi, çarpıcı sloganları ve pankartları sayesinde manşetlere taşındı.
Ancak sosyal medyadaki ilginin dışında sokaklardaki protestolar demokratik ülkelerde gerçekten de herhangi bir etki yaratıyor mu?
Peki Batı’da Amerikan başkanının protesto edilmesiyle Latin Amerika ve Ortadoğu’da daha çok ölüm kalım meselesi kategorisine girecek temel konular ile ilgili gösterilen tepki arasında bir fark var mı?
foto:virgül.at
Bazen sonucu değiştirmiyor
2003 kışında Londra sokaklarında İngiltere’nin Irak’ta savaşa girmemesi için ülke tarihinin en büyük protestolarından biri düzenlendi.
Benzer eylemler 60 ülkede daha yapıldı.
O zamanlar 27 yaşında olan ve Londra’da yaşayan İspanyol Carmen García, düzenlenen eylemlerle ilgili olarak, “Hep beraber bir şeyleri değiştirme gücümüz olduğunu hissettim.
Gerçekten de kitlelerin gücünü duyumsadım” diyor.
Ancak buna rağmen İngiltere, ABD ile beraber birkaç hafta sonra Irak’ta savaşa girdi.
Protestoların etkililiğine şüpheyle yaklaşan kişilere bu bir örnek teşkil ediyr.
Sosyal hareketler ile ilgili kitap yazan akademisyenler Nick Srnicek ve Alex Williams, bu olayları “toplumu dönüştürme kapasitesi yerine uyuşturucu etkisi yaratan ve zaman geçirmeyi sağlayan politika araçları” olarak görüyor.
foto:virgül.at
Nasıl ölçülmeli?
Ancak bazıları protestoların etkisinin bu kadar çabuk göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor.
Manchester Üniversitesi siyaset bilimi bölümünde doçent olan Olga Onuch ise sokak eylemlerinin insanlara hakları olduğunu ve değişim için çağrıda bulunabileceklerini gösterdiğini vurguluyor:
“Eylemciler Trump’ın uçağının yoldan geri döneceğini düşünmüyordu.
Bu eylemler, daha çok neden hoşnut olmadıklarını göstermenin bir yoluydu.”
Bazıları ise Trump karşıtı protestoların 1963’de ABD’nin düzenlediği Vietnam Savaşı’na karşı düzenlenen eylemlerle benzer olduğunu düşünüyor.
Protestolar ve direniş üzerine kitap yazan dip dalga eylemlerinin organizatörlerinden L.A. Kauffman, “Moral için çok iyi oluyorlar.
İnsanlara elle tutulur bir şekilde kendilerinden daha büyük bir şeyin parçası olduklarını hissettiriyor” diyor.
foto:virgül.at
‘Hemen sonuç istiyoruz’
Harvard ve Stockholm Üniversiteleri tarafından yapılan bir araştırma, Batı demokrasilerinde protestoların kısa sürede bir sonuç doğurmadığını, ancak insanları siyasi olarak daha aktif olmaya ittiği için büyük bir etkilerinin olduğunu ortaya koyuyor.
London School of Economics’ten Profesör David Graeber, “Etkileri uzun süreli olabilir.
Kısa süreli sonuç almanın istendiği bir kültürde yaşıyoruz, hemen ertesi gün yasamada bir değişiklik görmezsek protestoların sonuçsuz kaldığını düşünüyoruz.
Ama tabii ki öyle değil” diye konuşuyor.
Aynı zamanda büyük kalabalıklar bazen çoğunluğu da temsil etmeyebiliyor.
Olga Onuch, İngiltere’deki Brexit karşıtı eylemlerin İngiltere’nin AB’den çıkmasını engellemediğini ancak Brexit karşıtlarının görünür olmasını ve kolektif bir kişilik kurmalarını sağladığını söylüyor.
Avrupa’da bu yaz düzenlenen eylemlerin aksine dünyanın diğer yerlerinde sakin bir şekilde sona eren protestoların sayısı azdı.
Devlet Başkanı Daniel Ortega aleyhine Nikaragua’da aylarca düzenlenen eylemlerin ardından 300 kişi hayatını kaybetti.
Gazze’de İsrail sınırında 130’dan fazla protestocu yaşamını yitirdi.
Irak’ta elektrik kesintileri ve yolsuzluğa karşı yapılan eylemlerde birkaç kişi öldürüldü.
Venezuela’da da elektrik kesintileri, Rusya’da ise emeklilik sistemini protesto eden eylemler vardı.
foto:virgül.at
Onuch’a göre bu eylemler daha farklı: “Burada temel haklar tehlikede. İvedilik, umutsuzluk gibi hisler var ve Batı’da olanın aksine burada insanların hayatları tehlikede olabiliyor.”
Kaufmann da protestoların alet kutusundaki aletler gibi olduğunu, her birinin farklı amaçlara hizmet ettiğini söylüyor.
Bu yüzden hedefleri ya da sebepleri göz önüne alınarak başarılarının ölçülmesi gerektiğini vurguluyor.
Bugün dünyanın dört bir yanında protestoları farklı kılan sosyal medya ve akıllı telefonlar oldu.
Dijital dönemde protestolar bir tweet ya da Facebook postu ötede.
Sonuçta bu toplaşmalar lidersiz oluyor ve farklı amaç taşıyan insanları bir araya getiriyor.
foto:virgül.at
Sosyal medya sokaklara çıkmanın “doğru his” olduğunu doğuruyor.
L.A. Kauffman bir hareket yaratmanın sadece başlangıç olduğunu, uzun sürede değişim getirmenin ise “uzun ve zorlu bir mücadele” olduğunu aktarıyor.